Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Yüksek enflasyon döneminde şirketlerin kârı yüksek. Ama işletme sermayesi ihtiyacı aynı şekilde yükseliyor. Çünkü emtia yani ham madde fiyatları hızla artıyor. Üretim sürecinin bizzat kendisi artık yüksek bir finansman gerektiriyor.

        Dün BloombergHT’ye konuşan TÜSİAD Başkanı Orhan Turhan en önemli makro sorunun enflasyon olduğunu belirterek şunları söyledi: “Şu anda şirketlerin en önemli ihtiyacı işletme sermayesi. Krediler yüzde 45 arttı ama hala ihtiyaca yetmiyor. Hem günü kurtarmak hem geleceğe yatırım yapmak zorundayız.”

        İŞLETME SERMAYESİ İHTİYACI

        ➔ Bu durumu bitişikte yer alan Merkez Bankası’nın Banka Kredileri Eğilim Anketi’nden net bir şekilde görüyoruz.

        ➔ Stok artırım ve işletme sermayesi kredi talebi, sabit sermaye yatırımının, borç yeniden yapılandırmaların ve birleşme/satın alma faaliyetleri finansmanının çok üstünde seyrediyor.

        ➔ Giderek daha artma eğiliminde ve yılın ilk çeyreği itibariyle şirket kredi taleplerinin yüzde 80’ini oluşturuyor.

        ➔ 2020 yılı yüksek kârlarını genelde eriyen sermayelerini güçlendirmek için kullanan şirketler 2021 yılı kârları için de benzer bir eğilim ortaya koydular. Finansal yapıyı düzeltmek, sermayeyi güçlendirmek, borçları kısmen törpülemek adına iyi bir gelişme.

        REKLAM

        Buna rağmen işletme sermayesi ihtiyacının artıyor olması düşündürücü. Ya finansal yapılar çok bozuktu, aşırı borçla çarklar döndürülüyor ya da pandemi sırasında stokları ucuz fiyattan ihraç ettik. Şimdi yerine koymakta zorlanıyoruz. Her iki durumda finansal yapıları düzeltmek için yüksek kârlılığın yıllarca sürmesi gerekebilir.

        ➔ Eğer durum bu ise ‘yüksek kâr var ama yüksek temettü yok’ sonucuna varabiliriz. Borsa için iyi mi kötü bilemedim.

        BİR ÖNEMİ VAR MI?

        ➔ Çünkü temettü verimine önem veriliyor mu emin değilim. Temel analizle hareket eden yabancılar piyasadan çekiliyor. Yerlerini temel analizi zayıf, manipülasyonu kolay küçük hisse senetlerine gelen yerli bireysel yatırımcılar alıyor. Temettü verimine bakan yok gibi.

        ➔ Borsa şirketlerinin toplam temettü verimini bile ancak veri yayımlayan şirketteki eski çalışma arkadaşım Zeynep Aktaş’tan bulabildim.

        ➔ Sermaye piyasasını gözetleyip denetleyen, geliştirmek sorumlu kamu kuruluşu SPK’nın verileri arasında temettü verimi yok. Bizzat borsa böyle bir veriyi üretiyor mu, üretmiyor mu bilmiyoruz. Çünkü en temel ve basit verileri dahi parayla satıyor.

        ➔ Kısaca borsanın toplamına ait, bütünü kapsayan ve baştan sona temettü verimini bize Zeynep Aktaş bulup çıkardı. Kendisine teşekkür ederim.

        ➔ Tablo bitişikte yer alıyor. 1986-2021 dönemini kapsayan 36 yılın temettü bilançosu burada. Benim gördüğüm ve bildiğim önemli noktalar şöyle:

        SAYI ARTTI, KALİTE DÜŞTÜ

        ➔ Borsa şirketlerindeki eski kalite ve karlılık giderek azaldı. 36 yıl gibi uzun bir süreden bahsediyoruz. Borsa faaliyete 40 şirketle başladı, nisanda sayı halka açılanlarla 466’ya ulaştı.

