Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Geçen hafta bugün ekonomi yönetiminin Cumhurbaşkanlığı’nda toplanması ve yapılan açıklamayla sorun çözüm yoluna koyulmuştu. Merkez Bankası’na faiz artırımı konusunda kapı açılmış, kur ve piyasalar da buna paralel yatışır gibi olmuştu. Ne olduysa bir günde oldu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan İngiltere’ye giderken havaalanında yaptığı açıklamada “Seçimden sonra faizin oranı da şekli de çok farklı olacak” dedi. Londra’da ise Bloomberg TV’ye verdiği röportajda Cumhurbaşkanı Erdoğan konuyu ilk kez böylesine açıkça konuştu:

        - ”Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçtiğimiz andan itibaren, oradaki etkinliğimiz çok farklı olacak. Dolayısıyla bu konularda atılacak adımlarda artık yürütmenin başı olarak hem sorumluluğu alıyorsunuz, hem de bu konularda siz karar verme noktasına geliyorsunuz. Ve bunu yapacağız ki aldığımız sorumluluğun hesabını da milletimize rahatlıkla verebilelim...

        - İnsanlar para politikaları yüzünden zor duruma düşünce, kimi sorumlu tutacaklar. Cumhurbaşkanını sorumlu tutacaklar. Cumhurbaşkanına hesap soracakları için para politikalarında daha etkin bir cumhurbaşkanı imajı vermeliyiz. Birilerini bu rahatsız edebilir. Ama mecburuz. Çünkü vatandaşa hesap veren devleti yönetendir.

        - Tabii ki Merkez Bankası bağımsızlığı söz konusudur. Ama Merkez Bankası da bu bağımsızlığının gereğiyle kalkıp herhalde yürütmenin başı olan bir başkanın burada vermiş olduğu sinyalleri bir kenara koyacak hali yok. O da tabii buna göre değerlendirmelerini yapacaktır. Adımlarını ona göre atacaktır. Ve ben bunun gelecek için çok isabetli adımların atılmasına vesile olacağına inanıyorum.”

        - Açıklamanın Londra’da yapılması da küresel finans çevreleri için çok önemli. Çünkü Türkiye’ye dış kaynak ve sermaye girişi sağlayan en büyük merkez orası. Bu sözler fiiliyattaki durumun kalıcı olmasını, resmileşmesini ve Merkez Bankası’nın hareket alanının daha da küçülmesini gündeme getirebilir.

        - Merkez Bankası bağımsızlığının ciddi biçimde azaltılması ise Türkiye piyasalarına yatırım yapan yabancı sermaye için çok önemlidir. Para ve kur politikalarında kararların piyasa kurallarına göre alınacağının garantisidir.

        - İşi, ülke yöneticisi siyasilerin eline alması ise hesabı kendi seçmenine vereceğinden, arada yabancı sermayenin ezilebileceği uygulamalara kapı aralanması anlamına gelir. Bu durum kısa vadeli finansal sermaye ve portföy yatırımları için riski yükseltir.

        - Böyle bir yapı içinde yabancı portföy yatırımları, sıcak para olmak istemez. Çünkü onlar için risk, siyasetçinin para politikaları işine karışmasından ve yerel siyasetçi riskinden dolayı gayet yüksektir.

        - Ama bizde sıcak para 30 yıldan beri var ve stoku da nisan sonu itibarıyla 113 milyar dolardır. Son üç ayda küresel gelişmelerin de etkisiyle 11.8 milyar dolar azaldı. Mayıs ayında bu çıkışlar hızlanarak devam etmektedir. Son açıklamalarla yabancılar 24 Haziran’a kadar Türkiye’den çıkmanın, buradaki kısa vadeli varlıklarını azaltmanın yolunu arıyor. Bu açıdan Londra açıklamaları sıcak paranın akışında kırılma yaratacak içeriktedir.

        ***********

        TÜRKİYE’DEN ÇIKARKEN ORTALIĞI YAKIP YIKIYOR

        - Sıcak para Türkiye’den giderken de ortalığı tam bir yangın yerine çeviriyor. Bu nedenledir ki dün dolar 4.4610’a, Euro 5.3006’ya kadar yükseldi. Buna göre yarım Euro ve yarım dolardan oluşan döviz sepeti de 4.8808 ile rekor düzeye çıktı. Son bir günlük değişim de sepet bazında yüzde 3.3’e vardı. Denilebilir ki küresel kriz sonrasındaki en sert değerlenmeyle ya da TL’nin değer kaybıyla karşı karşıyayız.

        - Aynı durum faiz tarafında yaşanıyor. 10 yıllık tahvilde bir günlük artış yüzde 0.81’le yüzde 14.76’ya kadar çıktı. 2 yıllık gösterge tahvil faizi de yüzde 0.79 artarak yüzde 17.89’u buldu. Sırasıyla her iki tahvilde de toplam artış 2 ve 3 puanı buldu. Faizi seçim sonrası düşürme niyetinin açıklanması bugünden sert yükselişlere yol açtı.

        - Borsa ise hem faizden hem de döviz kurlarından daha ölçülü bir tepki veriyor. BİST-100 Endeksi bir günde yüzde 1.7 değer kaybıyla 100 bin sınırına doğru indi.

        - Kısa vadede işe yarayacak önlemlerden biri Merkez Bankası’nın faiz artırması olacak. Belki burada ABD’deki davanın sonuçlanması bekleniyor olabilir. Nedenleri biriktirmek daha yüksek oranlı artışı gerektirebilir ama etkisinin hemen geçmesini de önleyebilir.

        - Yine kısa vadede yapılacaklardan biri geçen hafta Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan açıklamaya seçim sonrasında da, sadık kalınacağının farklı platformlarda ve farklı kişi ve kurumlarca beyan edilmesi olacak.

        Diğer Yazılar