Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Önceki gün konut satışlarının şaşırtıcı biçimde yüksek çıkmasının ardından dün açıklanan tüketici güveninde belli bir düzelme meydana geldi.

        Eylül ortasından itibaren Türkiye’nin yaptıklarına yurtdışı konjonktürü ve dış politik gelişmeler de yardım etti, döviz kurunda ciddi bir düzelme yaşandı. Faiz oranları da döviz kadar olmasa bile, aşağı geliyor.

        Finansal piyasalardaki bu düzelme, konut satışları ve tüketici güven artışı ile bir arada düşünülürse iyileşmenin işareti olabilir mi?

        KONUT SATIŞLARI NEYİN NESİ?

        - Gerçekleştiği kadarıyla iyileşme olduğu açık. Konut satışları ekimde yüzde 19 arttı, tüketici güveni de kasımda yüzde 4 yükseldi. Ama iyileşmenin kalıcılığı kuşkulu.

        - Öncelikle ekim ayındaki konutsatışları bizi yanıltmasın. Düşük tapu harçlarını yakalamak isteyenlerin tapu işlemlerini bu aya sıkıştırması görünürde konut satışlarını patlattı. -Yabancıların konut alımında sıçrama olduğu kesin ancak orada da TC vatandaşlığının alt sınırını 250 bin dolara düşürdük. Bu kadar satış da olsun. Yabancıların konut alımlarının sürmesi beklenebilir. Fiyatlar onlar için hem ucuz hem de vatandaşlık edinme şartının değerini düşürdük.

        FAİZ DÜŞMEDEN ASLA

        - Yurtiçi konut talebindeki gerçek durumu bize banka kredisi kullanarak yapılan alımlar gösteriyor. Ekim ayında ipotekli satışlar 38 binden 8 bine inmiş. Piyasanın nasıl çalıştığını yada tıkandığını gösteren en iyi veri. Faizler bir daha yüzde aylık 1’e ve altına düşmeden bu sektörde geçmiş büyük canlanmalar bir daha yaşanamaz.

        - Bu nedenledir ki zaten enflasyon yüzde 25’lerde iken, konut fiyat artışları eylül itibariyle yüzde 7’ye indi. Hatta inşaat maliyetleri açısından bakarsak dün açıklanan TÜİK verileriyle eylülde maliyet bir önceki eylüle göre yüzde 40 arttı.

        İNŞAAT MALİYETİ % 40 ARTTI

        - Maliyetler yüzde 40 artarken satış fiyatları yüzde 7’de kalıyorsa, bu da üretimden caydırır.

        - Nitekim yılın 9 aylık döneminde yapı inşa izni alımı yüzde 58.6 azaldı. Geçen yılın aynı döneminde 1.2 milyon daire için yapı ruhsatı alınırken, bu yılın aynı döneminde sayı 485 bine düştü. İnşaatçılar ve müteahhitler “harç bitti, yapı paydos” dedi.

        - Yapı kullanma izin belgesinde ise azalma yok. Hatta 9 aylık dönemde yüzde 3.8 artış bile var. Bu yıl yapı kullanma izni alan daire sayısı 9 ayda 572 bin oldu. Yeni inşaatlara başlamada büyük bir iştahsızlık varken,başlanmış konutların ise hızla bitirilmesine çalışılıyor. Çünkü her geçen gün maliyetler genel enflasyonun da üzerinde artıyor.

        FIRSATLARI İYİ KULLANAN TÜKETİCİ

        - Tüketici güveninde ise kasım ayında 2.3 puanlık artış meydana geldi. Burada artışıoluşturan üç ana etken var. Üçü de teşvik ve vergi indirimleriyle ilgili. Birisi gelecek bir yılda otomobil satın alma ihtimali olanların oranındaki artış. Bu oran yüzde 8.9’dan yüzde 11.8’e çıktı. Zaten getirilen vergi indirimleriyle şu anda araba stokları eritiliyor.

        - İkincisi gelecek bir yılda konut satın alma ihtimalinin yüzde 4.8’den yüzde 6’ya çıkması. Bunun da vergi indirimiyle yakın bir ilişkisi bulunuyor.

        - Üçüncü kalem yine vergi indirimleri ile ilgili. Dönemin dayanıklı tüketim malı satın almak için uygun olduğunu düşünenler yüzde 28’den yüzde 48.8’e çıktı.16 alt başlıktaki sorular içinde endeksi yukarı taşıyan üç alt başlık bunlar.

        Tüketici fırsatı yakalamış, bırakır mı hiç?

        TÜKETİCİ GÜVENİ DOLARA BAĞLIDIR

        Tabi ki bütün bu soruların önüne dolar kurunun seyrini koymak lazım. Eğer kur düşmüyor da yükseliyor olsaydı, bütün sorulara negatif yanıtlar verilir ve tüketici güveni daha da dibe giderdi. Ne konut, ne otomobil ve ne de dayanıklı tüketim mallarına yönelme olurdu.Hayatta her şeyin başı sağlık, ekonomide ise her şeyin başında paranın değeri var.

        YAPISAL ÖNLEM OLMADAN OLMAZ

        Kaldı ki, yaşadığımız zorluğun temelinde özel sektörün aşırı borçlanması ve bu borcun da döviz üzerinden olması geliyor. Bu konuda henüz fazla bir yol kat edilmedi ve yapısal bir dönüşüm sağlanmadı. Bankaların yurtiçine kullandırdıkları kredilerin ağustos sonundaki rekor düzeyine göre 253 milyar ve yüzde 10 azalması ise savunmayı güçlendirir, ilerlemek için yeterli değil. Yapısal önlemler alınmadan ve döviz borçları sorunu çözülmeden kalıcı bir iyileşme de zor.

        Diğer Yazılar