Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Görevimiz Tehlike serisinin bitmediğini hepiniz çok iyi biliyorsunuzdur. Arz ve talep varken neden bitsin ki? TomCruise seriye midye misali yapıştığı için, ayrılması pek kolay olmayacak gibi gözüküyor. 25 Aralık 2015 tarihinde vizyona gelecek olan “Görevimiz Tehlike 5”, sanırız Testere serisi gibi aldı başını gidiyor. Bu kez nasıl bir yenilik getireceklerini çok merak ediyoruz. Seriyi devam ettirmek için,biraz daha yaratıcı olmaları gerekecek, yoksa çayın tortuları gibi dibe çökebilir. Peki, ya televizyondan, sinemaya transfer olan Ninja Kaplumbağalar filmi için ne söyleyeceksiniz? Başarısız bir filmin çabucak DVD’sinin çıkmasına hayret etmemek lazım… Eylül’de vizyonda izlediğimiz filmin DVD’sinin neden buu kadar çabuk çıktığını merak edenler için, cevap verelim: DVD satışı ile filmin gelir oranını arttırmak için…

        Mission Impossible - Ghost Protocol (Görevimiz Tehlike 4- Hayalet Protokol): Serinin en çok hasılat yapan filmi…

        Tom Cruise’un kariyer rekorunu kıran “Mission: Impossible - Ghost Protocol” (Görevimiz Tehlike 4- Hayalet Protokol), serinin en çok kazanan filmi olarak,Cruise filmografisinin başköşesine oturdu. Ufak bir parantez açalım: Film ABD’de 205 milyon dolar kazandı. Yaşını başını almışTomCruise’un halen bu seriyi ısrarla devam ettirmek istemesine şaşmamalı! Tavuk altın yumurtlarken,Cruise neden geri çekilsin ki? “Edge of Tomorrow” filmiyle yaşlandığını belli eden Cruise, yaşına rağmen Görevimiz Tehlike serisine veda etmeyişi, kendini beyazperdede göstermek istediğinin iyi bir kanıtı. Demek ki seri ilebir hayli sıkı fıkı olmuş.

        Görevimiz Tehlike serisinin aynı zamanda da yapımcılığını üstlenen Cruise, şu sıra “Görevimiz Tehlike 5” filmini çekiyor. Ağzımız açık kalmadı, zaten beklediğimiz bir haberdi bu, ama Cruiseneden 5 yıl ara verdi onu bilemiyoruz. Bu arada yeni Görevimiz Tehlike serisinde yine aynı isimler var. Film hakkında kısa bilgi verdikten sonra geçelim “Mission: Impossible - Ghost Protocol” filminin macerasına…

        1.44: 1 IMAX (bazı sahneler) ve 2.35: 1 teknik formatla çekilen film, aksiyon sekanslarını bir bir sıralayıp, araya yeni geçiş sahneleri yerleştirerek,anamorfik sinematografik sisteminiburnumuzun dibine dayıyor. Tabi bu sistemin yanı sıra, süper 35 ile Iwerks 8/70 sisteminden da yararlanıyor.

        Daha net açıklamayla; 70 mm (çerçeve oranı 2.20:1) ve 35 mm film formatını sahne çekimlerine göre konumlayan yönetmen Brad Bird, kötü adamı betimleyen silahlı sert aksiyon sahneleriyle görselliği ön plana alıyor. Özellikle de IMAX teknolojisiyle! Bird, Budapeşte, Moskova, Dubai ve Mumbai arasında mekik dokuyan başkarakter Ethan Hunt ve ekibinin bitmek bilmeyen maceralarını, hikâyeye dayarken, karakterlerin geçmişleriyle de yüzleşmelerine olanak sağlayarak, filmi diğer serilerin üstüne taşıyor. Brian De Palma ile başlayan “Görevimiz Tehlike” efsanesi Brad Bird ile çok farklı bir noktaya varıyor. Brad Bird hem filmi yüzeysellikten kurtarıyor, hem de gelişmişçekim teknolojileriyle,filmi tam bir aksiyon şovuna dönüştürüyor. Yani buradan çıkan netice şu: “Mission: Impossible - Ghost Protocol”, rotasını değiştiren kendine özgü bir film… Doğru, çünkü film Ethan ve ekibinin artık biraz silkelenerek, geçmişlerinde yaşadıklarını hatırlayıp, onlara perde çekmelerini istiyor ve şunu soruyor: Geçmişte yaşanılanlardan intikam almak mı, yoksa daha pürüzsüz bir gelecek için savaşmak mı? Ethan ve eski eşi arasında ilişki kuran yönetmen, dramatik sahnelere de el atarak sadece çok hareketli sahnelere yer vermiyor, o sahneleri keskin olmayan filtrelerden geçirerek filmin atmosferini hafifletiyor sanki…

        Genellikle gizli bir silah ve para için kendilerini perişan eden ekip, bu sefer nükleer bir savaşın yarattığı kötü etkiyle, deforme olan bir dünyanın yeniden yapılanışına karşı bir hikâye örgüsü kuruyor. ‘Komplo’ ve ‘casus’ unsurlarınınhikâyenin altında kalışı, serinin gidişatının değiştiğini gösteriyor aslında… Her seride farklı yönetmenlerle çalışan Görevimiz Tehlike yapımcıları, yeniliklere açık oldukları için, değişiklikler perdeye yansıyor, böyle olması kötü değil, ancak önceki serinin filmlerini göz önüne aldığımızda, büyük bir uçurumunoluştuğunu görüyoruz, bu da aralarında düzgün bir ilişki kurmamıza müsaade etmiyor. JJ Abrams ile şekil değiştiren film, Brad Bird ile tamamıyla metamorfoz geçiriyor. James Bond mantığına göre bazı aşina olduğumuz unsurların,soğukkanlılıklahikâyeye yedirilişi şöyle bir yana dursun, ‘nükleer silah ve nükleer silah kodları” ile ilintili olan tüm olaylar yönetmenin kadrajının önemli bir parçası…

