Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Marvel değişik süper kahramanları önümüze servis etmeye devam ediyor. Bu kez mönüde “Ant-Man” var! Şu sıkıntılı günlerde süper kahraman filmleri izlemek gerçekten de iyi geliyor. Hiçbir şey düşünmeden arkaya yaslanarak film seyretmenin keyfi bir başka, insan bazen tüm imkansızlıkların içinde kendine ütopik bir dünya kurmak istiyor. Süper güçlere sahip olup dünyayı kurtarmak isteyen çok insan vardır elbet… İki saatliğine dünyanın kurtuluşunu izlediğimiz süper kahraman filmleri, eldeki gücün önemine değiniyor. Eğer dünyayı sadece filmlerde kurtarıyorsak, o fırsatı iyi değerlendirmeliyiz.

        Teknolojinin alıp başını ilerlemesiyle, çizgi romanların okunma oranlarında düşüş yaşandı ve kapitalist devinimler hızlı tüketimin sınırlarını çizdi. Artık insanlar çizgi roman okumak yerine onları beyazperdede seyrediyorlar. Buradan hareketle Marvel’dan bahsedelim. Bazı haklarını kaybeden ve uzun süredir belini doğrultamayan çizgi romanların en ünlü yayımcısı Marvel 2000’li yıllarda vites yükselterek, sinemada iyi bir çıkış yakaladı. Bu çıkışta öne çıkan filmler ise şu şekilde yer aldı. “Fantastik Dörtlü”,“Örümcek Adam”,“Hulk”,“Demir Adam”, “Thor”,“Daredevil” (dizi),”Kaptan America”,“X-Men”,“Civil War”, “Inhumans” ve“Blade”…

        Marvel macerası şöyle başlamıştır: Sinematik evren kurma konusunda sıkıntı çektikten kısa bir süre sonra, başarılı işlere imza atan Marvel, aslında çizgi romandan ziyade süper kahraman öykülerine ağırlık vermek istediğini beyan eder ve akabinde bazı ciddi problemler patlak verir. Süper kahramanlara yönelip onlara yönelik projeler hazırlayan Marvel için tehlike çanları çalar, çünkü Dc Comics ile büyük bir rekabet içine girer. Şu bir gerçektir ki; o dönemin çizgi romanları genellikle western, melodram ve korku ağırlıklı olmuştur.

        ‘’Marvel Metodu’’ olarak tanımlayabileceğimiz sisteme göre; Marvel kahramanlarına kişilik ve karakter katar, daha da öteye gidersek; Marvel kahramanları, günlük hayatta rastlayabileceğimiz sorunlar ile boğuşur, bu da izleyenlerin onlarla özdeşleşmesine olanak sağlar. İniş çıkışlarıyla gümüş çağını 80’li yıllarda yaşayan Marvel ününe ün katar, bunun en önemli nedeni ise Örümcek Adam ve onun unutulmaz düşmanı Venom’un maceralarının Marvel’ı satışlarda zirveye fırlatmış oluşudur. 90’lı yıllarda her ne kadar dibe doğru batsa da, beyazperdede kendini gösteren Marvel bugün hala ön sırada yerini alıyor. Bunu unutmamak lazım!

        ANT-MAN NASIL BİR FİLM?

        Marvel hakkında kapsamlı bilgi verdikten sonra geçiyoruz Marvel tarafından beyazperdeye uyarlanan “Ant-Man” filmine… Christopher Nolan’ın “Doodlebug” isimli kısa filmiyle iletişim kuran “Ant-Man”in o filmle nasıl bir ilgisi var, ona bakalım biraz… “Doodlebug” gerçekliğin ve benliğin tutsağı olmuş bir karakterin yolculuğunu anlatıyor yani bunu şu şekilde tanımlayabiliriz: kendinden korkan ve küçük yansımasını öldürmeye çalışan bir adamın hikâyesi… Kendine ait bir alt benlik yaratarak onu yok etmeye çalışıyor ve içindeki kaygılarından besleniyor.Parantez açarsak; sürekli kendini kovalayan karakterin çıkış noktası yok, ama kendisine sorarsanız var: öldürmek...Karakter benliği içinde sıkışıp kalıyor. Paralel evren ve yansımasında olduğu gibi...Tüm bunları ele alarak; kuantum fiziğini filme yerleştiren yönetmen Peyton Reed, kendine küçülen bir azılı suçlunun enteresan maceralarını aktarıyor ve onu karınca adama dönüştürüyor.

