Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Seçim kampanyası içinde artık çok sık geçiyor faiz, kur, enflasyon ve cari açığın düşürülmesi. Çünkü hepsi de, hem gelişmiş hem de akranımız olan gelişmekteki ülkelerden yüksek.

        - Dünya paraları içinde en çok değer kaybını TL yaşıyor. Son dönemde Arjantin bize yetişti ama uzun vade dikkate alındığında TL açık ara önde.

        - Enflasyon çift haneli ve giderek yükseliyor. Akranımız ülkelerde oran yüzde 4’ün hemen altında seyrederken, bizde yüzde 10.85 düzeyinde. Dünyada en yüksek enflasyona sahip 5. ülkeyiz.

        - Dün de bir tablo yayımlamıştık, faiz liginde Türkiye yüzde 13.5 ile 6. sırada yer alıyor.

        - Cari açık ise son GSYH verileriyle yüzde 5.5’e yükselmişti. Ancak bu verinin üzerinden üç ay daha geçti ve cari açık hızla büyüdü. GSMH de artıyor ama cari açık daha hızlı gibi. Bu verideki yerimiz ise İran’ın ardından dünya ikinciliği. İran’ın kendine özgü bir durumu var. Biz ise yıllardır bu durumdayız.

        - Dün açıklanan mart ayı ödemeler dengesi verileri yine beklenenden bir hayli yüksek çıktı. Geçen yılın mart ayına göre 1.7 milyar dolarlık artış kaydeden cari açık Mart 2018’de 4.8 milyar dolara yükseldi. Üç aylık açık 16.4 milyar dolara vardı ve geçen yılki 8.4 milyar doların yüzde 95 üzerine çıktı. Yıllıklandırılmış cari açık ise martan marta 33.5 milyar dolardan 55.4 milyara ulaşarak 22 milyar dolarlık veya yüzde 65’lik artış kaydetti.

        - Cari açıktaki artış bir yana, finansmanının kalitesi de giderek düşüyor. Yukarıda yer alan tablodan izlenebileceği gibi, yılın ilk çeyreği itibariyle doğrudan yabancı yatırımları ciddi azalma eğiliminde. Öncelikle yurtdışında varlık edinimi yüzde 39 düzeyinde artarak ilk çeyrekte 1.2 milyar dolara vardı. Yabancıların Türkiye’deki doğrudan yatırımları ise yüzde 28 azalmayla 3 milyardan 2 milyar düzeyine geriledi.

        - Ancak doğrudan yatırımlar içinden gayrimenkulü çıkardığımızda geriye 1 milyar dolarlık rakam kalıyor ki, bu geçen yılın aynı döneminde 2 milyar dolardı. Azalma yüzde 45 düzeyinde. Kaliteyi bozan da burası.

        - Porföy yatırımları yönünden de iyi durumda değiliz. Geçen yılın ilk çeyreğinde 4.3 milyar dolara varan portföy girişleri bu yıl yüzde 32 azalarak 2.9 milyar dolara indi.

        - Üstüne üstlük mart ayında özel sektör ve devlet de dışarıya net bazda borç ödeyince cari açığa yakın bir rakamı cepten yemek zorunda kaldık. Resmi rezervler mart ayında 4.8 milyar dolar azaldı. Bu azalış net hata ve noksan kaleminin 2.9 milyar dolar girişi gösterdiği bir ayda oluyor. Ancak ilk çeyrek itibariyle durum daha iyi. Rezerv kaybımız 709 milyon dolarla sınırlı.

        - Cari açıktaki bu hızlı tırmanma aynı zamanda döviz kurunun hızlı artışının kalıcı nedeni. Kur artışı dolayısıyla enflasyon yükseliyor, enflasyon yükseldiğinden faizler yükseliyor. Dolayısıyla faiz, enflasyon ve cari açığın düşürülmesi kendi içinde tutarlı. Enflasyonu düşürecek önlemler veya bunun adına rejim diyelim, aynı zamanda cari açığı da aşağı çekecek. Faizin de buna paralel aşağı gelmesi biraz gecikmeli olur.

        - Ya da odağa cari açığı yerleştirirseniz, alınacak önlemler aynı zamanda enflasyonu da düşürür. Kur, cari açıkla birlikte sakinleşir ve peşinden enflasyonu sürükler.

        Yeter ki, bu üçünden birini, enflasyonu, cari açığı veya faizi kısa vadeli ve sürdürülemez bir yüksek büyümeyi domine etmek için kullanmayalım. Önemli olan sürdürülebilir ve istikrarlı büyümeyi yakalamaktır.

        SONUÇ: “Endişe sorunların vadesi gelmeden önce ödenen faizdir.”

        William Ralph Inge

        Diğer Yazılar