Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Wachowski Kardeşler çektikleri son filmleri “Jupiter Ascending” ile bizi bir hayli şaşırttılar, hatta şaşırmanın da ötesine geçtik diyebiliriz. “Cloud Atlas” filmiyle düşüşe geçtiklerinin sinyallerini veren Wachowskiler’den zaten olağanüstü bir film beklemiyorduk, ama bu kadar da kötü olacağını hayal etmemiştik doğrusu… Şu ara “Sense 8” isimli bir dizi projesine eğilen kardeşler, sinemadaki durumlarının kritik olduğunun farkına varıp, televizyon için üretmeye başladılar. Eğer dizileri de tutmazsa, piyasadan iyice silinecekler.

        Wachowski Kardeşler zamanında “V For Vendetta” filmiyle efsane olmuşlardı, ama bu efsaneleri tıpkı M.Night Shyamalan gibi çok kısa sürdü. Christopher Nolan’ın izinden giderek büyük bir hataya düşen Wachowskilerin yaptıkları filmi belirli bir türe oturtamıyoruz, çünkü ne anlattıkları belli değil… Kardeşlerin filmografilerinin arasında yer alan “Jüpiter Yükseliyor “u en kötü filmleri olarak nitelendirebiliriz. Bir de şu var; bu şekilde iyi tasarlanmamış projelere imza atmaya devam ettikleri takdirde, destekçilerini de kaybedecekler. Umarız kısa zamanda toparlanırlar. Belki yaptıkları kötü iş, iyiyi bulmaları adına yardımcı olmuştur.

        Tüm bu yazılanları göz önünde bulundurduğumuzda piyasa şartlarında bir film yapmak için kolları sıvayan kardeşler, önceki yapılan örnekleri iyi incelemeden ya da beyin fırtınası yapmadan, bodoslama bir şekilde alelade bir hikâye kurgulayınca ortaya bir bulamaç çıkıyor. Sanki kafalarındaki her şeyi olduğu gibi aktarmışlar, filmi yapmadan önce neden süzgeçten geçirmediler bilemiyoruz, ama bilmek isterdik. Filmdeki Jupiter karakteri, gezegenler arasında kaybolurken, Wachowskiler de kendi filmlerinin içinde kayboluyorlar. Filmin ne doğru düzgün bir hikâyesi, ne de özel teknikleri var.

        Bir peri masalını andıran ve gitgide ergenlik hikâyesine dönüşen hikaye, efekt curcunası ile beraber renkleniyor, ama hikayenin içi kof, ne yaparlarsa yapsınlar o hikayenin içi doldurulamıyor. Onca gediğin üzeri efektlerle örtülebilir mi?

        ÇEŞNİ SOSLU BİR SALATA GİBİ…

        Yukarıda filmin bulamaç olduğundan bahsetmiştik, referans olarak ele aldığı filmleri şu şekilde sıralayabiliriz: “Guardians Of The Galaxy”, “Brazil”, “Matrix” ve biraz da süper kahraman filmleri… En çok “Brazil” filmine gönderme yapan kardeşler bilim-kurguyu yanlış yollardan anlattıkları için, filmin nasıl bir yöne gittiğini çözemiyoruz ve sanki parçalara ayrılmış bir meteor taşının kafamıza yağdığını hissediyoruz. Filmde bir bütünlük yok, bu nedenle hikâye çok yüzeysel kalıyor. Belki filmin kurgusu iyi yapılmış olsaydı aksini düşünürdük, lakin kardeşler bize bu fırsatı da vermiyorlar. Yani filmi bir ucundan bile tutamıyoruz.

        Başka bir gezegendeki ‘nizam’ sorununu karmaşık yollardan anlatmaya çalışan kardeşler, sırf o nizamı gözümüze sokmak için bize iki dünya inşa ediyorlar. Biri içinde yaşadığımız dünya, diğeri de yaşamın mümkün olup olmadığını bilemediğimiz, tanımsız gezegenler… Bu size bir şey hatırlattı mı? Christopher Nolan da gezegenler arası yolculuk yaparak, teoriler aracılığıyla bizi aydınlatmaya çalışmamış mıydı? Bu yolculuğa ne gerek vardı? Nizam böyle mi anlatılmalıydı? Tabi buradaki durum biraz farklı, burada teoriler yok, peki burada ne var? Wachowskilerin anlatmak istedikleri şey, dünyada var olan sorunların (ego, kıskançlık, kötülük, hunharlık ve kanlı oyunlar) gezegenleri de aynı biçimde ele geçirmiş oluşları… Yani bunu şu şekilde irdelemek lazım: “Nereye gidersek gidelim, kafa yapısını değiştirmedikten sonra, değişen bir şey olmaz” Gezegenlerde yaşayanların, dünyalılardan çok da farklı olmadıklarını ifade ediyor Wachowkiler… Alın size iç kaos!