        Tüm bu anlattıklarımız çerçevesinde filmde olan biten şey kısaca şu: Küresel olay yaratacak, terörist bir bomba saldırısına neden olmakla suçlanan IMF’nin kapatılmasıyla Ethan Hunt ve arkadaşları, "Ghost Protocol" adı verdikleri yeni bir operasyon ile kimlik değiştirerek, bu ortaya atılan suçun, altında yatan nedeni araştırmak için mücadele ederler. Kendi başlarına oluşları da cabası! Tabi bu ekibi dağıtmaya çalışan ekipler de ellerinden geleni ardlarına koymayacaklardır. Sözün özü; ana hikâye içinde gelişen ufak hikâyeler filmin izlenilir tarafını ortaya koyuyor ve tam bir ekip çalışması olduğuna dair göz kırpıyor.

        Sonuç olarak; “Mission: Impossible - Ghost Protocol”; serinin en çok öne çıkan filmlerinden biri olduğu açıkça ortada… Genellikle serinin ilk filmi başarılı olup, devam filmleri pek başarılı olmaz, ancak buradaki durum farklı, çünkü olaylara tersten bakıyoruz. Arz ve talep meselesi devam ettiği sürece, serinin devam filmleri gelmeye devam edecektir. “Görevimiz Tehlike” artık piyasadaki yerini sağlamlaştırıp, ün yaptığı için, serinin müdavimleri serinin bitmesini istemiyor. Bu böyle sürdüğü müddetçe, daha nice Görevimiz Tehlike filmleri izleyeceğiz.

        Teenage Mutant Ninja Turtles (Ninja Kaplumbağalar): Yapay görsellik diz boyu!

        Bu yılın “Razzie” (Altın Ahududu Ödülleri) ödüllerine aday olan ve çizgi film ruhuna ters düşen “Teenage Mutant Ninja Turtles”, dev bir prodüksiyonadönüşemediği için ‘blockbuster’ filmleri arasında yer alıyor. Zaten içinde Megan Fox varsa o filmden iyi bir sonuç çıkmaz! Büyük bir hevesle yapılıp, beyazperdeyi süsleyen çizgi filmler, televizyonda izlediğimiz çizgi filmler kadar albenili durmuyorlar ne yazık ki… Çizgi film olarak kalsalar daha iyi olmaz mı? Televizyondan, sinemaya geçiş bazen beklenilen neticeyi vermiyor, vermediği için de o güzelim eserler heba ediliyor. Özellikle de Ninja Kaplumbağalar! Çocukluğumuzun Ninja Kaplumbağalarının, devasa perdenin maskaraları haline geliyor oluşlarının önüne geçmek lazım, aksi takdirde çizgi filmlere verilen değer özünü kaybedecek.

        Neyse diyerek geçiyoruz filme… 2K ile 3 boyut teknolojisini kullanan ve 2.35:1 teknik formatla çekilen film, seyirciyi etkilemek için bazı görsel hilelere başvurarak, yapay kokan Ninja Kaplumbağaları, yakın plan çekilen açılarla daha da yavanlaştırıyor. Şirin gözükmeyen kaplumbağalar, televizyondaki animasyon formuna uymadığı için de bir hayli komik gözüküyorlar. Bir de onlara esprili diyaloglar ekleyen yönetmen, kaplumbağaları ötekileştirip, kendine göre maskotlar yaratıyor sanki…

        Filmin en olumlu tarafı Kaplumbağaların, Ninja Kaplumbağa’lara dönüşüm aşamalarının ayrıntılı bir biçimde hikâyeye yansıtılması… Her şeyi ayrıntılı olarak izliyoruz ama bazı esprilerin beş yaşındaki çocuklara yapılmış oluşu, bizi filmden ıraklaştırıyor ve yeni bir umut ışığının filizlenmesine engel oluyor. Zaten baştan da önyargılı yaklaşmıştık filme, demek ki önyargılı olmakta haksız değilmişiz. Boş bir eğlence vaat eden “Teenage Mutant Ninja Turtles”, içi kof sahneleriyle, zaman kaybı yaratıyor, ama zamanı bol olanlar aradaki farkı görmek için seyredebilirler.

        Kötü film seyrederek, iyilerin yerini korumak ve neden iyi olduklarını öğrenip, analiz etmek mümkün… Tabi bir de işin pazarlanma olayı var ki, o konuya başlı başına değinmek gerek… 3 boyutlu sekanslarla filmi şişirip, hikâyeyi doluymuş gibi göstermek artık bilindik bir strateji haline geldi.

        Sonuç olarak; “Teenage Mutant Ninja Turtles”, hikâyeyi telef eden, komik olmaya çalıştığı için anlamsızlaşan, görselliği iyi kullanamayan, seyircinin beklentisini düşüren ve yanlış çekim açıları kullanan vasat bir televizyon filmi ayarında… Film; efsaneye dönüşecekken teğet geçmiş!

        Diğer Yazılar