Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Altın Küre’den sonra, Oscar yolda geliyor, Neil Patrick Harris’in sunuculuğunu yapacağı Oscar tartışmaları, daha şimdiden başladı. “Kış Uykusu” filminin Oscar’a katılamamasıyla gündem iyice sallandı. Deprem oluyor sandık, gerçi Oscar’da öyle depremler olacak ki, iyice zemin ayağımızdan kayacak. Bu sene Oscar’ın çekişmeli geçeceği ayan beyan ortada… Güç dengeleri geçen senelere nazaran farklı konumda, bunun nedeni de çekişme yaratarak heyecan oranını katbekat katlamak. Hani ödülü tam şu alacak derken, ötekinin alması gibi… Karşı uç konusunda, bir hayli kafa yaran Oscar, tüm önemli filmleri aynı kategoriye müdahil etmiş. Bu kadar film nasıl Oscar’ın oltasına takılmasın ki ? Tabi şu da var; Oscar kime isterse kancayı ona takacak. Görelim bakalım…

        Yeşilçam’ın en popüler oyuncularından biri olan İlyas Salman’ın oynadığı “Corn Island” filminin “En İyi Film” dalında Oscar’a aday olması gerçekten çok büyük bir sürpriz… Düşünüyoruz daha önce hiç böyle bir olay oldu mu diye, sanmıyoruz. Bu,kâğıt üzerinde bile tarif edilmesi zor bir duygu, ama konuyla ilintili olarak şunu söyleyebiliriz: Türk oyuncunun bizi Gürcistan filminde temsil etmesi, Türkiye adına çok önemli bir gelişme.

        Hazır konu İlyas Salman’dan açılmışken İlyas Salman nasıl İlyas Salman oldu, onun yanıtını vermeye çalışalım: Malatyalı ve Türkmen alevisi olan Salman, Konservatuvarda eğitim görürken son sınıfta okulu bırakıp, İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatrosu'nda oyunculuğa başlar. Köylü tiplemeleriyle tanınan ve daha çok cilalı yapımlarda yer alan Salman’ı keşfeden ise aile filmleri çeken Ertem Eğilmez olmuştur. Salman’ın bu noktaya gelmesinde hiç şüphesiz yönetmen Ertem Eğilmez’in payı büyüktür. İlyas Salman’ın öne çıktığı filmler ise şu şekilde yer alır: “Kibar Feyzo”, “Banker Bilo”, “Çöpçüler Kralı”, “Hababam Sınıfı Güle Güle”, “Şekerpare” ve bunlar gibi daha sayısız filmi var.

        Yeşilçam devri bittikten sonra, İlyas Salman’ın belli bir süre sessiz sulara gömülüşü, bazı dengeleri değiştirmiş, değişen dengeler de sinemanın izleğini başka bir yöne doğru sürüklemiştir. Ama Salman’ın kendini Yeşilçam ile gösterdiği şüphe götürmez bir gerçektir.

        Peki, İlyas Salman’ın yer aldığı filmin Oscar için şansı ne durumda? “Corn Island” filmini henüz izleme şansına sahip olamadığımız için konuyla ilgili ne söyleyebiliriz bilmiyoruz, ancak umuyoruz ki, öyle bir şans gelir de, en kısa zamanda kapımızı çalar!

        Adaylardan bahsetmeye devam edelim. Rusya’dan “Leviathan” ile Polonya’dan da“İda” kıyasıya bir çekişme içine girerek, tozu toprağa katacak gibi gözüküyor. İki film de “En İyi Film” dalının iki güçlü rakibi…

        Eyüp Peygamber’in öyküsünden esinlenen “Leviathan”, mutlak güç ve yetkilere sahip, egemen devleti yontan canavarı hikâyeleştirerek, Thomas Hobbes'un ortaya atmış olduğu devlet metaforu ile bağ kuruyor. Hatta Hobbes’ın kitabında bununla ilgili olarak şöyle yazmaktadır. “Onları (vatandaşları) yabancıların istilasından koruyabilmenin, birbirlerine zarar vermelerini engellemenin, kendi sanayilerini ve yeryüzünün meyvelerini güvence altına almanın yolu, bütün gücü ve kudreti, bir tek insan ya da insanların meclisine vermektir. (Toplumda yaşayan) İnsanlar birbirlerine ‘Ben haklarımdan vazgeçiyorum ve tüm haklarımı bu insana ya da insanların meclisine veriyorum’ demelidirler. Böylece bütün güç ve kudret tek bir insanda toplanır. Bu devlet ya da latincecivitas olarak adlandırılır. Bu büyük Leviathan‘ın doğması demektir."

        Önemli bir parantez açalım; bu yıl Film Ekimi'nde gösterilen “Leviathan” sansasyon yaratarak, en çok izlenilen ve üzerinde tartışılan film haline gelmişti. “İda” için de durum farklı değil. Geçen yıl İstanbul Film Festivalinde gösterilen “İda”, Polonya’da Nazi işgali ve Holokost’un acı izlerini süren acı hikâyeyi önümüze servis ediyor, hikâyenin doğru bir biçimde yansıtılması için,siyah-beyaz sinemasal tekniği tercih eden film, genç rahibe adayının sırlarını seyirciyle paylaşıyor.

