Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Tüketici hakları savunucusu bir hukukçu olarak ABD halkının yakından tanıdığı Demokrat Partili Senatör Elizabeth Warren, Trump’ın gazına gelip yerli köklerini kanıtlamak için DNA testi yaptırmasa, - hadi yaptırdı diyelim - bunu bir de kamuoyuna açıklamasa bugün belki 2020 adaylığı için daha sağlam pozisyonda olacaktı.

        Senatör Elizabeth Warren, Demokrat Parti'de 2020 için aday adaylığını açıklayan ilk isim oldu.

        Başkan Trump, “Yerli soyunu kanıtlamak için gitsin test yaptırsın, istediği hayır kurumuna 1 milyon dolar bağışlayacağım. Annesi zamanında, çıkık elmacık kemikleri olduğunu söylemiş, elindeki tek kanıt bu” diyerek alay etmiş ve “Pocahontas” lakabını takmıştı Senatör Warren’a. Senatör de, geçen geçen ekim ayında DNA testinin sonucunu açıklayarak bu meydan okumaya karşılık vermişti. Stanford Üniversitesi’nden bir uzmanın yaptığı teste göre Warren’ın 6-10 kuşak önceki ataları arasında Cherokee yerlileri vardı.

        Bu arada Trump’ın Pocahontas hikayesine, Disney’in çarpıtılmış çizgi film kurgusundaki kadar vakıf olduğuna dair emareler de var ki, bir başkanın tarih bilgisizliği açısından talihsiz bulunuyor. Malum, Disney filminde İngiliz gezgin/sömürgeci John Smith ile kabile reisi Powhatan’ın kızı Pocahontas’ın aşkına tanık oluruz ama kaynaklara bakılırsa öyle bir romantik ilişkinin aslı yoktur. Pocahontas sömürgecilerin elinde evlendirilip “Rebecca” adıyla vaftiz edilerek İngiltere’ye savrulmuş, 21 yaşında da şüpheli bir şekilde ölmüştür.

        Pocahontas’ın vaftiz sahnesini gösteren tablo, Amerikan tarihinin önemli olaylarından biri olarak Kongre’nin Rotunda salonundaki duvarda asılıdır.

        Trump’ın böyle trajik bir kahramanı alay konusu yapması kadar, Elizabeth Warren’ın da etnik damardan siyaset yapması Demokrat Parti saflarında da çokça eleştirildi. Adaylık perspektifini karartan önemli bir stratejik hata olarak değerlendirildi ve özellikle partinin sol kanadı, Warren’ın “ırk bilimi” alanına girmesine tepki gösterdi. Çünkü böylelikle Trump’ın ve etnik hiyerarşiyi savunan beyaz ırkçı aşırı sağın eline koz vermiş oluyordu. Cumhuriyetçi Parti ve taraftarı medyanın alaylarına maruz kalması da cabasıydı.

        Nitekim Massachusetts Senatörü Warren, 31 Aralık günü dört buçuk dakikalık bir videoyla 2020 başkanlık seçimi için aday adaylığını açıklarken, geçmişine dair küçük kesitler vermekle birlikte yerli kanı meselesine hiç değinmedi.

        Elizabeth Warren videonun bir bölümünde evinin mutfağından hitap ediyor.

        Cinsiyetçi tavrıyla bilinen Trump’ın kadına takmasının çok sayıda nedenlerinden biri, Warren’ın, Rusya soruşturmasında hukuka uygun davranmadığı gerekçesiyle Adalet Bakanı Jeff Sessions’ın istifasını istemesiydi. Warren’ın adı potansiyel başkan adayları arasında geçtiği için Trump, “Umarım aday olarak karşıma çıkar, ne kadar yerli kanı taşıyor, görürüz” diye çıkışmıştı.

        SOL KANADIN TERCİHİ

        Warren aday adaylığını açıkladığı videoda şöyle diyordu: “Amerika’nın orta sınıfı saldırı altında. Bu noktaya nasıl geldik? Çünkü milyarderler ve büyük şirketler pastadan daha fazla pay almak için kendilerine daha büyük dilimi kesecek siyasetçilere bu görevi verdiler…”

        Çalışan kesimin yanında bir siyasetçi olarak tüketici haklarının daha sıkı yasal güvence altına alınmasını savunan Warren’ın konuşmasında Wall Street karşıtı ton yine hakimdi. 8 milyon Amerikalının işini kaybettiği, 4 milyon konutun mortgage kurbanı olduğu 2008 finansal krizinde bankalara karşı kampanya yürüten Warren, akademik hayatında özellikle tüketici iflasları konusunda önemli çalışmalar yapmış ve Obama döneminde çıkan tüketiciyi koruma yasasının altyapısını hazırlamıştı. Senato Bankacılık Komisyonu’nda da Wall Street yöneticilerine yönelik sert sorgusuya dikkat çekmişti.

        Şimdi ABD’nin ilk kadın başkanı olmaya soyunan 69 yaşındaki Elizabeth Warren, 2016’da da partinin sol kanadı tarafından aday olması için baskı altına alınmış, ancak parti Hillary Clinton’ın merkezdeki duruşunu tercih ettiği için partide adaylık yarışına girmemişti. Nitekim sol kanattan Bernie Sanders, Clinton karşısında kaybetmişti yarışı. O dönemde Warren’ın adı, Hillary’nin yanında başkan yardımcısı adayı olarak da geçmişti. Son Kongre seçimlerinde sol kanadın Alexandria Ocasio-Cortez, Ilhan Omar gibi yeni ve renkli çehrelerle kat ettiği mesafe dikkate alınırsa, 2020 adaylığı için partide farklı bir iklim söz konusu.

