Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Karl Lagerfeld, “Ortalık yerde tayt giymek yenilgidir. Gidip tayt alıyorsan, hayatın üzerindeki kontrolünü kaybetmişsin demektir” diye buyuralı yedi yıl oldu. En büyük yenilgiyi de kendisi yaşadı; finansal değil ama estetik ilkeler açısından. Çünkü o lafı ettikten iki yıl sonra, baş tasarımcısı olduğu Chanel’in tayt ve spor ayakkabıdan geçilmeyen yeni kreasyonlarını Paris podyumlarına sürmüştü bile. Bu yıl da sürmeye devam etti.

        Geçen şubatta Paris'deki Chanel defilesinde Karl Lagerfeld ve Cara Delevingne...

        Spor, pilates ve yoga salonu giyimini tepeden tırnağa sokağa taşıran “athleisure” akımını herkes Lagerfeld kadar çabuk kavrayıp adapte olamıyor ama…

        Moda eleştirmenleri istedikleri kadar “tayt, pantolon değildir” diye yazıp çizsin. Atletik ile İngilizce boş zaman anlamına gelen “leisure” sözcüğü birleştirilerek türetilen “athleisure”, global düzlemde sokağın nabzını yansıtan bir dalga artık. Spor salonunun önünden bile geçmeyenler tayt-eşofman altı sneaker’la salınıyor. Öyle bir dalga ki, yoga taytlarını ilk kez 20 yıl önce çıkaran Kanada firması lululemon’un bugünkü piyasa değeri 15 milyar dolar. Amerikan araştırma kuruluşu NPD’nin verilerine göre yoga taytları 1 milyar dolarlık bir pazar oluşturuyor; sadece Nike, Adidas ve Under Armour gibi dev firmalar değil, küçük çaplı üreticiler de piyasadan payını alabiliyor.

        TRUMP ETKİSİNE RAĞMEN

        Fitness tarzı giyimin baş oyuncusu spor ayakkabılarında ise global piyasa hacmi 2017 itibariyle 64.3 milyar doları buldu; pazarda 2025 yılına kadar yüzde 5’lik büyüme öngörülüyor. Sneaker piyasasında da sadece dev markalar değil, iyi koku alan start-up’lara da alan açılıyor. Mesela Allbirds; merinos yünü, şeker kamışı ve okaliptus ağacı lifi gibi sürdürülebilir malzemeden ürettiği rahat ayakkabılarıyla yükselen firmanın piyasa değeri 1 milyar doları geçti.

        Sneaker furyası artık öyle bir boyutta ki, her türlü siyasi handikapı da aşabiliyor. Örneğin Adidas, Kanye West ortaklığıyla çıkardığı erkek sneaker’ları Yeezy serisinin satışları Trump etkisiyle düşecek diye hayli kaygılanmıştı. Kanye West’in Trump’a açık desteği nedeniyle, özellikle geçen Kongre seçimleri sırasında satışlarda gerileme beklentisi oluşmuştu. Ama korkulan olmamış. Adidas CEO’su Kasper Rorsted, “Çok güçlü bir üçüncü çeyrek geçiriyoruz. Önümüzdeki yıllarda da West’le çalışmaya devam edeceğiz. Onun her siyasi açıklamasına imzamızı atmayız ama her iki taraf için de başarı anlamına gelen kreatif çalışmalarına atarız imzayı” diye açıklama yaptı.

        CADDEYE ONLINE DARBE

        Hotiç, Yeşil Kundura ve Beta gibi köklü kuruluşların borç ödeme sorunu nedeniyle konkortado ilan etmesi; Shoes Center’ın piyasadan çekilme kararı alması, makro açıdan bakıldığında çok da hayret verici değil. Giyim kuşamda sportif, rahat ve sağlıklı görünüm yönünde esen global rüzgarı ıskalayanların piyasası her yerde daralıyor. Örneğin dünyanın her köşesinde karşınıza çıkabilen, New York merkezli Nine West geçen nisan ayında iflas başvurusuna bulundu. Çünkü yüksek topuklu pabuçlarla, babet ve sandaletlere olan talep düşmüş; Nine West’in toptan satış yaptığı büyük mağazaların sayısı da azalmıştı. Sneaker dalgasını pas geçtiğini bizzat itiraf eden şirket ayakkabı branşını satış için görüşmeleri sürdürürken, Anne Klein ve Kasper markalarını da içeren takı ve giyim alanında faaliyete devam edeceğini açıkladı.

        Nine West’in iflasında diğer önemli faktör ise online alışverişteki genişlemeydi. Amazon.com’un alt kuruluşu olan Zappos’un özellikle Amerika’da indirimli ürünleri nakliye ücreti almadan jet hızıyla kapıya getirmesi, firmanın perakende satışlarını düşürdü.

        İndirimli fiyata online alışveriş furyası İngiltere’de de rekor düzeyde mağazanın kapanmasına neden oldu; özellikle de ayakkabıcılar yedi en büyük darbeyi. 2017’de Marks & Spencer ve Debenhams dahil dev zincirlerin 1700 mağazasında kepenk indirildi; ayakkabı zinciri Clarks, online satışlara direnemediği için onlarca mağazasını kapattı. Diğer ayakkabı zincirleri Jones Bootmater ve Brantano da toplam 170 dükkanına kilit vurdu.

        SNEAKER, SUGÖR’DEN SORULUR

        Almanya’daki eğilim de farklı değil. Bundan 10 yıl önce ülke çapında 11 bin olan ayakkabı mağazası sayısı 4 bine düşmüş. Hem online alışverişteki artış, hem de sneaker rüzgarının gelip geçici bir moda olarak algılanması nedeniyle dükkan sayısının daha da azalacağı tahmin ediliyor. Bu bilgiler, ayakkabı boya ve bakım malzemeleri üreten Collonil firmasının genel müdürü Frank Becker’ın ağzından Welt am Sonntag’daki haberde yer alıyor. Becker, sneaker patlamasını dikkate alarak spor ayakkabıları için özel bakım malzemeleriyle “Almanya’nın sneaker uzmanı” olarak anılan Hikmet Sugör tasarımı bir modeli yakında piyasaya çıkaracaklarını anlatıyor.

        Hikmet Sugör'ün çocukluk hayali gerçek oluyor; sneaker banyosunda yıkanmak...

        Hikmet Sugör, Almanya’nın çılgın Türklerinden. Çocukluk çağında başlayan spor ayakkabısı tutkusu öyle derin ki, Berlin’de duvarın yıkılışından önce, işgal kuvveti olarak bulunan Amerikalıların şu meşhur PX süpermarketinden ediniyor ayakkabıları. Markete giremediği için askerlere dışarıdan para vererek. Evde 700 ayakkabı biriktirdikten sonra 2002’de Berlin’deki ilk mağazası Solebox’u açıyor. YouTube kanalındaki sneaker muhabbetleri milyonlarca tık alıyor, süksesi gün geçtikçe ülke çapına yayılıyor. Akla gelebilecek her markadan yüzlerce modelin bulunduğu mağazada robotlar ayakkabıları raflardan indirip müşterinin ayağına getirerek hizmet veriyor. Ünlü, ünsüz herkes Hikmet Sugör’den yapıyor alışverişini.

        Ama o şöhretleri pek tanımadığını söylüyor; onun için herkese eşit muamele…

        Diğer Yazılar