Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Altın Küre’den sonra sırada BAFTA ödülleri var. 8 Şubat’ta sahiplerini bulacak BAFTA ödülleri bakalım bu sefer bizi mutlu edecek mi? Aday listesinde benzer isimler yer alıyor fakat o isimler diken üzerinde. “Büyük Budapeşte Oteli”nin birçok dalda aday olması zaten dengelerin “Altın Küre” gibi olmadığını gösteriyor. “Altın Küre”deağırlık Boyhood’daydı burada da “Büyük Budapeşte Oteli”nde… Sanki iki zıt kutup gibiler. İngiltere’nin Oscar’ı sayılan BAFTA genellikle Oscar Ödül Töreni’nde verilen ödüllerle yakın kriterlere sahip, bu yüzden de BAFTA, Oscar ödüllerinden önce, güzel bir özet geçmiş olacak bize… Bunların arasında farklı olduğunu her şekilde gösteren “Altın Küre Ödülleri”86 film eleştirmeninin oylarına göre veriliyor. Bu da aralarındaki uçurumu giderek açıyor.

        Altın Küre’de yaşadığımız haksızlıklardan ve anlamsız seçimlerden sonra umarız BAFTA (İngiliz Film ve Televizyon Sanatları Akademisi) ve Oscar Ödül Töreni’nde de benzer şeyler yaşanmaz.

        BAFTA hakkında tahminlerimizi yürütmeden önce, genel bir “Altın Küre” değerlendirmesi yapıp BAFTA ile nasıl bir ilintisi var onu görelim. Altın Küre’de ödüller adaletli miydi? sorusunun yanıtını vererek konuya girelim. Altın Küre’deki ödüller kesinlikle adaletli değildi, çünkü Drama (Dram) dalındaki “En İyi Film” ödülü “Boyhood” filmine gitti. Bunun tek bir sebebi vardı; eğer fazla Amerikan-vari bir film yapıp ortaya koyuyorsanız nihai sonuç kaçınılmaz olur. Karışık hikâye yapısını sevmeyen Amerikalılar, düz ve sade kurgudan yana oldukları için “Boyhood” filmini desteklediler doğal olarak… Hikâye kolay anlaşılır olduğu için de ödülü kucakladı. Sözün özü; Amerikan hikâyesinin baskın çıkışı, ödüllerin ucundaki halkayı oluşturuyor, ödüller de bu mantığa göre veriliyor. Amerika’da Avrupai düşünen ve film yapanlar olsa bile onlara ödül gitmiyor, ya da ayıp olmasın diye tek bir ödülle geçiştiriliyorlar. Tıpkı Wes Anderson gibi… Anderson’ın sadece “En İyi Komedi” film ödülünü almasının altında yatan neden de bu!

        RICHARD LINKLATER WES ANDERSON’A KARŞI ÜSTÜN GELDİ

        Peki, yönetmen olarak almamasının sebebi neydi, onu da açalım hemen. Anderson’ın “Büyük Budapeşte Oteli” filmi Avrupai, masalsı, absürt ve biraz da tarihi (hem faşizme dem vuruyor, hem de yaşananlar İkinci Dünya Savaşına denk geliyor)olduğu için “En İyi Yönetmen” ödülünü de Richard Linklater’a kaptırdı ne yazık ki… Gönlümüz Anderson’dan yana evet ama,o seçilse deseydik bile, durum değişmeyecekti, Akademi (Altın Küre)her halükarda yine aynı kararı verecekti. Yalın olma konusunda istediğini başaran Richard Linklater, dramatik ve duygusal sahnelerle seyircinin kalbine ulaştı. Alın size bir neden daha! Bir de şu var; Altın Küre her yıl hangi yönetmeni öne çıkartmak istiyorsa, onu öne çıkartıyor, bu yılın öne çıkarılması gereken ismi Wes Anderson değil, Linklater'mış demek ki…