        Geçen yılın “En İyi Film” Oscarları arasında bu kadar öne çıkan filmler yoktu ve aralarından seçim yapmak kolaylaşıyordu, ancak buradaki durum çok tehlikeli, ucunun başka yere dokunmaması gerekiyor. Sonuçta ödülü tek film alacak, ama diğerlerine de yazık olacak çünkü tüm filmler eşit derecede iyi…

        Aday listesindeyer alan diğer filmler ise şu şekilde yer alıyor: “Wild Tales” (Arjantin), “Tangerines” (Estonya), “Timbaktu” (Moritanya), “Force Majeure” (İsveç) ve “Lucia D B.”

        30 Ocak’ta ülkemizde vizyona girecek olan “Timbaktu”, radikal bir grubun yönetimi ele geçirdiği Timbuktu bölgesinde, yönetim tarafından yeni şeriat kurallarının koyulmasını gündeme getirir. Müzik dinlemek, futbol oynamak, sigara içmek gibi eylemlerin yasak oluşu bir yana, halk bu kurallara uymadığı takdirde şeriattan nasibini fazlasıyla alacaktır. Korku içinde yaşayan halkın başından geçenleri trajik bir şekilde ortaya koyan film, kötü dönemden geçen Timbaktu bölgesinin arka planını da gözler önüne serer. Uluslararası piyasada nam salan ve “Heremakono” (2002), “La vie sur terre” (1998) ve “Bamako” (2006) filmleriyle tanınan Afrikalı yönetmen AbderrahmaneSissako’nun‘67. Cannes Film Festivali yarışmasında filmleri yer alan “Timbaktu” bakalım ödülü kucaklayacak mı?

        Şimdi de geldi sıra Arjantin filmi “Wild Tales” (Relatos Salvajes) ile İsveç filmi “Force Majeure” a… Arjantin yapımı "Hermanos y Detectives" dizisinin yönetmeni Damian Szifron tarafından 2.35 : 1 sinemaskop formatı ile çekilen film, Buenos Aires ve çevresinde yaşanan altı farklı hayat hikayesini anlatıyor. Arjantin’in en popüler oyuncularından biri olan RicardoDarin’in de filmde rol aldığını belirtelim. Ülkemizde gösterilip, gösterilmeyeceği belli olmayan film, Steven Spielberg'ün yönetmenliğini yaptığı “Amazing Stories” adlı diziden ilham alınarak çekilmiş. ‘Komedi-dram-macera’ üçlüsünden oluşan film, son dönemlerde en çok kullanılan teknik olan ‘çoklu yan hikâye birleştirme’yi ön plana alıyor. Oscar için şansı ise yüksek…

        51. Uluslararası Antalya ‘Altın Portakal Film Festivali Uzun Metraj Film’ Yarışması'nda Altın Portakal ödülü için, yarışan filmlerden biri olan İsveç filmi “Force Majeure” (Turist), Fransa Alpleri’ne kayak tatiline giden bir ailenin, aile değerlerinin, yaşanılan bir olayla nasıl alt üst olduğunu vurguluyor ve çatır çatır çatırdayan insan doğasının,umutsuzluğa açtığı karanlık yolda, tamamıyla yön değiştirdiğine parmak basıyor.

        Diğer iki aday film olan “Tangerines” ve “Lucia D B.” içinse söyleyebileceklerimiz şunlar: Pasifik bir mesaj taşıyan “Tangerines” bize nasıl insan oluruz sorusunu sorduruyor ve Abkhazia’da yaşanan savaşa yelken açıyor. Şansı çok az… Psikolojik gerilim türüne sahip “Lucia D B.” ise kötü kalpli bir hemşirenin bebekleri ve ihtiyarları öldürmesini konu alıyor. Anlaşmazlığa neden olan mahkeme davalarından esinlenerek, perdeye adapte edilen filmin nasıl bir çıkış yapacağını merak ediyoruz.

        Sonuç olarak; sadece “En İyi Yabancı Film” dalında yaptığımız analizi ilerleyen zamanlarda açıklanan diğer aday listeleri için de yapacağız. Mutlu ayrılacağımız bir tören olmasını umuyor ve yarışan adaylara iyi şanslar diliyoruz. Hak eden kazansın!

        Arzu Çevikalp’in“En İyi Yabancı Film” dalındaki tahminleri şu yönde:

        Film / Yönetmen / Ülke

        Wild Tales / DamiánSzifrón / Arjantin

        Tangerines / Zaza Urushadze / Estonya

        Corn Island / George Ovashvili / Gürcistan

        Timbuktu / AbderrahmaneSissako / Moritanya

        Accused / Paulavan der Oest / Hollanda

        Ida / PawelPawlikowski / Polonya

        Leviathan / AndreyZvyagintsev / Rusya

        Force Majeure / RubenÖstlund / İsveç

        TheLiberator / AlbertoArvelo / Venezuela

        Diğer Yazılar