Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Şimdiye kadar genel teşvikler verildi. Son yıllarda ise sayısı arttı, çeşidi arttı. Nereye ne kadar verdiğimizi dahi bilemez olduk. Faydasını gördük mü, herhalde görmüşüzdür. Teşviklerin maliyeti ile faydasını karşılaştıran ve bize net sonuç veren herhangi bir araştırma veya çalışma yok. Ancak teşvik verilmeyen illerin ille de teşvik istemesinden mikro bazda yararlı olduğunu çıkartıyoruz. Ancak makro bazda ne ölçüde yararlı olduğunu bilmiyoruz.

        - Şimdi mevcut teşvik sistemi devam ediyor ama yeni bir teşvik türü geliyor. Adı süper teşvik olarak bilenen bu sistem Proje Bazlı Teşvik Sistemi. 1 milyar dolar ve üzerindeki projeleri kapsayacağından süper teşvik deniyor.

        - Bu tür içine giren projeler Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde açıklanacak ve şirketlerin temsilcilerine bir sertifika verilecek. Proje sayısının 23, yatırım tutarının 125 milyar liraya ulaştığı haberleri yer aldı. Bu rakamlar doğru ise Türkiye yatırımlarda tam bir atılımın eşiğinde olacak. Çünkü teşvik alan bu yatırımlar büyük ölçüde bu yıl ve gelecek yıl realize edilmiş olacak. Nereden bakılırsa bakılsın 30 milyar doların üzerinde bir yatırım gerçekleştirilecek.

        - Bu büyüklükteki yatırım artışı sadece yatırımları sıçratmakla kalmaz, büyümeyi de yatırımlar tarafından artırır. Üretime geçtiklerinde ise ihracat da artar, bazı ithalatlar da azalır. Dolayısıyla dış ticaret ve cari açığı düşürücü etki yapması da beklenir.

        Süper teşviklerin açıklanması, teşvik edilecek projelerin açıklanmasından başka bir şey değil. Gümrük vergisi, kurumlar vergisi, KDV istisnası, istihdam teşvikleri ve enerji desteğinden hangi şirket ne kadar yararlanacak, bunu bilmek ve izlemek daha kolay hale gelecek. Gelecek yıllarda teşviklerin etkinliği konusunda daha iyi değerlendirmeler yapılabilecek.

        - Hükümetin reel ekonomik faaliyetleri sadece süper teşvikleri açıklamakla kalmayacak. Aynı zamanda Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Projesi çerçevesinde atılacak yeni adımları da kamuoyuna duyurulacak.

        - Yarın aynı zamanda son çeyrekle birlikte 2017’nin GSYH rakamları belli olacak. Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan bir süre önce 2017 yılı için yüzde 7.5 büyüme beklediğini açıklamıştı. Büyüme işi Kalkınma Bakanlığı’nın uzmanlık işi. Bu konuda hedefi tam tutturması beklenir. Dün de Başbakan Binali Yıldırım yüzde 7.2-7.5 arası bir büyüme tahmin ettiğini söylemişti.

        - Bu üç önemli ekonomik açıklama yanında gelecek hafta hazırlıkları uzun zamandan beri yapılan Türkiye’nin ilk nükleer enerji santralının temeli atılıyor. Rus Rosatom şirketinin Türk şirketlerle Mersin Akkuyu’da inşa edeceği nükleer santral yaklaşık 20 milyar dolara mal olacak. Bu tutarla Nükleer Akkuyu Santralı tek kalemde Türkiye’nin en büyük yatırımı olacak. Santralın ilk ünitesinin Cumhuriyet’in 100. kuruluş yılına yetiştirilmesi hedefleniyor.

        Bir haftaya sığdırılacak bu dört önemli açıklama ile hükümet yatırımlarda ve reel ekonomide atağa kalkmış olacak.

        ***********

        SOSYAL MEDYA EĞLENCE OLMAKTAN ÇIKTI

        - İngiliz şirketi ABD’li Facebook’un 50 milyon kullanıcısının bilgilerini izinsiz topladı ve bu verilerden hareketle ABD başkanlık seçimlerini etkiledi. Kullanıcılar ve piyasalar Facebook’u cezalandırdı. Kullanıcılardan ayrılanlar oldu. Bu ayrılmaların bir ekonomik karşılığı da olmalı. Skandal ortaya çıkalı Facebook’un borsada işlem gören hisseleri beşte bir düzeyinde eridi. 16 Mart’ta 185 dolardan işlem görürken skandalın patlamasıyla Facebook hisseleri önceki gün 149 dolara kadar indi. Oran olarak düşüşü yüzde 19.5, toplam piyasa değerindeki azalma ise 85 milyar dolar. Olay henüz tam çözülmüş ve tartışmalar bitmiş değil.

        - Ancak Facebook tartışılırken ve cezalandırılırken diğer sosyal medyaya sıçramaması da çok ilginç. Çünkü bunların biri ne yapıyorsa diğeri de aynı yoldan gidiyor. Biri kullanıcı bilgilerini koruyamamış veya parayla satmışsa bunu pekâlâ diğeri de yapıyor. Eğer Facebook kullanıcıları manipüle edilmişse, aynı zamanda ABD seçmeni olan kullanıcılar kendi özgür iradeleri yerine kafalarının içine yerleşmiş sosyal medya yönlendirmesiyle oy kollanmışsa vay dünyanın veya demokrasinin haline. Bunun devamının gelmesi işten bile değil.

        - Sosyal medyanın seçim sonuçlarını etkileyecek hale gelmesinin yol açabileceği yeni gelişmeler de olabilir. Devletler veya yasa koyucular sosyal medyanın kullanıcı bilgilerinin hangi şartlarda kimler tarafından nasıl kullanılacağını düzenleyebilir. Seçimlere karışmalarını önlemek isteyebilirler. Bu düzenlemeyi yaptıklarında da sosyal medyanın üzerine oturduğu dalı kesebilirler.

        - Çünkü bilgi satışı çıkarıldığında geriye dünyanın en değerli şirketlerini ayakta tutacak düzeyde gelir kalmaz. Bu da 2000 yılındaki dot.com krizinin yeni versiyonu demektir.

        Diğer Yazılar