Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Amerika bir kara bela gibi küresel piyasaların üzerine çöktü. Büyük ölçüde ABD kaynaklı gelişmelerden dolayı döviz kurları değer kaybediyor, faiz oranları yükseliyor, borsalar düşüyor, emtia fiyatları geriliyor.

        - Türkiye ile karşılaştırma açısından son bir haftayı ele alalım. Seçimden önceki son işlem gününden düne kadar geçen zamanda Dolar Endeksi yüzde 0.7 değer kazandı. Gelişmekte olan paraların değerini yansıtan JP Morgan Endeksi bu dönemde dolara karşı yüzde 1.2 geriledi ve 64.310’a düştü.

        - Aynı dönemde TL’de seçimleri geride bırakmanın verdiği bir değerlenme de söz konusu. Dolar 4.7663 seviyesinden 4.5760’a düştü. Doların TL karşısındaki düşüşü yüzde 2.1. Yani seçime kadar negatif ayrışan TL’de bu eğilim durdu ve az da olsa pozitif eğilime dönüş başladı.

        - ABD’ye gelen sermayeden dolayı 10 yıllık tahvillere alım geldi ve ABD’de faizler gevşedi. Ama gelişmekte olan ülkelerde sermaye çıkışından dolayı faizler artıyor. Buna Türkiye de dahil.

        - Asıl büyük darbeyi borsalar yedi. Gelişmekte olan borsaların ortalaması MSCI endeksiyle yüzde 3.3 geriledi ve 1.052 seviyesine indi. Düşüşte öncülük Çin borsasında. Çin borsasındaki kayıp yüzde 13.4. Yine aynı borsanın Ocak sonuna göre kaybı yüzde 22.3’ü buldu.

        - Türkiye Borsası MSCI endeksiyle son bir haftada yüzde 1.2 prim yaptı. Bu gelişme TL’nin değer kazanmasıyla da paralel.

        - Gelişmiş borsalar da düşüşte. Bu borsaların son bir haftalık kaybı yüzde 1.8. Ay ortasından beri kayıp oranı yüzde 3.4.

        - ABD borsalarının, gelişen ve gelişmiş diğer borsaların da, emtia ve diğer varlık fiyatlarının gerilemesinde, ABD faiz artırımlarında hızlanma ve asıl da ticaret savaşları başat rolü oynuyor. Ticaret savaşlarının hedefindeki ülke ve en çok etkilenecek olanı Çin ve onun borsası da düşüşte başı çekiyor. Küresel ekonominin başında Demokles’in kılıcı gibi ticaret savaşları durdukça ne borsaların kendine geleceği var, ne de diğer piyasaların. Çünkü oyunun adı kazan kazan değil, kaybet kaybet.

        ***********

        GEÇMİŞ BAŞARI TEKRARLANIRSA İHRACAT 375 MİLYAR DOLAR OLUR

        - En çok dikkat edilen ve ekonomiyi en çok ilgilendiren de reel anlamda son 20 yılın en düşük düzeyine inen TL’nin değerinin ne olacağı. Seçim sonrası kurlardaki düzeltmeye göre, döviz borçlusu şirketlerin bilançoları ve zararları belli olacak. Yine buna göre enflasyonun boyutu ve kurlardan ne kadar etkileneceği ortaya çıkacak. Hatta buna ithalatçı ile ihracatçı da dahil.

        - İhracatçıların hep yüksek kurdan yana oldukları bilinir. Ama önceki akşam bir kez daha öğrendik ki, gerçek durum öyle değil. TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi 10 yıldır yürütmekte olduğu başkanlık görevini hafta sonu yapılacak olağan genel kurulla tamamlayacak. 10 yıl boyunca ihracatı ve TİM’in faaliyetlerini izleyen gazetecilere veda eden TİM Başkanı Büyükekşi doların mevcut seviyesi ile ilgili bir soruyu yanıtlarken şunları söyledi:

        “Bize göre kurlar şu anda 4.20-4.50 aralığında olmalı. Şu anda gerçekten spekülatif ataklar oldu. Kurun yüksek düzeyini ve spekülatif atakları ihracatçılar tasvip etmiyor. Düşünün dolar 4.92’deyken müşteri spariş veriyor. Siz de üretimi yapıp bugünkü kur 4.58 düzeyinden teslim ediyorsunuz. Arada yüzde 7 kur farkı oluşmuş. İhracatçının kârı gitti. Çünkü biz toplamda yüzde 5-7 arası bir kârlılıkla çalışıyoruz. Bunu da kur farkına kaptırdık mı geriye bir şey kalmıyor.”

        - Büyükekşi döneminin en önemli faaliyetlerinden biri 2023 ihracat hedefiydi. 500 milyar dolar ya da dünya ihracatından yüzde 1.5 pay almak. Büyükekşi yaşanan küresel krizin dünya ticaretini daralttığını ve 2008 seviyesinin yeniden ancak bu yıl yakalanmasının, 2023’te 500 milyar dolarlık hedefi ulaşılamaz hale getirdiğini belirtti. Ancak hedefin çift yönlü konulduğunu ve halen yüzde 0.92 olan dünya ihracatındaki payın yüzde 1.5’e çıkarılmasının pekâlâ mümkün olacağını, bunun da yaklaşık 375 milyar dolarlık ihracata ulaşmak olduğunu söyledi.

        - İhracat mayıs sonu itibarıyla 162 milyar dolar. 5 yılda yüzde 100 artsa 324 milyar dolara ulaşılır. Bunun da üzerine yüzde 130’luk artışa çıkılması gerekiyor ki, 375 milyar dolara ulaşılsın. Geçmişte ihracatın bu hızda arttığı dönemler var. Mesela 2000’den başlayarak 2008’e kadar 5’er yıllık dönemlerin artışları hep yüzde 100’ün üzerinde gerçekleşmiş. Bu kez tersi yönde sapma olacaksa Türkiye’nin kaybı olur.

        Diğer Yazılar