        36 yılda halka açılan şirket sayısı 500’ü geçti. Başlangıçta da 40 şirket vardı. Buna rağmen işlem gören şirket sayısının 466 olması batanlar, müsadere edilenler, borsadan çıkanlar ve birleşmeler nedeniyle oldu.

        REKLAM

        ➔ Yeni halka arzlarla sayı artarken, kalite ve karlar düştü, şirketlerin ortalama büyüklüğü giderek küçüldü. Büyük şirketler borsaya çok az gelirken, küçükler ise akın etti.

        ➔ Şirket kârlılıkları azalırken bu durum dağıtılan kâr paylarına yansıdı. 36 yılı 9’ar yıllık 4 döneme ayırırsak temettü verimliliği ilk 9 yılda ortalama yüzde 6.44, ikinci 9 yılda yüzde 2.00’ye düşüyor, üçüncü 9 yılda yüzde 2.29’e yükseliyor ve son 9 senede yüzde 2.06 değerini alıyor.

        ➔ Temettü verimliliği fiyata göre hesaplanıyor. İlk yıllarda henüz daha tanınma aşamasındaki hisse senetlerinin düşük fiyatı karşısında temettü verimliliği yüksek görünüyor.

        ➔ İkinci 9 yılda temettü verimliliğinin yüzde 2’ye düşmesi hisse senedi fiyatlarının toparlanmasına bağlanabilir. Yoksa şirketlerin dağıttığı temettülerde büyük oranda düşüş olmamıştır.

        ➔ Son iki 9’ar yıllık dönemde temettü verimliliği yatay seyretti denilebilir. Çünkü hisse senedi fiyatları geriledi, karşılığında temettü verimi yerinde saydı.

        BİR ZAMANLAR DAĞITILABİLİR KARIN YARISI DAĞITILIRDI

        ➔ Temettü verimliliğinin borsanın ilk yıllarında yüksek oluşunun zorunlu bir nedeni var. O da SPK’nın kurulmasıyla birlikte halka açık şirketlere dağıtılabilir kârın yüzde 50’sini dağıtma zorunluğu getirilmişti.

        ➔ Ancak şirket sahipleri yüzde 50 temettü zorunluluğuna yıllarca karşı çıktılar ve sonunda amaçlarına ulaştılar. Dedikleri şuydu: ‘Yüksek enflasyon sermayeyi eritiyor. Dağıtılabilir karın yarısını dağıtıyorum ama hemen sonrasında sermaye artırımına gidiyorum. Bir elimle verdiğimi diğeriyle geri alıyorum. Gelin bu aradaki alıp vermeyi ve kırtasiyeciliği kaldıralım. Şirket sermaye artıracaksa temettü dağıtmasın. Temettü dağıtması ihtiyari olsun.’

        REKLAM

        ➔ SPK sonunda bu görüşü haklı bularak temettü dağıtımında oran zorunluğunu kaldırdı. Temettü verimliliği de borsada önemli bir kriter olmaktan çıktı.

        BİR AYAĞIMIZ EKSİK

        ➔ Çıktı ki piyasa tek ayak üzerine sadece değer artışı üzerinden hareket eder oldu. Pür spekülatif, pür oynak bir piyasa oldu çıktı.

        Tek ayakla yarışı seviyoruz ki şirketler de tek ayaklı finansman, sadece borçlanma kanalından ilerliyorlar. Özvarlıkları büyütmeyi istemiyor ve sermaye piyasasını pek kullanmıyorlar. Bu yönde merkezi yönetimden bir istek ve baskıları yok, varsa yoksa kredi.

        ➔ Sonuç ortada. Şirketlerin ve Türkiye’nin uluslararası arenada rekabet gücü eksik. Çünkü rakipler iki ayağıyla koşarken biz tek ayakla onlara yetişmeye çalışıyoruz. Eksikliğimiz burada.

        Diğer Yazılar