Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Mark Mobius gelişmekte olan piyasalara yatırım yapmakla tanınan ve İstanbul Borsası’nın ilk büyük yabancı yatırımcısıdır. 30 yıldır bizim piyasanın içindedir. Sabancı Üniversitesi’nin davetlisi olarak Türkiye’ye gelen Mark Mobius verdiği konferansta “TL çok değer kaybetti. Türk varlıkları ucuz. Alım tavsiye ediyorum” dedi. Mobius her zaman Türkiye dostu oldu.

        - TL’nin tarihi dip seviyesine gerilediği doğrudur. Çünkü 2003 yılını 100 kabul eden tüketici enflasyonu bazında hesaplanan Reel Efektif Döviz Kuruna göre TL mayıs ayında 77.85 düzeyine indi. Yani 15 yıl önceye gitti. Bu düzey Ekim 2010’da 138.81’e kadar çıkmıştı. Bugünkü TL, küresel sermaye hareketlerinin ve ekonominin çok canlandığı Ekim 2010 döneminin yaklaşık yarısı düzeyine indi. Ucuz mu, elbette ucuz. Geçmişe oranla yarı yarıya değer kaybetmiş.

        - Ancak paranın veya varlığın değer kaybetmesi ondan para kazanmanın garantisini vermez. Olsa olsa fazla para kaybetmeme ihtimalini artırır. Zaten düşmüş düşeceği kadar. Para kazanmak için ayrıca değerini artırması gerekir. TL değerlenecekse evet yatırım yapmanın tam zamanıdır.

        - Burada da hangi vadede değer kazanmaya başlayacağı önemlidir. Bir gün mutlaka değer kazanacaktır da, belki ondan önce değer kaybedecektir ya da uzun sayılabilecek bir zamanda düştüğü düzeylerde yatay seyredecektir. Dolayısıyla yatırım için geçmişe bakılır ama asıl geleceğe odaklanılır.

        - TL’nin bundan sonra değer kazanması veya değer kaybı hükümetin veya TCMB’nin icraatlarına bağlıdır. Yurtdışı sermaye hareketleri ile TL’nin değer kazanması artık oldukça zordur. Bu dönem artık geride kaldı. Yurtdışı sermaye hareketleri olsa olsa değer kaybettirebilir. Bundan sonra bizim yaptıklarımızla TL değer kazanabilecek. Yanlış yaptığımızda ya da yapmamız gerekeni yapmadığımızda TL daha da değer kaybedecektir.

        - Bu çerçevede Ankara’da yeni yönetim yapısı ve ekonomi yönetiminin nasıl şekilleneceği önemlidir. Ortaya yeni bir program da herhalde konulacak. Programın net bir şekilde kur, fiyat ve finansal istikrarı sağlamayı, cari açığı azaltmayı, büyümeyi sürdürülebilir hale getirmeyi hedeflemesi gereklidir. Bu programın inandırıcı olması yanında piyasa ve yatırımcı dostu olması da gereklidir.

        - Bu gereklilik nereden çıkıyor denilebilir. Seçimin gürültüsü altında belki yeterince duymadık. Ama bu sırada ekonomide kalıcı iki büyük hasar aldık. Biri TL’nin son 5 ayda yüzde 20 değer kaybıdır. Ya da doların TL’ye karşı 3.75’ten 4.64’e çıkması ve yüzde 24 artmasıdır.

        - İkincisi de kur şokunu durdurmak için faizleri 1.5 ayda 5 puan artırdık. Kredi faizleri de bu kadar arttı ve yüzde 23 düzeyine çıktı. Bu da şirketler ve tüketiciler için hem faiz yüküdür hem kredi kullanmaktan kaçınmaktır.

        - Dolayısıyla yeni dönemde işbaşı yapacak ekonomi kadrolarının belki ilk işi, bir durum tespiti yapmak, ne kadar hasar alındığını belirlemek, seçim sürecinde yapılan harcamaların ve verilen sözlerin bir hesabını çıkarmak olacaktır.

        - Yeni dönemde atamalar isabetli, yeni program iyi hazırlanır ve uygulanırsa, ekonomi bu zor dönemi belli bir süre sonra atlatabilir. Dolayısıyla bu durumda TL varlıklara kademeli şekilde yatırım yapmak kazandırabilir.

        ***********

        TÜRK BANKALARININ DEĞERİ 105 MİLYAR DOLAR ERİDİ

        - Türkiye bankalarına yatırım yapmak TL’ye örnek olabilir. Mesela 2010 sonuna doğru Türk bankalarına yatırım yapılmışsa para kazanmak imkânsızdır. Çünkü o zamandan bu yana Türk bankalarının toplam piyasa değeri 105.5 milyar dolar azaldı. 5 Kasım 2010 tarihinde 142.5 milyar dolara yükselen bankaların piyasa değeri sonraki yıllarda geriledikçe geriledi. Gerileme 8. yılına girdi ve halen de sürüyor.

        - Dünkü fiyatlar üzerinden bankaların toplam piyasa değeri 37.1 milyar dolara indi. Arada 105.5 milyar dolar eridi gitti ve azalma dolar bazında yüzde 74’e vardı. 37 milyar dolar da dünyada bir orta büyüklükteki banka değeri kadar tutar. Ucuzsa bankalar çok daha ucuz. Ancak bankaların aldıkları riskleri bir türlü borsa yatırımcıları satın almak istemiyor. Yerlisi de yabancısı da.

        - Yukarıda kur ve faiz şokundan bahsettik. Bu şokları yiyen şirketlerin aldıkları kredileri geri ödeyebilmeleri ülkenin ve ekonominin nasıl yönetileceğine de bağlı.

        - Hisse senetlerine yatırımın büyümeyle doğrusal bir ilişkisi vardır. İki şokun etkisiyle şu anda büyüme hızı düşmektedir. Üçüncü çeyrekte belirgin bir yavaşlamayı görebiliriz. Son çeyrekte ise negatif büyümeye geçiş bile olabilir. Gelecek yılın durumunu ise önümüzdeki dönemde yapılacaklar belirleyecek.

        Diğer Yazılar