        Altın Küre, zaten Wes Anderson başka ödül törenlerinden ödül götürür diye düşünüyor. Aslında pek de haksız sayılmaz. O konuya daha sonra değineceğiz, ama Anderson hakkında önemli bir detayı es geçmek istemiyoruz. Altın Küre Ödül Töreni’nde Anderson’a ödül takdim edilirkentam Anderson konuşmasını yapıyordu, aniden Anderson’ın cümlesini yarıda kesip araya reklam koydular. Sorarım size bu nasıl bir haksızlıktır? Nerede objektif bakış açısı? Anderson daha sevincini yaşayamadan, sahneden itelediler. Zaten Ödül Töreni boyunca Boyhood’u parlattılar, sanki Anderson hiç ödül almamış gibi… Aslında dram ve komedi iki iki büyük kategoriydi, eşit özelliklere sahiplerdi. Ne oldu da bu değişti. Acaba dram,komediyi mi yendi?

        Altın Küremaalesef Anderson’ayer vermedi, vermediği için de Anderson mütevazılığını koruyarak ve sesini çıkarmayarak yerine oturdu. İsteksiz verilmiş bir ödüldü! Zira Anderson’ın güçlü bir rakip olduğu da açıkça ortadaydı, bunun lamı cimi yok. Kısacası; ödüller neden hak edene verilmez de hak etmeyene verilir, sorusunun cevabını bir kez daha Altın Küre'de gördük. Farkındaysanız yazılı basında çıkan haberlerde de “Boyhood” başköşedeydi, o yüzden yazdıklarımızın farklı algılanması için hiçbir sebep yok.

        Hatta Altın Küre’nin kapanışı bile “Boyhood” filmi ile oldu. Şimdi bana soruyorsunuz “Boyhood” filmi kötü müydü diye? Hayır, gerçekten de çok etkileyici bir filmdi, ama biraz fazla büyütüldüğü için, insanların algısı o yöne doğru kaydı.

        JULIANNE MOORE İLE EDDIE REDMAYNE ÇOK GEREKSİZDİ

        Ayrıca Altın Küre hakkında paylaşmak istediğim çok önemli bir mevzu var: “Büyük Budapeşte Oteli” neden sadece En İyi Komedi/Müzikal dalında adaydı? Oysaki “ Büyük Büyük Budapeşte Oteli” komedi, dram ve macera türlerinin birleşiminden oluşuyordu. İşte büyük bir açmaz daha… “En İyi Film” dalındaki ödüllerin ikiye bölünmesi bazen büyük bir hengâme yaşanmasına sebebiyet veriyor, aynı burada olduğu gibi… Altın Küre’ye dair son sözümüz ise şu: Eddie Redmayne’ın "The Theory of Everything" filmi ile “En İyi Erkek Oyuncu”,JulianneMoore’un da “Still Alice” filmiyle “En İyi Kadın Oyuncu” ödüllerini almaları oldu. Ne büyük bir sürpriz! Birçoğumuz Jake Gyllenhaal ile Rosamund Pike’ın ödül alacağını bekliyordu, ama her zamanki gibi umduğumuz çıkmadı.

        Gelin şu satırdan itibaren yukarıda bahsettiklerimizi “stratejik oyun” başlığı altında özetleyip kısa bir BAFTA yolculuğuna çıkalım. BAFTA ödüllerinde öne çıkan filmlerden biri “Büyük Büyük Budapeşte Oteli”, toplam 11 kategoriyle aday gösterildi. Sebebi açık ve net; Avrupai filmler yapan Bağımsız Amerikan Sinemasının kilit ismi WesAnderson, BAFTA’dan ödülleri kucaklayacak. Daha şimdiden önde… Altın Küre’de alamadığı ödülleri buradan toplayacak olması, her ne kadar acı da olsa, en azından hak yerini bulacak. Öyle olmasını istiyoruz.

        “PADDINGTON” MI, YOKSA “THE THEORY OF EVERYTHING” Mİ?

