Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Son yıllarda ücretlere ve maaşlara kamu kaynaklı kayda değer ve mevcut enflasyonun üzerinde zamlar yapıldı. Kredi kullanımının artması da buna yardım ederek yurtiçi toplam talebi ve tüketimi yükseltti. İstihdam artışı da gelir etkisiyle tüketimi artırdı. Sonuç ise tüketim artışı ve ithalat kaynaklı maliyet artışı nedeniyle yükselen enflasyon ile yükselen cari açık.

        - Yapılan son faiz artışı ise bu talebin önünü kesecek düzeyde değil, ancak TL’yi daha cazip hale getirerek kur istikrarını sağlamaya ve cari açığı finanse etmeye yetebilir.

        - Giderek yükselen ve çift haneli rakamlara yerleşen enflasyon konusunda kısa vadede umut yok. Dün yılın ikinci enflasyon raporunu açıklayan Merkez Bankası yıl sonu tahminini yarım puan daha yukarı çekerek yüzde 7.9’dan yüzde 8.4’e çıkardı. Bu oran en yüksek ve en düşük enflasyon tahminlerinin orta noktası. Enflasyon yüzde 70 olasılıkla yıl sonunda yüzde 9.7’de olabilir, yüzde 7.2’ye de inebilir. Enflasyonun tahmin edilen tavan düzeyinden yılı kapatması bile başarı olur. Çünkü geçen yıl çift haneliydi, tek haneye inmiş olacak.

        - Başka bir neden de artık enflasyonu düşürmek daha zorlaştı. Çünkü karşımızdaki enflasyon sadece yurtiçi talebin yükselmesi kaynaklı değil. Bunun belli etkisi var. Ancak daha çok döviz kuru artışından kaynaklanıyor. Nitekim Merkez Bankası da enflasyon tahminini yüzde 0.5 puan yukarı çekerken bunun 0.4’ünün yani beşte dörtlük kısmının martın ikinci yarısında başlayan ve nisanda devam eden kur artışı ve kısmen petrol fiyatı artışından ileri geldiğini not düştü.

        - Cari açık ise öyle bugünden yarına düşmez. Büyümenin hız kesmesi gerekir ama bunun için hükümet faizleri sıçratmaya yanaşmıyor. Cari açığın yükselmesi nedeniyle kur yükseliyor ve o da enflasyonu yükseltiyor.

        - Bu döngünün giderek kuvvetlendiğine ilişkin dün TCMB Enflasyon Raporu’nda bir araştırma yayımlandı. “İthal Girdi Kullanımı ve Geçişkenlik” başlığını taşıyan araştırma, girdiçıktı tablolarını kullanarak imalat sanayiinin ithal girdi kullanımının yıllar içinde giderek arttığını belirledi.

        - Bitişikteki grafikten de izlenebileceği gibi, bu durumun döviz kuru ile ithalat fiyatları kaynaklı maliyet baskılarının zaman içinde arttığına işaret eden araştırmada şu tespit yapıldı: “Ekonomide ithal girdi oranını azaltmaya yönelik politikaların hayata geçirilmesi, yapısal cari açığın düşürülmesinin yanı sıra enflasyonla mücadelede para politikasının etkinliğini artırmak ve manevra alanını genişletmek açısından da kritik önem taşımaktadır.”

        SONUÇ:

        “Sorunlar, problem değildir. Problem sorunların nasıl çözüleceğidir.”

        Virginia Satir

        Diğer Yazılar