Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Benzer sularda yüzdüğü iddia edilen Johnny Depp’in şu sıralar, düşüşte olduğundan bahsediliyor. Biraz çabuk vazgeçmedik mi Depp’ten? “Mortdecai” filmini izleyenler, önce biraz hayal kırıklığına uğrayıp, sonra filmin değerini az da olsa anlıyorlar. Film ne bir Karayip Korsanı, ne de bir Sweeney Todd… Evet, o kadar üst düzey değil belki, ama yine de bir anlamı var, yok diyemeyiz. Şu bir gerçek ki; yüksek bir beklentiyle seyredince filmden zevk alma oranı düşüyor. Depp’in en kötü filmlerinden biri esasında “Mortdecai” değil, “Transcendence” (Evrim)… Her ünlünün kariyerinde vardır böyle filmler, yadsıyamayız. “Mortdecai” için ise şunu söyleyebiliriz: İngiliz mizahını elinden geldiği kadar aktarmaya çalışan orta şekerli bir film…

        Johnny Depp’in “Mortdecai” filmi Depp’in oynadığı filmlerin arasında neredeyse en vasatı olarak görüldü, ama gerçekten de öyle miydi diye sormadan edemiyor insan… Sanmıyoruz, çünkü Johnny Depp her zamanki gibi alnının akıyla çıkıyor, gerçi hep bir tekrar söz konusu, ancak bir oyuncunun zaten belli bir çizgisi vardır, bunu çok da eşelemeye gerek yok. Bin bir ifade ve mimikle güzel bir oyun sergileyen Depp, hikâye ne gerektiriyorsa ona göre bir karakter profili çiziyor. Esasında kendini tekrar etmiyor, sadece benzer projelerde yer alıyor.

        Depp hiçbir zaman kendini aşağıya doğru sürüklemedi, bu nedenle bazı olaylara büyük bir tablodan bakmak gerekiyor ki, yapılan iş tekdüze olmasın. Gelelim filme… Roman uyarlaması olan “Mortdecai”, tamamen karakteri öne çıkaran bir film, dolayısıyla hikâyeden ziyade karakterin kendini nasıl ifade ettiğine yoğunlaşıyor. Önemli olan karakter dramaturjisinin doğru bir şekilde yerine oturtması. Film teatral bir biçimde aktığı için, önümüze servis edilen filmi, tiyatro ile özdeşleştiriyoruz, bir de içine edebi metinleri ve diyalogları ekledik mi tamamdır. Turnayı gözünden vurmak kolay değil, bunu hepimiz biliyoruz, ama film turnayı gözünden vuruyor dersek de yalan olur. Bazı sıkıntılı tarafları olduğunu inkâr etmiyoruz orası ayrı konu… Hikâyeye zor adapte olduğumuzu da hesaba kattığımızda, filmin kolayca hazmedilen bir film olmadığını görüyoruz, bu da bizi biraz zorluyor. Karşımızda ağdalı bir film olduğunu belirtmekte fayda var.

        İRONİK MİZAH ANLAYIŞI

        İronik bir mizah anlayışına sahip olan film, İngiliz aristokrasisini perdeye monte ederek, bizi derinlere itiyor ve abartılı sahneleriyle kendine bağlamayı başarıyor. Açıkçası film ipleri sımsıkı geriyor, bu da seyirciyi memnun ediyor. İğneleme usulü bazı metaforlar kullanan film, zekâmızı konuşturmamızı ön görerek, İngiliz mizahının her yönünü ince bir şekilde işliyor. Kibirli, züppe ve oldukça şımarık bir karakter (Mortdecai) yaratan yönetmen, karakteri bize sevdirmek için uğraşmıyor, lakin karaktere tapıyoruz. Aslında karakter göründüğü gibi değil, çünkü içinde farklı bir aslan yatıyor. Peki, iyi niyetli mi bu karakter diye soracak olursanız, yanıtımızı yapıştıralım. Yerine göre evet, yerine göre hayır. Tam bu noktada işin komedi kısmı devreye giriyor. Film öyle seyirciyi kırıp dökmüyor, ama yapılan bazı eylemlere gülmemek elde değil. Neticede İngilizlerin yaptığı soğuk espriler filme hâkim oluyor.

