Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Gerçi çok konforlu bir araştırma ama yine de Avrupa’nın göçmenlere yönelik nabzını ölçmek bakımından önemli ve sonuçları da çok şaşırtıcı. Konforlu olması şundan; Pew Araştırma Merkezi’nin yaptığı araştırma, savaştan kaçan milyonlarca Suriyeliyi barındıran Türkiye, Ürdün ve Lübnan’ı kapsamıyor. Üç ülke ekonomisinden de milyarlarca dolar akıyor sığınmacılara. Sosyal sorunlar malum ve öngörülebilir gelecekte bir çözüm yolu da görünmüyor.

        Sırbistan-Macaristan sınırında mezalim... Karadan göç akınında bu sahneler hafızalara kazındı.

        Pew’un araştırması son üç yılda 1.3 milyon sığınmacının akın ettiği AB ülkeleriyle sınırlı kalsa yine iyi. Ama “diğer ülkeler” diye de bir kategori var ve ABD’den İsrail’e Japonya’dan Kanada, Güney Afrika, Rusya ve Meksika’ya kadar uzanıyor. ABD-Meksika dalaşı dışında çok yakıcı bir göç krizi yaşanmıyor diğer bölgelerde. Bu arada Amerikan halkının yüzde 66’sı Trump’ın tavrına rağmen göçmenlerin kabul edilmesini destekliyor.

        Ama bu noktada Pew’un katılımcılara yönelttiği sorunun içeriği önemli. Soruda deniliyor ki; “Savaş ve şiddet nedeniyle ülkelerinden kaçan sığınmacıların kabul edilmesini destekler misiniz, yoksa karşı mı çıkarsınız?” Söz konusu savaş mağduriyeti olunca kabul değerleri de yüksek çıkıyor.

        AVRUPA’NIN DÖRTTE ÜÇÜ

        Avrupalıların dörtte üçünden fazlası, yani ezici çoğunluğu muhtaçlara yardımı savunuyor. Güneyde İtalyan Kuzey Ligi’nden Macaristan ve Polonya’ya, kuzeyde İsveç Demokratları ve Afd’ye kadar aşırı sağcı partiler, sokakta taraftar sandıkta da oy toplayadursun, Avrupa’da sessiz bir vicdanlı çoğunluğun bulunduğu kayda geçiyor.

        Köln'de aşırı sağçı AfD partisine karşı mültecilere destek gösterisi.

        Sığınmacılara en yüksek onay yüzde 86 ile İspanya’dan. Hollanda (yüzde 83), Almanya (yüzde 82), İsveç (yüzde 81), Fransa (yüzde 79) izliyor. Akdeniz ve Ege’den gelen göç dalgasına direkt maruz kalan İtalya (yüzde 69) ve Yunanistan (yüzde 56) ise daha geride kalıyor. Ve ülke çoğunluğunun göçü reddettiği tek ülke Macaristan oluyor. Halkın yüzde 54’ü “Göçmenlere hayır”, yüzde 32’si ise “evet” diyor.

        Macaristan’da göçmene karşı ruh hali, Viktor Orban iktidarının uygulamalarıyla eşgüdümlü görünüyor. Zaten artık herhangi bir Macar vatandaşının sığınmacıya kucak açması “yardım ve yataklık suçu” kapsamına giriyor. Geçen haziranda Meclis’ten geçen yasal düzenleme, kaçak göçmenlere yardım edenlere 90 gün hapis cezası öngörüyor. Suçun yinelenmesi halinde bir yıla kadar hapis cezası söz konusu.

        Sırbistan’la sınırına jiletli tel çekerek Suriye ve Iraklı sığınmacıları püskürten Macaristan mağdurlara kötü muameleyle de suçlanıyor. Macar polisinin çocuk ve kadın demeden sığınmacılara cop, biber gazı ve köpeklerle müdahalesi görüntülere yansıdığı gibi Avrupa Konseyi İşkenceyi İzleme Komitesi’nin raporunda da kayda geçti. Rapora göre Sırbistan sınırında insanlık dışı koşullarda tutulan kaçak göçmenlerde darp izleri ve köpek ısırıkları tespit edilmişti. Budapeşte’nin rapora yanıtı ise pişkince oldu; “O yara bereler yolda olmuştur. İşkenceye karşı çok etkili tedbirler almış bulunuyoruz.”

        Macar polisinden sığınmacılara tazyikli su...

        TRAJİK SULAR

        Avrupa Birliği’nin sığınmacı alma kotasına da uymayan Macaristan’daki göçmen düşmanlığı düşündürücü. Özellikle de İspanya ile karşılaştırınca. Halkın yüzde 86’sının göçmenlere “evet” dediği İspanya Akdeniz ve Atlas Okyanusu’ndan yoğun bir Afrikalı sığınmacı akını altında. İçişleri Bakanlığı verilerine göre bu yılın ilk sekiz ayında, geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde 163’lük artış meydana gelmiş göç akınında. 28 bin 620 Afrikalı sığınmacı o derme çatma teknelerle tehlikeli yolculuklardan sonra Balear ve Kanarya adalarına çıkmayı başarabilmişler. Başaramayanlar mı? Bu yılın ocak ve temmuz ayları arasında sığınmacıların 318’i ya can vermiş ya da yitip gitmiş. Geçen yılki 113 ölümün üç katı.

        İtalya’da da İçişleri Bakanı ve Kuzey Ligi lideri Matteo Salvini’in Viktor Orban ile birlikte göç karşıtı ortak platform oluşturmasına karşın halkın nabzı Macaristan’la aynı doğrultuda değil. Destek düşük ama yine de yüzde 69 düzeyinde.

        İki yıl önce Berlin Film Festivali’nde Altın Ayı ödülünü alan göç belgeseli “Fuocoammare” yani “Denizdeki Ateş” de halen akıllarda. İtalyan yönetmen Gianfrancoı Rosi, Lampedusa Adası’nda aylar geçirip o filmi çekmişti. Afrika ve Ortadoğu’dan binlerce kaçak göçmenin Avrupa’ya erişmek için karaya ayak bastığı Lampedusa halkının sığınmacılara evini ve yüreğini açması destansıydı.

        BRÜKSEL’E “HAYIR”

        Peki Macaristan gibi istisnalar dışında madem ki AB vatandaşları açısından göç sorunu diye bir şey yok, o halde Brüksel’in bir türlü başa çıkamadığı “göç krizi” bir bardak suda fırtına koparmaktan mı ibaret? Pew araştırmasındaki ikinci soru, bunun yanıtını bulmaya çalışıyor; “Avrupa Birliği’nin sığınmacı sorununa yaklaşımına karşı mı çıkıyorsunuz, yoksa benimsiyor musunuz?”

        Ve yine AB vatandaşlarından topluca bir “hayır memnun değiliz” çıkıyor. AB’nin tavrını en beğenmeyenler yüzde 92’yle Yunanlılar; yüzde 84’le İsveçli, yüzde 80’le Macar ve yüzde 78’le İtalyanlar izliyor. Pew daha spesifik sorular sormadığı için neden memnun olmadıklarını bilemiyoruz. Ancak Yunanistan ve İtalya’nın direkt göçe maruz kalması ve İsveç’in de AB içinde nüfusa oranla en fazla mülteci kabul eden ülke olmasıyla açıklanabilir.

        Ekonomik ve diğer nedenlerle göçe karşı çıkacak da olsalar en azından ateş altındaki insanlara kucak açan vicdan ve ahlak sahibi sessiz bir çoğunluk olduğunu bilmek güzel şey.

        Diğer Yazılar