Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        IMF üye ülke rezervlerini güçlendirmek amacıyla ilk kez 650 milyar dolar rezerv dağıtımı yaptı. Türkiye’nin payına 6.4 milyar dolar düştü ve dün itibariyle hesaplara geçti. Buna göre TCMB brüt rezervinin sıçrama gösterdiğini ve 115 milyar dolar civarına yükseldiğini görebiliriz.

        -Denilebilir ki, bu rezerv dağıtımının en çok yaradığı ekonomilerden biri de Türkiye’dir. Çünkü yükümlülüklerine, cari açığına, ithalatına oranla rezervi en düşük olan bizdik. Ya da rezervleri artırmaya en çok ihtiyacı olan bizdik.

        -Zaten rezervleri artırmaya yönelik bazı ülke merkez bankalarıyla swap görüşmeleri yapılıyordu. Bu çerçevede son üç ayda Çin ile 2.4 milyar ve Güney Kore ile 2 milyar dolar olmak üzere toplamda 4.4 milyar dolarlık anlaşma yapıldı. TCMB brüt rezervleri bu miktarda artırıldı.

        REZERVE IMF DESTEĞİ

        ­-23 Ağustos itibariyle IMF’den gelen 6.4 milyar dolarlık tahsisatın önemi ve büyüklüğü de burada.

        -Üstelik ülkelerle yapılan swaplarla edinilen rezervlere oranla IMF tahsisi daha kaliteli ve kullanılışlı. Bir kere borç değil ve geri ödemesi yok.

        -Merkez Bankası eski başekonomisti Prof. Hakan Kara “IMF'nin sağladığı SDR imkanını kabaca merkez bankasına açılan sonsuz vadeli bir döviz kredisi gibi düşünebilirsiniz. Rahatlıkla dövize çevrilebilir ve müdahalelerde kullanımı izne tabi değildir. Dolayısıyla swaplara kıyasla çok daha kaliteli bir rezerv varlığıdır” dedi.

        REKLAM

        TL’NİN DİĞER 3 DESTEKÇİSİ

        -Son dönemde tek başına sadece rezerv artışı değil, bunun yanında politika faizlerine dokunmaması ve Merkez Bankası’nın reel faiz sözü vermesi de belli bir rol oynadı.

        -Bir de artmakta olan turizm gelirleri ve azalmakta olan cari açık da, kurların sakin seyretmesine katkıda bulunuyor.

        -Türk Lirası’nın TÜFE bazında reel efektif döviz kuru ile ölçülen değerinin 1980 sonrasının en düşük düzeyine inmesi ve aşırı değer kaybetmesi son 3 aydaki seyirde etkili. 2003 yılını 100 kabul eden Reel Efektif Döviz Kuru Haziran 2021’de ilk kez 60 değerinin de altına indi ve 59.65’e geriledi.

        -1994 ve 2001 krizlerinde gördüğü dip düzeylerin de altına inen Türk Lirası’nın aşırı değer kaybetmesi daha fazla değer yitirmesini de önlüyor. Nitekim TL’nin değeri temmuz ayında Reel Efektif Döviz Kuru ile 61.31 değerine geri döndü.

        EN BÜYÜK KATKI REZER ARTIŞINDAN

        -Ancak TL’deki değerlenmede en büyük katkının rezervlerdeki artıştan geldiği kanaatindeyiz. Ne zaman ki rezervler yükselmeye başladı, TL’nin değer kaybı da duruldu.

        -13 Haziran’da Cumhurbaşkanı Erdoğan Çin ile swap anlaşmasını açıkladı, “rezervlerde tırmanış yeniden başladı ve bunu devam ettireceğiz” dedi. 25 Haziran’da TL dolar karşısında 8.8061 ile rekor düzeyini gördü.

        -Çıkılan bu rekor seviyenin ardından gerileme başladı. Bugün ise doların TL karşısında değeri 8.3938’e kadar geriledi. 25 Haziran’daki zirveye göre doların kaybı yüzde 4.7’ye vardı.

        REKLAM

        -TL’deki son değerlenmenin başladığı 10 Ağustos’tan bu yana geçen iki haftada ise dolar yüzde 3.4 değer kaybetti. Aynı dönemde gelişmekte olan ülke paralarının dolar karşısındaki ortalamasını gösteren MSCI Endeksi yüzde yarım geriledi. Buna göre TL’nin pozitif ayrıştığını görüyoruz.

        REZERVLER 115 MİLYAR DOLAR

        -Son olarak IMF tahsisi ile 115 milyar dolar civarına yükselen brüt döviz rezervinin buraya Ekim 2020’de 79 milyar dolar düzeyinden geldiğini belirtelim. 10 ayda rezervlerinde yüzde 45 artış meydana gelmesi önemlidir.

        -Bu çerçevede ne kadar döviz rezervi o kadar kur istikrarı şimdiye kadar çalıştı, belki biraz daha da çalışır. Ama rezervlerin yeterlilik düzeyine yaklaşmasıyla da etkisini azaltacağı hesaba katılmalı. Yalnız bu aşama için daha epeyce yol olduğu açık.

        -Bu açıdan rezervleri güçlendirecek başka adımlar gelirse TL’nin değerlenmesi devam edebilir.

        -Elbette bir büyük hata yapılmazsa. Buna enflasyonda gerileme görülmeden faiz indirimine gitmek de dahil.

        Diğer Yazılar