        Anderson’ın kaç dalda kucaklayacağını bilmiyoruz, ama üç dört dalda kucaklaması muhtemel… BAFTA’nın diğer ödüllerden en farklı yanı, “En İyi İngiliz Filmi”ni seçiyor oluşu. Listede çok önemli filmler var ve hepsi gerçekten birbirinin rakibi. Londra sokaklarında geçen, canlı animasyon tekniğiyle çekilen “Paddington”, görselliğiyle, hikâyesiyle, eğlenceli ve duygu dolu sahneleriyle seyirciyi mutlu eden bir aile filmi. İngilizlere ait bazı bilgiler veren film, mekân kullanımıyla da fazlasıyla İngiliz kokuyor. Paddington’ın yanında, şansı olan bir diğer film ise, “TheTheory of Everything”. Ülkemizde vizyona girmeyen film hakkında net bir bilgiye sahip değiliz maalesef…

        Genel itibariyle; BAFTA için en önemli kategori ise şüphesiz “En İyi Film”, bu daldaki ödüller yine çok çekişmeli geçecek. Ödülü hangi film alır? sorusuna ise vereceğimiz yanıt şu yönde: “Birdman” ve “Büyük Budapeşte Oteli” çekişecek ama hangi film galip gelir bilemiyoruz. Temennimiz “Büyük Budapeşte Oteli” yönünde… “En İyi Yönetmen” dalı için de aynısı geçerli.

        JAKE GYLLENHAAL MI, EDDIE REDMAYNE MI?

        “En İyi Erkek ve Kadın Oyuncu” dalında ödül almasına sıcak baktığımız oyuncular Jake Gyllenhaal ile Rosamund Pike. “The Nightcrawler” filmiyle müthiş bir çıkış yakalayan Jake Gyllenhaal, şu ana kadar sergilediği en üstün performansı ortaya koydu, hatta bir çoğumuz Oscar’a bile göz kırptığını düşündük, ama Altın Küre’de seçilemeyince bu fikrimiz değişmeye başladı. Rosamund Pike için ne düşünmeliyizpeki? “Gone Girl” filmiyle usta bir oyunculuk ortaya koyan Rosamund Pike, ne yazık ki, Altın Küre’den eli boş döndü, umuyoruz ki BAFTA’dan eli boş dönmez. Rosamund Pike acaba İngiliz olduğu için, seçilmemiş olabilir mi diye kafa yorduk, ama öyle olsaydı İngiliz EddieRedmayne “En İyi Erkek Oyuncu” olarak seçilmezdi. Belki de bazı büyük isimleri Oscar için sakladılar. Kimbilir… Bakalım BAFTA JakeGyllenhaal’a mı ödül verecek, yoksa EddieRedmayne’a mı?

        “GONE GIRL” BU SEFER UYARLAMA SENARYOYU ALACAK MI?

        “En İyi Yardımcı Erkek ve Kadın Oyuncu” için söylenebilecek çok fazla şey yok. Ethan Hawke ve Keira Knightley’a bahis yatırıyoruz. Sırada “En İyi Senaryo ve Uyarlama Senaryo” var. “En İyi Senaryo” olarak orijinal ve özgün bir hikâyeye sahip “Nightcrawler” gerçekleri acımasız bir şekilde perdeye aktarıyor. Güzel bir başarı hikâyesine sahip film, hem medyayı eleştiriyor, hem de medyanın çok önemli bir araç olduğunu vurguluyor. Milenyumun bazı sorunlarını çekinmeden ortaya koyan Dan Gilroy, sorunlu ve saplantılı bir karakteri canlandıran Jake Gyllenhaal ilefilmi çok öteye taşıyor. “En İyi Uyarlama Senaryo” ödülünü almayı hak eden David Fincher ise, bir araya getirdiği karakterlerin vurdumduymazlıklarını, sapkınlıklarını, deliliklerini, bozuk taraflarını ve sınırsızlıklarını başarılı bir kurgu ile burnumuzun dibine dayıyor ki, bütünlük sarsılmasın. Film için, tam bir karakter çatışması örneği diyebiliriz, çünkü seyirci hiç kopmayacak biçimde perdeye bağlanıyor. Bu ödüle aday olmasının en önemli nedeni, roman yazarı Gillian Flynn’in filmin senaryosuna el atması.