        Adaylık prosedürü gereği Elizabeth Warren bir keşif komitesi kurdu, kampanyasına da adayları belirlemek üzere 2020 şubatında ilk ön seçimlerin yapılacağı Iowa eyaletinden başlayacak. Siyasi analistlere göre Demokratların önündeki en büyük risk, Trump’la söz düellosuna girmeleri. Çünkü gerçek ne olursa olsun, karşı tarafın yarattığı algıyı yıkmak çok zor; bu nedenle sonunda galip çıkmayacaksan, o tartışmaya hiç girmeyeceksin.

        “GELECEK KADINLARINDIR…”

        Demokrat Parti’de adaylık için adı geçen ve Trump’la direkt ya da dolaylı düelloya girmiş başka isimler de var. Örneğin liberal feminist kimliğiyle New York Senatörü Kirsten Gillibrand. Kongre seçimleri kampanyası sırasında Trump, Gillibrand’ın çok uzak olmayan bir geçmişte ofisine (başkanlık öncesini kastediyor) gelip kendisinden bağış istediğini, bu işlerde çok saldırgan olduğunu iddia etmişti. Gillibrand ise bu suçlamayı “cinsiyetçi bir karalama” diye nitelemişti. Trump, Twitter’da daha ileri giderek “Hafif sıklet Senatör Kirsten Gillibrand bağış dilenmek için herşeyi yapar” mesajı atmış, Gillibrand da “Beni ve kenara itilmeye çalışılan milyonlarca kadını susturamazsın. Oval Ofis’e yakışmıyorsun” diye karşılık vermişti.

        Senatör Kirsten Gillibrand, Trump'ı cinsiyetçi karalamayla suçladı.

        Dalaş bu kadarla da kalmadı. Cinsel tacizle mücadelede öne çıkan siyasetçilerden olan Gillbrand’ın “Gelecek kadınlarındır” yazdığı tweet de siyasetten medyaya Cumhuriyetçi cephenin diline dolandı. Bu sefer Trump’ın oğlu Donald Trump Jr. devreye girerek “Kızlarım bu işe çok sevinecek. Acaba erkek çocuklarıma (9, 7 ve 6 yaşındalar) onlar için bir gelecek olmadığını ne zaman söylemeliyim?” diye tweet attı. Muhafazakar medya da Gillibrand’ı cinsiyet bölücülüğüyle suçladı; iki oğluyla kocasını adamdan saymıyor diye alaya alanlar oldu.

        TRUMP’A ÖLÜM ŞAKASI

        Adaylık menzilinde görülen Demokrat kadınlardan Senatör Kamala Harris ise Trump’ın Yüksek Mahkeme adayı Brett Kavanaugh’a karşı, onu cinsel tacizle suçlayan Prof. Christine Blasey Ford’u savunarak Cumhuriyetçilerin saldırı menziline girdi. Ford hakkında ileri geri konuşup kadınla alay eden Trump’ı “alçaklıkla” suçlayan Harris, başkan adayı olduğu takdirde Trump’la bu tonda mücadele edeceğini söyledi. Ellen DeGeneres’in şovundaki bir espri yüzünden de kıyamet koptu. Ellen, “Asansörde kiminle mahsur kalmayı tercih ederdin? Başkan Trump’la mı Mike Pence’le mi, yoksa Jeff Sessions’la mı?” diye sorunca Harris, “Sadece birimiz mi sağ çıkacağız” diye yanıt verdi. Stüdyoda kahkaha ve alkış koptu ama bu espri Trump yanlısı Drudge Report sitesinde “Kamala’dan Trump’a ölüm şakası” diye manşet oldu.

        Kamala Harris, Trump yanlısı medyanın hedef aldığı siyasetçilerden.

        Yargıç Kavanaugh’ın olaylı atama sürecinde dikkat çeken kadın senatörlerden Amy Klobuchar’ın adı da başkan aday adayları arasında geçiyor. Kavanaugh’ın ifade verdiği Adalet Komitesi üyesi olan Klobuchar, lise yıllarındaki alkol alışkanlığına ilişkin sorularıyla sıkıştırmıştı yargıcı.

        Demokrat Parti’nin potansiyel erkek aday adaylarına gelince, aralarında her ikisi de 46 yaşındaki Kongre üyeleri Cory Booker ve Beto O’Rourke gibi nispeten genç isimlerin yanı sıra 2016 adaylığını Hillary Clinton’a kaptıran Bernie Sanders ile Obama’nın Başkan Yardımcısı Joe Biden da var. Cory Booker, Obama’yı andıran tarzıyla Trump’la taban tabana zıt bir siyasetçi. Hitabeti ve sosyal medyası kuvvetli; marihuananın serbest bırakılması, ceza yasasında reform ve herkese eşit sağlık hizmeti gibi liberal politikaları savunuyor. O’Rourke ise 9 milyon dolarlık servetiyle Teksaslı bir işadamı. Karizması ve magazin yönü kuvvetli. Bu dinamik figürler karşısında Biden ve Sanders yarışa girdiği takdirde her ikisinin de yaşı sorgulanacaktır. Biden 76, Sanders ise 77 yaşında. Amerikan tarihinin seçildiğinde en yaşlı başkanı olan Trump ise bugün 72 yaşında.

        Diğer Yazılar