Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Küresel piyasaların havası aniden değişebiliyor. Enflasyon korkusuyla yükselen faizler, geçen hafta görüldüğü gibi, sert sayılabilecek düşüşler de gösterebiliyor.

        Dünyanın temel faizi ABD 10 yıllıkları 2020 yılını yüzde 0.916’dan kapadıktan sonra mayıs sonunda yüzde 1.776’ya kadar çıktı. Haziran ayını yüzde 1.468’den kapatan 10 yıllıklar 8 Temmuz itibariyle yüzde 1.251’e kadar geriledi. Haftanın son işlem gününün son saatlerinde ise yüzde 1.361’e yükselerek 8 günlük düşüşünü sonlandırdı.

        ABD’de ve dünyada enflasyonun yükseldiği, bunun sonucu FED’in tahvil alımlarını azaltmayı tartışmaya açtığı, gelecek yılın sonuna doğru faiz artırımlarına başlayacağının tahmin edildiği bir dönemde meydana gelen piyasa faiz düşüşü şaşırtıcı ve pek hayra alamet de olmayabilir.

        -Çünkü dünya ekonomisinin yüzde 6 gibi ve elbette ABD ekonomisinin yüzde 7 büyüyemeyeceğinin işareti olabilir. Ya da böyle bir büyüme yılının ardından gelecek sene durgunluk baş gösterebilir.

        GÜVENLİ LİMAN ARAYIŞI MI?

        -Belki daha olası durum, piyasaların karışacağından hareketle güvenli liman arayışından kaynaklanıyor olabilir. Dünya piyasalarındaki sert dalgalanma dönemlerinde güvenli sığınağın adresi şimdiye kadar merkez ülkelerinin devlet tahvilleri ve para birimleri oldu.

        REKLAM

        -Zaman zaman da altın güvenli sığınak görevini üstlendi. Ancak bu kez bizzat ABD faizleri artırımı ve dolar güçlenmesi kaynaklı bir gelişmeyle karşı karşıya olduğumuzdan, altın karşıtı bir durum söz konusu.

        -Bu durumda karmaşanın nedeni olsa bile Amerikan faizleri yine sığınak haline geliyor. Güçlenecek varlıklar tarafına yatırım ve önceden pozisyonlanma alım yoluyla faizi düşürücü etki yapabilir.

        Hangi açıdan bakarsak bakalım, dünyanın temel faizindeki oynaklık iyiye yorumlanabilecek gibi değil.

        FAİZ İYİ SEÇENEK Mİ?

        -Türkiye varlıkları ise dünyadan zaten negatif ayrışıyordu. Durumda düzelme yok.

        -Faizler enflasyon ile siyaset arasına sıkıştı. Gerçekleşen negatif faiz. Bir yıl önce yatırımın bugünkü reel getirisini Zafer Yükseler yüzde 8.29 negatif buluyor.

        -Geçen yılın haziran ayında bir yıllık mevduata yatırım yapılırken faiz yüzde 7.79 idi, beklenen enflasyon yüzde 9.03’tü. Buna göre beklenen reel getiri yüzde 1.14 negatif faizdi. Bu yılın haziran ayındaki enflasyon yüzde 17.53’e çıkınca gerçekleşen negatif getiri veya kayıp yüzde 8.29’a vardı.

        -Bir yıllık mevduata yapılan yatırımın alım gücü 10’da birine yakın oranda eridi. Bugünkü faizlerden pozitif getiri elde edilebilmesi için de, vade dolduğunda enflasyonun bugünkü seviyesinin mutlaka altına inmesi gerekir.

        -Kısaca faize yatırım reel getiri elde etmek veya enflasyondan korunmak için iyi bir seçenek değil.

        DÖVİZE YATIRIM CAZİP Mİ?

        -Dövizden elde edilen kazançlar ise geçmişe yönelik. Serbest dalgalı kur rejiminin bir garantisi yok. İleride kazandırması için kurların yükselmeye devam etmesi gerekiyor. Daha nereye kadar yükselecek sorusuna tutarlı yanıtlar bulmak lazım. TL karşısında 8.70’lik dolar kuru için daha yüksek rakam söylemek vermek kolay da, duruma Türk Lirası açısından baktığımızda zor. Buradaki doğru soru TL daha nereye kadar değer kaybedebilir?

