Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan'ın,

        AK Parti TBMM Grubu'nda yaptığı konuşmada 12 Eylül döneminde idam edilen 4 gencin mektuplarını okurken ağlaması, kimilerine göre Anayasa paketi için "evet" oyları toplamak adına üretilen timsah gözyaşından öte bir şey değildi. Eğer Başbakan gerçekten samimi olsaydı, o gençleri çoktan hatırlar, Kenan Evren'in ensesine çoktan yapışır, mektupları önceden ezberleyip kürsüye çıkmazmış.

        Dünkü Habertürk internet sitesinde bazı uzmanların görüşlerine başvurulmuş. Siyasal iletişim uzmanı Süleyman Satal'a göre, "Erdoğan'ın sesi titriyor, alnında kasılmalar var, rol yapmıyor".

        Beden dili uzmanı İlhan Doğan'a sorarsak, "Sanki duygusal bir film çekiyor gibiydi. Çok iyi çalıştığı belli".

        HILLARY DE AĞLAMIŞTI

        Benzeri tartışmalar ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'ın başkan adaylığı sırasında da cereyan etmişti. Barack Obama'yla Demokrat Parti'nin adaylığı için yarışırken New Hampshire Eyaleti'ndeki kritik önseçimi kaybetmesinin ardından Hillary ağlamıştı. "Rol yapıyordu" diyenlere rağmen Hillary'nin de sıradan vatandaş gibi zaafları olduğunu gören çoğunluğun ona karşı sempatisi artmıştı. Ancak gözyaşları, zararlı sonuçlar da doğurabiliyor. Örneğin, ABD'nin eski dışişleri bakanlarından Edmund Muskie, Demokrat Parti'nin 1972 yılı seçimlerinde başkan adaylığına soyunduğunda karısı Jane'in alkolik olduğuna dair iddialar yayılmaya başlıyor. Sokakta kar yağarken yaptığı basın toplantısı sırasında bunları yalanlarken gözlerinden yaşlar süzülüyor. Her ne kadar Muskie, "Onlar gözyaşı değil, eriyen kar tanesiydi" dese dahi düşmanları hemen Muskie'nin dengesiz ve zayıf olduğundan dem vurarak onu saf dışı bıraktı. Obama tam tersi, fazla soğuk ve analitik olmaktan başı dertte. Hani Obama'nın da Afganistan'da ölen Amerikalı bir askerin cenazesinde "sesi titrese, alnında kasılmalar olsa" imajı açısından hiç de fena olmaz.

        Erdoğan'a dönecek olursak, ben şahsen rol filan yaptığına inanmıyorum. Evet, Başbakan'ın birçok kusuru var. Bunlar sıralanırken çoğu kez duygularını, özellikle de öfkesini yeterince frenleyememesinden şikâyet ediliyor. Peki aynı şekilde kederini de bastıramaması neden numara olmuş oluyor? Cevabı basit: "Hayır"cıların işine öyle geldiği için. Erdoğan ile herhangi bir samimiyetim yok. Ama uzun yıllardır onu izleyen bir gazeteci olarak rahatlıkla şunu söyleyebilirim: "Ananı al da git" türü patlamalarına rağmen Başbakan duygusal, merhametli ve özünde temiz kalpli bir insan. Gazze'de yaralanan Filistinlileri ziyaret ederken yüzündeki acı düpedüz sahiciydi.

        Sizlere saçma gelebilir ama gerçekten bir derdim olsa ve Başbakan'ın önünde görev sırasında kendime hâkim olamayıp ağlayacak olsam, "Neyin var Amberin Zaman?" diye sorar. Üzülür. Mesela ne Demirel, ne de Çiller için aynı şeyi söyleyebilirim. Vicdan kelimesiyle bu isimleri yan yana koyamıyorum. "12 Eylül ile ilgili daha önce Erdoğan'ın vicdanı neredeydi" diye soranlara da ancak "El insaf" diyebilirim. 12 Eylül, solcuları ve ülkücüleri hedef aldıysa 28 Şubat, Ayışığı, Sarıkız veya Balyoz'un hedefinde kimler vardı? Recep Tayyip Erdoğan.

        Bugüne dek hangi siyasetçi gerçek anlamda askeri vesayete karşı mücadele vermiş bu ülkede? Menderes, Özal ama herkesten fazla Recep Tayyip Erdoğan. Zaten referandum paketinin en kritik önerileri arasında, askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmasını sağlayan madde olduğu ortada. Ancak varılan noktada kimsenin paketin içeriğine filan baktığı yok. (Ki şahsen tartışmaya muhtaç olan yönleri olduğunu ben de düşünüyorum.)

        Referandum, muhalefetin bastırmasıyla git gide "AK Parti'den memnun musunuz değil misiniz?" sorusuna indirgeniyor. Kafalarında bu soruyla sandık başına gidecek olanların çoğunluğu peki en fazla neyin üzerinde duracaktır? Bence ekonominin. Küresel krize rağmen Türk ekonomisi büyümeye devam ediyor. OECD sıralamasında bir numara. Dünya sıralamasında üç numara. Türk Lirası değerini koruyor. Herhangi bir Türk bankası batmadı. Enflasyon canavarlaşmadı. Evet işsizlik arttı. Ama toplumsal patlamalar yaşanmadı. İstikrar bozulmadı. Siyasi kavgalara, eksen kayması tartışmalarına ve PKK şiddetinin artmasına rağmen...

        Diğer Yazılar