Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Merkez Bankası dünden itibaren dövize farklı bir müdahale yöntemini yürürlüğe koydu. TL uzlaşmalı vadeli döviz satımı ihaleyle gerçekleştirildi. Sonuçlar şaşırtıcı değil. Altı aylık vadede fonlama maliyeti etrafında gerçekleşen bir kur var. Bu yıl sonuna kadar 3 milyar dolar tutarında satış yapılacak.

        - Böylece dövizde pozisyon açığı bulunan şirketler piyasadan erkenden dolar toplamak zorunda kalmayacak. İsteyen şirketler, bankalar aracılığıyla Merkez Bankası’ndan ihtiyacı kadar dövizi ihaleyle alabilecek. Zamanı gelince de karşılığında döviz teslim almayacak, cari kur ile arasındaki farkı TL üzerinden tahsil edecekler. Merkez Bankası nakit döviz satmak zorunda kalmayacak, şirketler de kur artışından kaynaklı zararlarını korumaya almış olacaklar.

        - Bunun piyasadaki etkisi ise kur artacak diye şirketlerden öne çekilmiş olarak gelen döviz talebini yönetmek ve yumuşatmak olacak. Şirketler ellerindeki nakitle doğrudan dolar almak yerine TCMB’den bankalar aracılığıyla döviz satın almış gibi yapacak.

        - Uygulamayla şirketler satın alacakları dövizin vadesine göre kur riskini Merkez Bankası’na devredecekler. Kur zararını Merkez Bankası üstlenirken şirketler kur riskine karşı koruma sağlayacaklar. Döviz likiditesinde veya TCMB döviz rezervinde herhangi bir değişiklik olmayacak. Merkez Bankası’nın sırtına binecek yük de satacağı döviz tutarına ve kurun seyrine göre değişecek ve bu yolla şirketlerin aldığı kur riskini bütün toplum üstlenmiş olacak.

        - Bu açıdan dövizle borçlanmaya bir an önce sınırlama getirilmesinde kamusal bir yarar var. Yoksa üretim işiyle ticaretle uğraşması gereken şirketlerin bazısı para oyunlarına dalıyor, kâr ettiklerinde yanlarına kalıyor, zarar edecekleri zaman da kamu imdatlarına koşuyor.

        - Aslında kur artışından kısa vadede şirketlerin etkilenmesinin sınırlı kalması lazım. Çünkü bir yıl ve daha kısa sürede şirketlerin döviz varlıkları döviz borçlarından daha fazla. Elimizdeki son veriler ağustos sonuna ait ve şirketlerin kısa vadede 7.5 milyar dolar döviz fazlası bile var. TCMB verilerine göre şirketlerin 1 yılın altındaki döviz varlıkları toplamı 93.6 milyar dolar, borçları ise 86.1 milyar dolar. Şirketlerin dış borcu ve döviz açık pozisyonu uzun vadede yüksek, buna karşılık kısa vadede ise kapalı ve ihtiyatlı bir gidiş var.

        ŞİRKETLER 2013 SONRASI İHTİYATLI DAVRANIYOR

        - 2008 sonrası durumu incelediğimizde 2009 ve 2010 yıllarında şirketlerin kısa vadeli pozisyon fazlası 10 milyar doları buluyordu. Küresel krizde kur artışından yenilen vurgun sonrasında şirketler işi sıkı tutmuştu. Ama krizle birlikte dünya paraya boğulduğunda ve faizler tarihsel en düşük düzeylere indiğinde borçlanma yelkenlerini yeniden açtılar ve kısa vadeli pozisyonları da açık kaldı. Toplam açık pozisyonları da üç yılda 100 milyar dolar kadar artarak iki katından daha fazla büyüdü.

        - 2013 ortasında başlayan küresel dalgalanma döneminde şirketler yeniden ihtiyatlı tutuma döndü. 2014 yılından itibaren kısa vadeli pozisyon açıkları kapatıldı ve tekrar fazlaya geçti. Toplam açık pozisyondaki artışlar da sınırlı büyüme göstermeye başladı. Açık pozisyon büyümesi 2010- 13 döneminde 100 milyar dolarken 2014-2017 döneminde 30 milyar dolara indi.

        - Uzun vadesi büyük açık olmasına rağmen kısa vadesi kapalı döviz pozisyonlarından dolayı şirketlerin strese girmelerini ise kurun yükseldiği düzeyden geri gelme garantisinin olmayışı tetikliyor. Kur artışıyla açık pozisyondan yazılan zararın sermayeyi eritmesi durumu ise şirket bilançosunu batık hale getiriyor. Kısa vadede pozisyonları kapalı dahi olsa kur artışı bilanço yoluyla vurarak şirketin kısa vadeyi dahi aşma şansını yok ediyor.

        SONUÇ:

        “Uzun vadede hepimiz ölüyüz.”

        Keynes

        Diğer Yazılar