Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Kentlerin yürüme hızlarıyla ilgili araştırmalara göre ekonomik aktivitenin daha yüksek olduğu kalabalık metropoller daha hızlı yürüyor. Dünyanın kaldırımları en hızlı akan kenti Singapur mesela. İstanbul da kalabalık metropol kategorisine giriyor. Peki hızlı yürüyor mu?

        Son günlerde gazeteden eve yürüyerek gidiyorum. Ama İstanbul kaldırımları öyle ağır aksak tempoyla akıyor ki, önünde gidene ya da karşıdan gelene makas atmak zorunda kalıyorsun. Hatalı sollamada çarpışmalar meydana gelebiliyor. “Pardon” diyorsun ama bakışlar asla affetmiyor. Çünkü gezinerek, salınarak yürüme şekli şehrin normal ritmine oturmuş durumda. Sanki hedefe odaklı değilmiş gibi iki yana yatarak yürüyenler daha çok erkekler. Başı 90 derece eğimle cep telefonuna odaklı kadınları hiç saymıyorum. Yine de tempolu yürüyenlerin çoğu kadın. Dört kişi yan yana yürüme şartı da var memlekette, “pardon” diyerek savunma blokunu yardığınız zaman kaçık gözüyle bakıyorlar.

        Şehirde bir keresinde şöyle bir mantıkla karşılaşmışlığım var; Eminönü’nde vapur çıkışı irikıyım bir adam diğerinin yakasına yapışmış, “Ulan hem çarpıyorsun, hem de pardon diyorsun” diye silkeliyordu. Yani “pardon” sözü çok geçerli bir laf sarfiyatı değil.

        Adım ölçere göre saatte 7 kilometreye yakın hız yapıyorum ki, uluslararası kabul gören tempolu yürüyüş kriteri de aşağı yukarı bu kadar. İngiliz Kalp Vakfı, sağlıklı ve fit bir kişinin ortalama yürüyüş hızını saatte 6.4 kilometre olarak veriyor. Hızlı yürüme ise saatte 8 kilometre. Tabii boy ve kiloya göre değişen kriterler mevcut. O ayrı bir bahis.

        SOSYAL ÇEKİNCE

        Ben İstanbul neden yavaş yürüyor, ona takmış durumdayım. İstanbul diyorum; çünkü global araştırmalara göre büyük kentler, kalabalık metropoller daha hızlı bir akış içinde. İstanbul da o kategoriye giriyor ama akmıyor işte.

        Kentlerin yürüme hızına ilişkin araştırmaların başlangıcı 1970’lere uzanıyor. Psikolog Marc ve Helen Bornstein’ın Nature dergisinde yayınlanan çalışması o dönem çok tartışılıyor. İki psikolog nüfus artışıyla birey davranışları arasındaki ilişkiyi bulmak için 6 ayrı ülkede 15 kentte caddesokak arşınlıyor, sıcak yaz günlerinde. Tek başına yürüyen yayaları 15 metreden takip edip hareket hızlarını gözetliyorlar. Nüfus arttıkça yaya hızının da arttığını tespit ediyorlar. Örneğin o dönem 2.6 milyon nüfuslu New York’un Brooklyn’i, 365 nüfuslu Girit kırsalına göre daha hızlı yürüyor. Bornstein’lar “Hayatın akış hızı, kültürel dokudan bağımsız olarak yerel nüfus yapısıyla doğru orantı taşıyor” diye bir sonuca varıyor. Kalabalık kent yaşamında bireylerin, fazla sosyal temasa meydan vermemek için hızlı davrandığı fikri başka psikologlarca da kabul görüyor.

        EKONOMİK ACELE

        1976’da yayınlanan Bornstein araştırmasında para-pul konusu geçmiyor. 1989’da D. Jim Walmsley ve Gareth Lewis adlı iki coğrafyacı, Bornstein araştırmasını İngiltere ve Avustralya’daki 10 ayrı kentte 1300 yaya üzerinden test ediyor ve aynı sonucu elde ediyorlar. Ancak akış hızının ekonomik faktörlere bağlı olabileceği fikrini ortaya atıyorlar: “Kent büyüdükçe asgari geçim standardı ve zamanın değeri artıyor. Zamanın ekonomik kullanımı hayatı hızlandırıyor” diye yazıyorlar.

        Amerikalı psikolog Robert Levine 1999 tarihli araştırmasında “zamanpara- yürüme” denklemini geliştiriyor. Dünyanın dört bir yanındaki 31 ülkede yürüttüğü çalışmada, nüfus yapısı dışında hangi kültürel faktörlerin yürüme hızını etkilediğini araştırıyor. Aslında iş hayatındaki çalışma hızı ve dakiklik de araştırmaya dahil ama konumuz yürüme hızı. Buna göre kaldırımları en hızlı akan kentler Dublin, Amsterdam, Bern/ Zürih, Londra, Frankfurt, New York, Tokyo, Paris, Nairobi ve Roma şeklinde sıralanıyor. Kenya’nın başkenti Nairobi hariç kentlerin tamamı zengin ülkelerden ve çoğu da finans merkezi.

        İngiliz psikolog Richard Wiseman’ın 2006’da yaptığı “Hayatın Temposu” başlıklı araştırması, ekonomik verimlilikteki artışın yürüme hızını tetiklediğini iyice ortaya koyuyor. 32 ülkede, geniş ve ferah kaldırımlı caddelerde yapılan araştırmada Levine’in listesindeki hızlı kentler yine yer alıyor ama yer değiştirerek. Ve zaman içinde ekonomileri yükselen Singapur, Çin ve Brezilya da klasmana giriyor.

        TURİSTLER OLMASA

        Wiseman, teknolojik gelişmeyle birlikte aceleci kentlerdeki hız ve sabırsızlığın da zaman içinde giderek yükseldiğine dikkat çekiyor; yayaların birbirini sollama telaşını anlatıyor. Singapur dünyanın en hızlı kenti çıkıyor. Yayalar saatte 6.15 kilometreyle hareket ediyor. Dünyanın en mutlu kentleri listesinde hep başa güreşen Kopenhag 2’nci sırada. Onu Madrid izliyor ki, kaldırım hızına paralel olarak İspanyolların konuşma hızı da çok yüksek. Ardından Çin’in zengin kenti Guangzhou, Dublin ve Brezilya’dan Curitiba geliyor. 32 ülke arasında yer alan Malavi’nin Blantire kenti ise en ağır aksak.

        Büyük kentlerde yürüme hızına sekte vuran en önemli faktörler arasında kalabalık turist grupları yer alıyor. Bu nedenle hızlı kentlerden Londra 12’nci sıraya düşüyor. Piccadilly’de ya da Roma’da Rotonda Meydanı’nda yürü yürüyebilirsen...

        6.4

        İngiliz Kalp Vakfı, sağlıklı ve fit bir kişinin ortalama yürüyüş hızının saatte 6.4 kilometre olduğunu söylüyor.

        Diğer Yazılar