        Peki, neden karınca adam? Karıncalar çok zeki ve çalışkan hayvanlardır, boyutları da oldukça küçüktür. Bunu baz alarak, özel bir kostümle karınca adama küçültme efekti uygulayan film, karıncalarla konuşup iletişim kuran karakterin değişimine vurgu yapıyor. Karakter azılı suçlu olduğu için onun karınca adama dönüşmesi filmin en önemli hamlesi! İstediği zaman küçülen, istediği zaman büyüyen karınca adam, karıncaların farklı hayvanlar olduklarını biraz geç anlıyor belki, ama ilerleyen sahnelerde karıncalarla çok özel anlar yaşıyor. O küçücük hayvanların boyları her ne kadar küçük olsa da, başardıkları şeyler çok büyük!

        AVENGERS’A GÖNDERMELER

        Yer yer “Avengers” filmine-özellikle Stark (İron Man)- gönderme yapan “Ant-Man” karınca adamın “Avengers” filmindeki karakterlerden bile daha üstün olduğunu öne sürerek, bir anda küçülüp, bir anda büyümesinin savaşı kazanmada büyük bir başarı getirdiğini bu şekilde aktarmış oluyor. Ama buradaki asıl kilit nokta karıncalar! Karıncalarla uzaktan iletişim kurmanın sadece teknoloji ile ilintili olmadığını, ancak empati ile iletişim kurulabileceğini vurguluyor. Önce onları dinleyip hissetmek gerekiyor, yani bir nevi konsantre olma olayı… Mesela güzel bir örnekle bağlayalım bunu: karınca adama kahvene şeker ister misin diye sorulduğunda “evet” diye yanıt veriyor ve karıncalarla iletişim kuran Doktor Hank, karıncalardan, karınca adamın kahvesine şeker koymalarını istiyor. Karınca adam bu nasıl olur diye sorduğunda Hank’in ağzından şöyle bir cümle çıkıyor: “karıncalardan ne istersen yaparlar çünkü çalışmayı çok severler”. Filmin bu sahnesi gerçekten de seyircinin ilgisini çekiyor ve seyirci filmin alt yapısında hayata dair ciddi mesajların yer aldığına dair fikir yürütüyor.

        KÖTÜ KARAKTER MUTLAKA ARAYA GİRER

        Buraya kadar her şey çok iyi giderken, araya giren kötü bir karakter yüzünden yine her şey alabora oluyor. Süper kahraman filmlerinde her zaman kötü adam vardır, ama “Ant-Man”deki kötü adamın hedefi, diğer süper kahraman filmlerindekine hiç benzemiyor. İşin ucunda öyle bir ego ve kıskançlık var ki, üstünlük elde etmek için, her yolun mubah olduğuna inanan kötü adam sadece kendini düşünüyor, istediği şey de çok para kazanıp herkesin ondan söz etmesi… Kapitalist sisteme hoş geldiniz! Önemli bir konuya parmak basacak olursak; genelde tüm süper kahramanların iyi niyetli ve biraz da ezik olduklarını biliyoruz, burada bunun tam tersini görüyor oluşumuz, karakteri ilginç kılıyor. Sanırız film de bu sebeple vizyona damgasını vurdu. Benzer temaların aynı şablonlara dayandırılarak anlatılması bazen seyirciyi sıkabiliyor, eğer aynı temayı filme farklı yöntemlerle monte ederseniz o zaman seyirci o filme karşı olumlu hisler besler. Aynı “Ant-Man” filminde olduğu gibi…

        “Ant-Man”in diğer artı tarafı ise; karınca adamın süper kahramana dönüşme evresinin kısa tutulması, genelde uzun başlangıçlar izleyiciyi kolay tüketir ve izleyici o sahneleri ileri sarmak ister, neyse ki böyle bir şey olmadı! Karınca adamın çizgi romanda nasıl süper kahramana dönüştüğünü bilmediğimiz için, fazla bir yorumda bulunamıyoruz, ama şunu söylemekte yarar var: karınca adamın süper kahraman oluşu bayağı ilginç… 1.85: 1 formatla çekilen filmi aşağı çeken bazı ufak pürüzler de yok değil. Filme gereksiz yere yaftalanan mizah ve bazı şişirilmiş sahneler filmin önünü az da olsa kesiyor, mizah yerine hikâyeye birkaç tane daha olay örgüsü eklenseydi, içi tam dolu bir süper kahraman filmi olurdu.

        Sonuç itibariyle; Michael Douglas ve Michael Peña’nın başarılı performanslarıyla bizi kendine bağlayan film, karınca adamı canlandıran Paul Rudd’in oyunculuğu ile işi bozuyor, ama buna rağmen karınca adamı benimsiyoruz. Filmin ikincisi gelir mi peki? Gelebilir, ama hikâyenin biraz derinleştirilmesi gerekiyor, ilk filmdeki hikâyeyi göz ardı ettik, ama ikincisinde göz ardı edemeyiz. Bir de aksiyonun dozajını arttırdık mı, işlem tamam!

        Diğer Yazılar