        ‘Seçilmiş kişi’ (Bakınız “Matrix”…) olan Jupiter karakterinin dünyadaki sıkıcı yaşamı, ait olduğu gezegene gitmesiyle değişmiyor, tam tersine daha da beter hale geliyor. Jupiter her ne kadar farklı olacağını düşünse de, yaşamın çok kolay olmadığını yaşayarak öğreniyor.

        DİSTOPİK FİLMLERLE KURULAN İLİŞKİ

        Geldik en önemli kısma… Gençleri öne çıkaran distopik filmlerle yer yer ilişki kuran film, kendilerini bulmaya çalışan Jupiter karakterine fazla odaklanarak çerçevede olan biteni geri plana alıyor. Araya da mizah eklendi mi, tamamdır! Hikâye örgüsündeki koca çatlaklar nedeniyle film hacı yatmaz misali, bir sağa, bir sola doğru yatıp duruyor. Evet, şimdi ‘buna parmak basıyordu’ diyemiyoruz bir türlü… Tuvalet temizleyiciliğinden, daha üstün bir sıfata erişen Jupiter’in macerası Pamuk Prenses masalı ile kesişiyor. Tüm bunlar bir kenara; filmde bir de süper kahramanlara ilişkin bir bölüm olması iyice işi bozuyor. Süper kahraman filmlerinde nasıl bir döngü vardır, ona bakalım hemen. Ezik ve hayatı rutin giden bir karakter, belli bir sebepten ötürü süper kahramana dönüşür, aşina olduğu o yaşam biçimi gider ve yenisi gelir. Süper kahraman yaşam biçimine ayak uydurmak için bazı şeylerden vazgeçer, aynı Jupiter gibi… Jupiter ismini özellikle seçen Wachowskiler, seçtikleri ismi ne yazık ki, filme doğru bir şekilde monte edemiyorlar, vidaları eksik olunca nasıl monte etsinler ki?

        Alt okumalarda; hiyerarşik yapıyı ilmek ilmek ören film, kendini sürekli ezdiren Jupiter’i güçlendirmek için ona bazı görevler biçiyor, özgüven aşılamayı tam olarak başaramıyor belki, ama Jupiter’in olayları farklı gözlerle görmesine olanak sağlıyor. Bu yönüyle film çok mantıklı, ancak ayrıntıların havada kalıyor oluşu filmi sığlaştırıyor. Derin bir film yerine hikâyedeki boşluğu seyrediyoruz. Bazı sahneler tek başlarına anlamlılar, ama bir bütün içinde oldukça sırıtıyorlar. Keşke doğru metotlarla harmanlanmış olsalardı.

        Sonuç olarak; “Jupiter Ascending” beklentiyi karşılayamayan, gereksiz komedi unsurları barındıran ve boşa vakit öldürebileceğiniz bir film… İçinde bazı görülmesi gereken önemli sahneler var ve onlar üzerine konuşulması gerekiyor. Şu da var tabi; “Anlayanasivrisineksaz, anlamayanadavulzurnaaz”. Genel itibariyle filmin iyi olmadığı ortada, bunu inkâr etmiyoruz, ancak mantığınıza kısa süreliğine veda edip filmi seyretmeniz daha doğru olacaktır. Hikâyeden alabileceğiniz dersler olsa da, bu film Wachowskilere hiç yakışmıyor. Wachowskilerin belli bir tarzı olduğu için yenilik yapmaya yeltenmeleri kimliklerine zarar veriyor. Yani ana akım, yönetmenlerin replikaları haline dönüşmesine nasıl bir yanıt verebiliriz ki? Film tam bir blockbuster olmuş! Bakalım ne zaman yeni film çekecekler ve son çekecekleri film nasıl olacak…

        Diğer Yazılar