        REKLAM

        -Bitişikte Türk Lirası’nın enflasyondan arındırılmış değerini izleyen Reel Efektif Döviz Kurunun grafiği yer alıyor. Bloomberg HT 1981 sonrasının, yani ekonomide serbestliğin ve piyasalaşma döneminin grafiğini çıkarmış. Normali 100 kabul edilen endeks değeri 1989’da 64.2, 1994 krizinde 67.3, 2001 krizinde 75.0, 2018’de 62.6 düzeyine inmiş. TL reel anlamda yüzde 35-40 değer kayıpları yaşamış.

        -Haziran 2021’e geldiğimizde son 40 yılın en düşük düzeyine inildi ve ilk kez TL’nin reel değeri 60’ın altına geriledi ve 59.8 düzeyini aldı.

        TL’NİN KAYBI SÜRMEYEBİLİR

        -TL’deki yüksek değer kayıpları gelirini, tasarrufunu yerli parayla yapanları derinden etkiliyor. Alım gücünü düşürüyor ve tasarruflarını eritiyor. Enflasyondan korunma güdüsü TL’den kaçışa yol açıyor, döviz ve altın gibi ekonomik verimi olmayan alanlara yöneltiyor. Gayrimenkule ilgi yaratıyor. Nitekim Türkiye emlak fiyat artışlarında dünya birinciliğine yükseldi.

        -Bütün bu nedenlerle TL’nin değer kaybının kayda değer bir süre daha devam etmesi halinde ekonomide yıkıcı sonuçlara yol açabilir. Dünyadaki gelişmelere, enflasyona ve rezervlerin düzeyine bakınca dolar kurunun yükselmesinin düşmesine oranla daha olası olduğu düşünülebilir.

        - Ancak aşırı değer kaybının sürdürülemez olduğundan hareketle Türk Lirası’nın mevcut değerini korumasını, hatta biraz değerlenmesi dahi beklenebilir.

        -Kısaca bu aşamada döviz yatırımı da geçmişteki cazibesinde değil. Döviz hesaplarındaki yatay gidiş bunun bir göstergesi.

        -Altına yatırım dünyadaki fiyat seyrinden dolayı cazip görünmüyor.

        -Gayrimenkul ve diğer reel varlıklara, otomobile yatırım da en yüksek düzeyine vardı. Konut fiyatları son bir yılda yüzde 32.4 ile rekor düzeyde yükseldi.

        YATIRIM FIRSATI BORSADA

        -Finansal piyasalardaki seçenekler arasında hisse senetleri geriye kalıyor. Fiyat ucuz mu ucuz. Hatta her zamankinden daha fazla ucuz.

        REKLAM

        -Son bir yılda gelişmekte olan diğer borsalarla arasında meydana gelen fiyat farkı yüzde 30’a ulaştı. İstanbul Borsası bir yılda yüzde 30 daha negatif ayrıştı. Bankaların toplam piyasa değeri, 10 yıl önceki bir bankanın piyasa değerine indi. Ülkenin en büyük sermaye grubu Koç Holding kendi hisse senedini geri alacağını açıkladı.

        -Fiyatların bu düzeyde gerilemesinde yabancıların piyasadan çekilmesi etkili. Yabancılar 2019’un son ayından itibaren Türkiye’de satıştalar. Hem hisse senetlerinde hem devlet iç borçlanma senetlerinde.

        YABANCI 6 MİLYAR DOLAR SATTI

        -Hisse senetlerinde geçen yıl net 4.2 milyar dolar sattılar. Bu yılın ilk yarısında 1.8 milyar dolarlık daha satış yaptılar. 1.5 yılda 6.1 milyar dolara varan net satışları İstanbul Borsası tarihinde bir ilk. İlk defa bu kadar yüksek ve uzun süreli satışlar.

        -Yabancı yatırımcıların bıraktığı boşluk ise yerliler tarafından doldurulmadı. Yerliler daha çok küçük hisse senetlerine ve halka arzlara yöneldiler. Finansal piyasalarda belki tek ve en önemli fırsat da borsanın ucuzluğunda.

        -Elbet bir gün yabancılar dönecek ama dönmese dahi alternatif arayışı eninde sonunda yerli parayı da buraya yöneltebilir.

        -Çünkü ekonomide krizler de olsa, gelip geçtiğini gördük. Ama şirketler ve bankalar kalıcı.

        -Kaldı ki şu anda ekonomide durumu iyi olanların başında şirketler geliyor. 2020’de 500 Büyük Sanayi Kuruluşu’nun kârı yüzde 50, İkinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu’n da yüzde 90 arttı.

        Diğer Yazılar