        Filmin ironik mizah anlayışına sahip oluşundan bahsetmiştik, bu ironiye bir de kara mizahı eklememiz gerekiyor, sebebi de filmin belli kısımlarının kara mizah ile form kazanıyor oluşu. Filmin en çarpıcı tarafı; belirli aralıklarla yinelenen, bıyığını kes de gel esprisinin yapılıyor oluşu. Mortdecai’nin eşi onu bıyıklı sevmiyor, haklı kadıncağız onu bıyığıyla nasıl öpsün ki? Hem de nasıl bir bıyık, tam pala! Ama o bıyık Mortdecai’nin olmazsa olmazı, onunla ne işler başarıyor. Tam bir zekâ küpü olan Mortdecai’yi kandırmanın yollarını arayanlar sınıfta kalıyorlar, zira Mortdecai her şeyi önceden tasarlıyor kafasında. Onun planlarına yetişmek mümkün değil.

        DEPP’İN BIYIĞI FİLMİN OLMAZSA OLMAZI

        Pis işlerini sevgili sadık yardımcısına yaptıran Mortdecai’de, o işleri yapacak kapasite olmadığı için, biz onu işi yapan değil, yaptıran olarak tanımlıyoruz. İyi de bu adam ne iş yapar dediğinizi duyar gibiyiz. Mortdecai lüks bir malikânede yaşayan bir sanat simsarıdır ve keyfine düşkünlüğü ile bilinir, keyfi kaçınca da çok tatsız birine dönüşür.

        Hile yapma konusunda neredeyse uzman olan Mortdecai, karşısına çıkan her engeli aşarak, insanları ikna eder, bu ona bahşedilmiş bir yetenektir. Ara sıra eşine naz yapmayı da ihmal etmez.

        Filmin genel olarak bize şunu aktardığı şey şu: Romantizmakımının önde gelen isimlerinden olanİspanyolressam ve gravür sanatçısı Goya’ya ait olan resme ait mistisizmi oraya koyuşu. İspanyol saltanatının saray ressamı olarak çalışan Goya’nın bu şekilde konu oluşu güzel, ancak sanatındaki yaratıcı ve yıkıcı öğeler ve cesur resimleri üzerinde daha fazla durulsaydı daha iyi olabilirdi. Goya sanki bir araç gibi kullanılıyor, bunu da sanata karşı yapılan bir hata olarak değerlendiriyoruz. Aksiyonun hiç durmadığı film, sanat eserleri peşinde koşan karakterlerin, macerası ile bambaşka bir boyuta varıyor. Ana hikâyeye bağlı yan hikâyeler aracılığıyla, herkesin sanat eseri için, birbirini kandırdığını ve kimin kazanacağını sorgulatan film, İngiliz İstihbaratının sahne aralarına yerleşmesiyle de ivmesini kazanıyor. Yer yer “Mr. Bean” ve “Clouseau” filmlerini andıran “Mortdecai”, o filmleri izleyenler için, her ne kadar basit kaçsa da yerli yerinde esprilerle yolunu buluyor.

        Sonuç olarak; çok fazla irdelemeden ve sorgulamadan eğlenceli bir Johnny Depp filmi izlemek istiyorsanız, işte karşınızda duruyor! Lüks yaşamı, malikâneyi, görkemi ve şatafatı sonuna kadar koruyan film, soyluluğa dair bir sürü söz söylüyor. Buraya kadar sorun yok, ama sanat simsarı kavramını da layığıyla hikâyeye akıttığını söyleyemeyiz. Ciddi surat ifadesiyle seyirciyi güldürmek için gayret eden Depp, şu ana kadar alışık olmadığımız bir tekniği kullanıyor sanki… Son olarak önemli bir şeyi paylaşıp yazıya nokta koyuyoruz. Depp’in bıyığının film için önemli olduğunu dile getirmiştik, eminiz ki o bıyığı kesip kesmediğini merak ediyorsunuz. Bunu öğrenmek için, filmi sonuna kadar seyretmeniz gerekiyor, bakalım size bir sürpriz yapacak mı?

        Diğer Yazılar