Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Geçen yılın ağustos ayında doların 4.80’den başlayan ve 7.24’e kadar varan yükselişiyle yaşanan kur şokunda kur geri geldi. Dolar 5.13 düzeyine kadar indi ve son olarak 5.65 düzeyinde seyrediyor.

        Ancak kurun artışından korunma ve kazanç sağlama amacıyla döviz tevdiat hesaplarına yönelme durmadı ve son bir yıldır artışını devam ettiriyor.

        DÖVİZİN DÖRTTE BİRİ SON BİR YILDAN

        -Dün açıklanan TCMB haftalık verilerine göre yurtiçi yerleşiklerin bankalar ve katılım bankalarındaki döviz hesapları 189 milyar dolara yükseldi. Rakam şimdiye kadarki en yükseği işaret ediyor.

        -Bitişikte yer alan tablodan izlenebileceği gibi, döviz hesaplarındaki son bir yıllık artış tam 37 milyar dolara vardı. Artış oranı da yüzde 24.3. Türkiye’de 1983 sonunda yasal bir şekilde bankalarda açılmaya başlanan döviz mevduatının dörtte biri son bir yılda yapıldı. Hacmin dörtte üçü 35 yıllık dönemde, dörtte biri ise son bir yılda oluştu.

        -Döviz hesapları bu yılın 8 ayında 28 milyar dolar ve yüzde 17.3 düzeyinde büyüdü.

        Son bir yıllık 37 milyar dolarlık artış şimdiye kadarki en yüksek ikinci büyük artış.

        EN ÇOK ARTIŞ 2006-2008 ARASINDA

        -Şimdiye kadar döviz hesaplarındaki en büyük artış eğilimi 48.2 milyar dolarla 2008 yılında gerçekleşti. Döviz hesapları 2006 ortasında 58.6 milyar dolardan Ağustos 2008’de 106.8 milyar dolara yükseldi. Buradaki artış oranı yüzde 82 ile tüm zamanların rekoruydu.

        -2006 Mayıs’ındaki dalgalanma kuru tetikledi, sonraki yıl zaten seçim yılıydı. Döviz mevduatlarına yönelme başladı. Araya bir de 28 Nisan bildirisi sıkıştı, seçimler öne çekildi. Anayasa değişikliği ile cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi kabul edildi ve cumhurbaşkanlığı seçimi yapıldı. 2007’nin ikinci yarısında küresel kriz de uç vermişti ve dövize yönelme sürmüştü.

        ŞİMDİ FARKLI OLAN NE?

        -Şimdiki dövize yönelmenin gerisinde ise kur ve enflasyon şoku ile bu yılki seçimler etkiliydi. 2007 yılına göre farklı olan bir durum ise faizlerin daha düşük düzeylerde olması ve düşmeye devam edeceğinin de ifade edilmesi.

        -Faizler düşük kalınca TL ile tasarruf tutmanın cazibesi de azalıyor. Faizlerin tüm dünyada da düşüyor olması ve Türkiye’de daha hızlı aşağı geleceğinin beklenmesi, dövize yönelmeyi besleyen bir unsur.

        TL MEVDUAT REEL OLARAK AZALIYOR

        -Nitekim son bir yıllık döneme baktığımızda TL mevduatlardaki artış çok sınırlı ve enflasyonun altında kaldı. Yani reel olarak azaldı. Geçen yılın ağustos ayında 1 trilyon 4 milyar lira olan bankalar ve katılım bankalarında yerleşiklere ait TL mevduatlar bu ağustos sonunda sadece 69.5 milyar lira arttı. Artış oranı yüzde 6.9 ile sınırlı ve döviz hesaplarının artışının üçte biri düzeyinde.

        -Mevduatın yerli para üzerinden artması en iyi durumdur. Ancak yaşanan olaylar sonrasında pek mümkün olamıyor. Döviz ayağı üzerinden olsa da mevduatın artması ehveni şer durumdur. Yerli paraya olmasa da, en azından finansal sisteme güven duyulduğu gösteriyor. Finansal varlıklar sistem dışına çıkarılmıyor.

        KREDİLER NASIL ARTACAK?

        -Kredi kullananların talebi ise TL bazında borçlanmak. Zaten bireylerin dövizle borçlanması yasak. Şirketlerin de dövizle borçlanması kısıtlandı. Artan kurlardan zarar görmemek için dövizle borçlanmak isteyen zaten yok.

        -Ancak bankalar da topladıkları bu dövizleri kredi olarak satmak durumundalar. Döviz satıp TL alınan Londra piyasasını kurda spekülasyon yapıyor diye kuruttuk. Bunun yerine Merkez Bankası swap işlemleri başlattı ama vadesi kısa.

        TL bazında mevduat artmazken nasıl olacak da krediler artacak?

        Diğer Yazılar