Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Enflasyonda düşüş durdu ama faizin inişi durmadı. Mevduata karşı alternatifler ise sınırlı.

        Merkez Bankası Temmuz ayında önden yüklemeli olarak başladığı faiz indirimini yeni yılda azaltarak devam ettiriyor.

        Geçen yılda faiz düşüşü ile enflasyon düşüşü baz etkisinden dolayı aşağı yukarı başa baş giderken, kasım ve aralık ayında enflasyon düşüşü tersine döndü.

        Yeni yılda durup enflasyonun düşmesini beklemek yerine Merkez Bankası faiz indirimine devam kararı aldı.

        ÇOCUK ADIMLARIYLA İNDİRİME DEVAM

        -Bu kez bir kaç puan değil, 1 puanın altında ve yüzde 0.7 olarak indirime gitti. Bu orandaki düşüş, çeyrek puanlar için kullanılan bebek adımları değil, ama çocuk adımları ile indirim demek.

        -Ortaya da “enflasyon düşüşü durdu, faiz düşüşü devam ediyor” tablosu çıktı. Merkez Bankası’nın dün yaptığı indirimle politika faizi yüzde 11.25’e düşerken, son açıklanan enflasyon yüzde 11.84 düzeyinde.

        -Denilebilir ki, faiz geleceğe dönük bir sözleşmedir. Dolayısıyla aralık ayı enflasyonu değil, nisan ayındaki enflasyonun dikkate alınması lazım. Bu görüş doğrudur.

        -Nisan ayında enflasyon sepetinden yüzde 1.69 gibi yüklü bir kalem çıkacak ve muhtemelen yıllık enflasyon tek haneli rakama inecek. Nisan ayına kadar da enflasyonda yatay dalgalı bir seyir bekleniyor.

        FAİZDE NEGATİF DÖNEM

        -Buna karşılık politika faizinin aşağıya çekilmesiyle mevduat faizleri arasında çift hanede kalan tek vade 3 aylık oldu. Onun da 3 Ocak itibariyle bankalardaki ortalaması yüzde 10.46 indi. Stopajı kesildiğinde net faiz getirisi yüzde 8.9’a iner.

        -Üç ay sonra enflasyonun inmesi beklenen düzey ise yüzde 10’un hemen altı gibi bir yer. Gerçekleşme bu düzeylerde olacaksa ortada reel bir getiri kalmaz. Hatta yüzde 1’e yakın reel bir kayıp söz konusu olabilir.

        NEGATİF FAİZE KUR ŞARTI

        -Kaldı ki nisan ayına kadar iki faiz toplantısı daha yapılacak. İndirimlere aynı oranlarda devam edilirse şubatta yüzde 10.5, martta yüzde 9.75 politika faizine inilir. 22 Nisan’da aynı oranda bir indirim daha gelirse yüzde 9’a düşülür. Yıl sonu yüzde 8.5 enflasyonunun gerçekleşeceğini varsaysak normalde faizin tabanı yüzde 9 civarında oluşabilir.

        -Ya nisan ayına kadar iki faiz toplantısında daha küçük oranlarda indirime gidilmesi lazım. Ya da aynı hızda indirimler sürdürülecekse nisan sonrasında da yola negatif faizle devam edilmesi gerekecek.

        -Döviz kuru kontrol altında tutulabilirse negatif faiz uygulaması bir süre ortaya majör bir sorun çıkarmadan devam ettirilebilir.

        40 YIL ÖNCEKİ NEGATİF FAİZ

        -Ancak yurtiçi yerleşik tasarruf sahipleri negatif faize pek alışkın değildir. Böyle bir dönem en son 40 yıl öncesinde kaldı. 1970-1980 döneminde yaklaşık 10 yıl enflasyon yükselirken, faizler bariz bir şekilde negatif kaldı.

        -Bu ortamda tasarruf sahipleri altına, yasak olmasına karşılık dövize ve de gayrimenkule yöneldi. Yazlık yatırımları o dönemde yaygınlaştı. 1980’den itibaren de negatif faiz ortamı terkedildi.

        -Önümüzdeki dönemde tasarruf sahiplerinin bazıları paralarını negatif faizle bankaya yatırmaktansa alternatif alanlara, reel yatırımlara, olmazsa tüketime yönelebilir.

        ALTERNATİFLER NELER?

        -Faiz dışında alternatif alanlardan biri döviz ama burada gidilebilecek fazla bir alan yok. TL mevduatına yakın döviz mevduatı zaten var. Üstelik bireylerin döviz borcu da yok. 2018’den elinde yüksek kurdan döviz olan bir kitle de var ki, kur yükselsin de satayım diye bekliyor.

        -Mevduat ve döviz dışında Türk insanının sıcak baktığı iki ana yatırım aracı daha var. Biri gayrimenkul, diğeri altındır.

        Gayrimenkul insanımız tarafından çok sevilir ama likiditesi en düşük yatırımdır. Geleceğe güven duymayı da gerektirir.

        -Altın ise Türkiye’nin klasik yatırım aracıdır. Dahası dolarla fiyatlanır. Bu açıdan altın yatırımı sadece altın yatırımı değildir. Altın, dolar ve TL’ye de yatırımdır, bir sepete yatırımdır. Fiyatı dünyada belirlenir. Fiziki altın yatırımı ise saklama gibi bir sorunu da beraberinde getirir. Mevduattan kaçan paraya sınırlı bir ölçüde ikinci adreslik yapabilir.

        -Mevduattan çıkacak paranın bireysel emeklilik sistemine gitmesi, yatırım fonlarına yönelmesi ya da hisse senetlerine yatırım yapması ise hem mali sistemi hem ekonomi yönetimini fazlasıyla memnun eder.

        -Ancak ne tasarruf sahipleri buna zihnen hazırdır ne de bu piyasalar geniş kitlelere hizmet verecek durumdadır. Dolayısıyla paranın bu alanlara da yönelmesi kademeli ve sınırlı kalabilir.

        -Mevduatta veya faizde yatan paranın tüketime yönelmesi ise biraz da enflasyonun artacağı beklentisiyle ilgili olabilir. Böyle bir durumda enflasyonun kontrol altında tutulması, yıl sonu tahmininin ve işin matematiğinin oturtulması açısından gereklidir. Enflasyon azmasın diye tüketimin vergilenmesi yoluna dahi gidilebilir.

        MEVDUAT SAHİBİ İÇİN ZOR DÖNEM

        -Kısaca faiz ve faize dayalı enstrümanlar açısından reel kazancın pek olmayacağı, hatta daha çok kaybın gündeme geleceği zor bir dönem başladı.

        -Alternatifler de fazla değil, cazibeleri de iyi değil. Mevduat sahipleri için “paran mı var derdin var” dönemi başlamıştır.

        Diğer Yazılar