Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İçinde yer aldığımız çoğrafyayı bir anda savaş riski ve korkusu sardı. ABD ile Rusya arasındaki Suriye gerginliği, özellikle Trump’ın attığı tweet’ler ve kullandığı üslup ile iyice tırmandı. Hatta “Füzeler geliyor hazır ol Rusya” söylemine kadar vardı. Gerçekte de savaş gemileri yola çıktı. İddia ciddi, Suriye’de kimyasal silah kullanıldı. Bu kadar gürültü çıkarıldığına göre, bir Rusya- ABD savaşı çıkarılmayacak ama bir şeyler de olacak gibi. İşte bu durumdur ki hafta başından itibaren piyasalar negatif seyrediyor. Savaş korkusu Rusya, Türkiye ve İran piyasalarını ve paralarını tam anlamıyla vurdu.

        - Dolar ve Euro’dan oluşan döviz sepeti TL karşısında son bir haftada 4.45’ten 4.69’a çıkarak yüzde 5.4 yükseldi. TL en çok değer yitiren para birimlerinden biri. Aynı dönemde gelişmekte olan ülke kurlarının dolara karşı değer kaybı yüzde 1.8 düzeyinde.

        - Dolar Endeksi DXY ise gelişmiş paralar karşısında değer kaybediyor. Bu dönemde DXY’nin kaybı yüzde 1.3. Tehlike anında dünyanın en likit parasına sığınma eğilimi nedeniyle dolarda henüz kayda değer bir değerlenme yok.

        - Ancak sığınma kısmen ABD 10 yıllık tahvillerinde var. Bunun da etkisiyle 10 yıllıkların faizi yüzde 2.84’ten yüzde 2.75’e kadar geriledi.

        - Para sahipleri için altın daha iyi bir sığınak. Çünkü altının fiyatı 5 Nisan’da 1.322.4 dolardan dün 1.355.2 dolara çıktı ve yüzde 2.5 değerlendi.

        - Türkiye 10 yıllık tahvil faizi yüzde 12.59’dan yüzde 13.31’e yükseldi ve yüzde 5.7 artış gösterdi. 2 yıllık tahvil faizi de yüzde 14.07’den yüzde 14.63’e sıçradı ve yüzde 4.0 arttı.

        - Türkiye’nin iflas sigorta primini yansıtan CDS’lerin fiyatı 194.33’ten 213.31’e çıktı ve yüzde 9.8 artış kaydetti.

        - Meydana gelen bu kötüleşmelerin tek nedeni elbette savaş korkusu veya ihtimali değil. Çünkü savaş Türkiye ile veya Türkiye’de yapılmayacak. Nedenlerden biri ve belki en önemlisi arkadaşımız Rahim Ak’ın dün yazdığı gibi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 3 Nisan’da Putin ve Ruhani ile birlikte verdiği resmin ardından Türkiye varlıklarında satışların hızlanmasıdır.

        - Ancak belirtelim ki Türkiye varlıkları son dönemde zaten satılıyordu. Dünyadan negatif ayrışıyordu. Bunun da nedenleri daha çok ekonomik ve iç politik olarak görülüyor. İç politika etkisi ise 13 Mart’taki Seçim İttifakı Yasası’nın bir erken genel seçimi çağrıştırmasından kaynaklanıyor.

        - Ekonomik nedenler arasında ise yüksek enflasyon, yüksek cari açık ve faiz tartışmaları etkili oluyor.

        - Dün açıklanan şubat ayı ödemeler dengesi verileri ortaya koydu ki, yılın iki ayında cari açık bir kattan fazla büyüdü. Yıllık cari açık da 53.3 milyar dolarla son 4 yılın en yüksek düzeyine çıktı.

        - Cari açığın finansman kalitesi de bozuldu. Çünkü şubat ayıyla doğrudan yatırımlar da, portföy yatırımları da önemli ölçüde zayıfladı. Hatta yurtdışına yapılan doğrudan yatırım tutarı yılın ilk iki ayında 1.1 milyar dolara vardı. Türkiye’ye gelen doğrudan yatırım tutarı da bunun çok az üzerinde 1.1 milyar dolar oldu. Pozitif gelişme ise turizm gelirlerindeki toparlanma ve cari açığın artış hızının yavaşlama eğilimi göstermesi.

        - Piyasaların savaş korkusuyla yaşadığı depremin şokunu atlatabilmesi, korkunun yatışmasına bağlı. Bir şeyler olacak ama bu bir dünya savaşı olmayacak. Boyutu sınırlı kalacak ve kısa süreli olacak gibi. Çünkü yapılan hazırlık, bulunan gerekçe ve zamanlaması itibarıyla şaşırtma hamlesi gibi geliyor bana. Hatta ABD’nin Rusya ile sıkışan ilişkilerinde bu tweet adeta Trump’ın dikkatleri başka yöne çekme operasyonu.

        SONUÇ:

        “Çok isteyen az şey yapar.”

        Schiller

        Diğer Yazılar