        “LEVİATHAN” İÇİN NE DÜŞÜNÜYORUZ?

        olsa gerek… Listede “Leviathan” ile rakip olabilecek bir diğer filmin ismini duyunca eminiz ki çok şaşıracaksınız. Bu yıl herkesin ilgiyle izlediği Dardanne Kardeşlerin yazıp yönettiği “İki Gün ve Bir Gece” sade ve etkileyici hikâyesiyle ortalığı kasıp kavurmuştu. Tek ana hikâyeden oluşan film, işi için kanının son damlasına kadar savaşan bir kadının amansız mücadelesini ortaya koyuyordu. Bu yönüyle de oldukça trajik ve realistti.

        Sonuç olarak; hem BAFTA hem de Oscar yolunda bayrağı eline alan WesAnderson sessiz sakin bir şekilde sükûnetini bozmadan ilerliyor, onu durdurmaya çalışanlar olsa da onlara yanıt vermemeyi tercih ediyor. Oscar adayları daha yeni açıklandı, ama eminiz ki, birçok dalda aday gösterilen Anderson birkaç ödül alacaktır. Ama aynı BAFTA’da olduğu gibi WesAnderson’ın önüne geçecek bazı isimler var, geçen yıllardan daha çok çekişmeli bir ödül töreni yaşayacağımız aşikâr… Şu da var tabi; bu yılın filmleri geçen yıllara nazaran daha başarılı. Bekleyip görelim… Tüm bunları detaylıca aktardıktan sonra bir sonraki yazımda Oscar adayları hakkında yorumda bulunacağım.

        Arzu Çevikalp’in BAFTA ödül töreni için tahminleri:

        EN İYİ FİLM

        Birdman

        Boyhood

        The Grand Budapest Hotel

        The Imitation Game

        Birdman

        The Theory of Everything

        EN İYİ İNGİLİZ FİLMİ

        The Imitation Game

        Paddington

        Pride

        TheTheory of Everything

        Under the Skin

        '71

        EN İYİ YÖNETMEN

        Alejandro González Iñárritu, Birdman

        DamienChazelle, Whiplash

        James Marsh, The Theory of Everything

        Richard Linklater, Boyhood

        Wes Anderson, The Grand Budapest Hotel

        EN İYİ ERKEK OYUNCU

        Benedict Cumberbatch, TheImitation Game

        EddieRedmayne, TheTheory of Everything

        JakeGyllenhaal, Nightcrawler

        Michael Keaton, Birdman

        Ralph Fiennes, The Grand Budapest Hotel

        EN İYİ KADIN OYUNCU

        Amy Adams, Big Eyes

        Felicity Jones, The Theory of Everything

        JulianneMoore, Still Alice

        ReeseWitherspoon, Wild

        Rosamund Pike, Gone Girl

        EN İYİ YARDIMCI ERKEK OYUNCU

        Ethan Hawke

        Edward Norton, Birdman

        EthanHawke, Boyhood

        JK Simmons, Whiplash

        Mark Ruffalo, Foxcatcher

        Steve Carell, Foxcatcher

        EN İYİ YARDIMCI KADIN OYUNCU

        Emma Stone, Birdman

        Imelda Staunton, Pride

        Keira Knightley, The Imitation Game

        Patricia Arquette, Boyhood

        Rene Russo, Nightcrawler

        EN İYİ SENARYO

        Richard Linklater

        Alejandro González Iñárritu, Nicolás Giacobone, Alexander Dinelaris, Armando Bo, Birdman

        Richard Linklater, Boyhood

        DamianChazelle, Whiplash

        Dan Gilroy, Nightcrawler

        EN İYİ UYARLAMA SENARYO

        Gillian Flynn, Gone Girl

        Graham Moore, The Imitation Game

        Paul King, Paddington

        Anthony McCarten, The Theory of Everything

        JasonHall, American Sniper

        YABANCI FİLM

        Leviathan

        TheLunchbox

        Trash

        Two Days, One Night

        Diğer Yazılar