Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        2001’de büyük devalüasyon yaşandı. Ardından gelen yıllarda küresel sermaye hareketlerinin hızlanması, Türkiye’nin serbest dalgalı kur rejimine geçmesi ve ekonomide iyi işlerin yapılmasıyla TL değerlendi.

        Ancak bu değerlilik 2011’de Yunanistan öncülüğünde Avrupa krizi ile törpülenmeye başladı, 2013 sonrasında da hızlandı. Çünkü sermaye hareketleri tersine dönerken ve Gezi Parkı ile başlayan gelişmelerden yabancılar rahatsız oldu. Son yıllarda başka gelişmeler eklenince TL’nin değer kaybı iyice hızlandı.

        REKABETÇİ KURA ÇOKTAN GEÇMİŞİZ

        ➔2003 yılına göre ülkeler arasındaki enflasyonu dikkate alarak hesaplanan Reel Efektif Döviz Kuruna göre TL’nin 100 kabul edilen değeri 2021 sonunda 47.8’e indi. Bu anlamda TL, 19 yıl sonra değerinin yüzde 52.2’ni veya yarıdan fazlasını gerçek anlamda kaybetti.

        ➔Döviz kurlarının uzun vadeli seyri, düşük faiz yüksek kur politikasına ya bilerek ya da bilmeyerek yıllar öncesinden girdiğimizi gösteriyor. Genelde Türk Lirası’nda 2013 yılında kırılma yaşandığı düşünülür.

        ➔Ancak döviz kurlarını yıllık ortalama dolar ile Euro eşit ağırlıklı sepet olarak alınca karşımıza 11 yıllık uzun ve giderek derinleşen değer kaybı dönemi çıkıyor.

        ➔TL en son 2010 yılında döviz sepeti karşısında değer kazandı. 2011’den başlayarak döviz kurları yıllık ortalama her sene TL karşısında yükseldi. Ya da TL’nin değeri 11 yıldır arka arkaya düşüyor.

        2003-2010 DÖNEMİNDE DEĞERLENME

        ➔TL’nin yarım dolar, yarım eurodan oluşan kur sepeti karşısında 19 yıllık seyrini iki ana kısma ayırmak mümkün. Biri 2003-2010 dönemini kapsayan TL’nin dirençli kaldığı ve reel olarak değerlendiği ilk dönem. İkincisi de 2011’den başlayarak 2021’e dek aralıksız süren 11 yıllık değer kaybı dönemi.

        ➔Birinci dönemde ülkeler arasındaki enflasyon düzeylerini dikkate alarak ayda bir hesaplanan Reel Efektif Kur Endeksi 100 düzeyinden 127’ye kadar çıktı. Yani TL'de dörtte bir oranına varan değerlenme meydana geldi.

        ➔Ancak 8 yıllık ilk dönemin 4’ünde TL sepet kura karşı değerlenirken, 4’ünde değer kaybetti. 2003’te yıllık ortalama sepet kur karşısında 1 TL’nin değeri 62.6 sent iken, 2010 yılında 57 sente indi. Burada 8 yıllık değer kaybı yüzde 8.9 düzeyinde.

        2011-2021 DÖNEMİNDE DEĞER KAYBI

        ➔2011’den başlayan ve 2021’e kadar uzanan 11 yılın 11’inde de TL aralıksız değer kaybetti. Sepet kur olarak 1 TL’nin değeri 2010’da 57.1 sentten 2021’de 10.3 sente indi. 11 yıllık toplam kayıp yüzde 82’yi buldu.

        ➔TL’nin kaybı aralıksız olmasına karşılık ilk yıllarda daha az son yıllarda ise hızlanan bir eğilim gösterdi. 11 yılın kaybının çoğu son 5 yılda gerçekleşti ve bu sürede kayıp yüzde 67.2’ye çıktı. Liranın 2018’deki kaybı yüzde 26 ile 2003 sonrasının en yükseğiydi. 2021’de yüzde 22.5’e ulaşan değer kaybı ikinci sıraya yerleşti.

        -Türk Lirası’nda 11 yıllık değer kaybı ilk kez yaşanıyor. Değer kaybının ulaştığı boyut açısından geçmişte daha büyük devalüasyonlar yapıldı. Bir gecede olup biten de vardı, birkaç aya uzayan da. Ancak bu kez serbest dalgalı kur rejiminde olduğumuzdan devalüasyon yok sadece 11 yıla yayılan büyük kayıp dönemi var.

        REKLAM

        REKABET İÇİN HALA MI YETMİYOR?

        ➔Ortaya çıkan sonuçtan hareketle denilebilir ki böylesi yüksek kaybın rekabet gücümüzü yeterince, hatta çok fazlasıyla çoktan artırması gerekirdi.

        ➔Rekabet gücü kazanalım diye TL’nin kaybı 12’inci, 13’üncü yıllarında da sürecekse enflasyon tam olarak azacak, hatta kontrolden çıkacak demektir. Bu gelişme karşısında Türk insanı fakirleştikçe fakirleşecek.

        ➔Ekonomik faaliyetlerin nihai amacı refahı sağlamaksa rekabet gücünün artması bizi niye böylesine fakirleştirsin ki?

        ➔Paranın değerinde böylesine büyük kayıplar dahi yetmiyorsa rekabet etmekten vazgeçelim daha iyi.

        Diğer Yazılar