Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İngiltere Başbakanı Theresa May siyaset bir yana, sayı saymayı bile bilmemekle suçlandı ama sonunda “kelle koltukta” bir gelecek için de olsa koltuğu korumayı başardı. Erken seçim yok, Brexit planı da yok. Brexit oylamasını kaybedeceği belli olduğu halde direnmesi, muhalefetteki İşçi Partisi’ne göre “matematik kurallarına başkaldırı” olabilirdi ama gruplaşmaların yarattığı kaostan faydalanarak güvenoylamasını da atlattı May. Ve bu kaçıncı badireydi; Meclis ve yargı önündeki yenilgileri, güvendiği yol arkadaşları tarafından terkedilmesi, 2017 seçimlerinde Muhafazakar Parti’nin hezimetine ramak kalması, kendi partisindeki hizipçiler marifetiyle geçen aralık ayındaki güvenoylaması ve bu hafta iki gün üst üste yaşanan dramatik oylamalar.

        İşçi Partisi’nin güven oylamasıyla hükümeti düşüremeyeceği belliydi. Bunun için Muhafazakar Parti’li vekillerin oylarına ihtiyacı vardı. Ancak Brexit oylamasında karşı oy kullanan, May’in parti içindeki muhalifleri bu sorumluluğu üstlenmedi. Ne Brexit yanlısı ultra muhafazakarlar, ne de Avrupacı kanat, solun da solundaki İşçi Partisi Lideri Jeremy Corbyn’e iktidarı teslim etmezdi. Kaldı ki, İşçi Partisi içinde de görüş ayrılıkları mevcut. Corbyn, AB ile yeni bir anlaşma yapılmasından yana, bir grup ise yeniden referanduma gidilmesini istiyor. Ayrıca son anketlere göre halkın yüzde 53’ü hükümetin görevde kalmasını istiyor.

        Derisinin kalın olduğunu iyice kanıtlayan May, referandum sonucunu kastederek “Halka verdiğimiz sözü tutmak için Avrupa Birliği’nden ayrılmak üzere çalışmalarımıza devam edeceğiz” dedi. Referandumun üzerinden iki buçuk yıl geçtiği halde ve 29 Mart’taki boşanma tarihine sayılı günler kala, değişen bir şey yok. Avrupa Birliği de “Ne istediğinize karar verin” diyor. Şimdi May, meclisin desteğini sağlamak diğer parti liderleriyle görüşmeler planlıyor. B Planı olarak yeni bir referandum için 29 Ocak’ta bir oylama yapılması da gündemde. Ancak Corbyn, “anlaşmasız Brexit” seçeneğini rafa kaldırmadığı takdirde May ile görüşmeyeceğini söylüyor. İşçi Partisi’nin, “Norveç stili” bir angajmanla Gümrük Birliği’nde kalınması gibi AB’nin benimsemediği talepleri nasıl çözümlenecek, belirsiz.

        KRALİYETİN ALTIN ASASI KAÇILIRSA…

        İngiliz siyaseti belirsiz bir geleceğe kilitlendi, fakat kesin olan bir şey var, İngiliz meclisinin her türlü kavga ve gürültüye, tarihten gelen aynı ritüelle devam edeceği. Kraliyetin otoritesini temsil eden altın asa, demode dekorasyonlu salonun ortasında bir takım nesnelerin de durduğu masaya konularak ve “Bianca çizgisi”nin getirdiği o mesafe korunarak… Ortaçağ’dan beri süregelen örf ve adet neyse, onlara uyarak.

        Aslında Theresa May’in “tarihi hüsran” olarak lanse edilen yenilgisini bu kadar dramatik kılan unsur da, İngiliz usulü siyasi mücadelenin bir tiyatro oyunu gibi sergilenmesi ve sonunda mutlaka bir tarafın zaferi, diğerinin ise hezimetinin ilan edilmesi.

        Westminster Sarayı’ndaki Birleşik Krallık Parlamentosu’nun alt kanadı Avam Kamarası’nda oturumlar, 1.5 metrelik altın asa gelmeden başlamıyor. 1642 yılında Kral Birinci Charles meclisi basıp muhalifleri hapse attığı için kral ya da kraliçe artık Avam Kamarası’na giremediğinden, İkinci Charles döneminden kalma asayla temsil ediliyor monarşinin otoritesi. Yasama döneminin açılışı da bu nedenle kraliçe tarafından Lordlar Kamarası’nda alt kanadın da katılımıyla yapılıyor.

        Bütün vekiller tarafından görülecek şekilde orta masanın kenarına yerleştirilen asanın başına bir iş gelirse, oturum yarıda kalıyor, kanunlar yapılamıyor. Örneğin en son geçen aralık ayındaki Brexit tartışmasında oylamanın ertelenmesine öfkelenen İşçi Partisi milletvekili Lloyd Russell-Moyle asayı kapıp çıkışa doğru yönelmiş, ancak görevliler monarşinin değneğini elinden alarak yerine yerleştirmişti. Asayı kaçırmak suretiyle protestoya yeltenen vekillere bir oturumdan men cezası veriliyor.

        MİLLETVEKİLİ AMA YERİ DAR

        Avam Kamarası 650 üyeli ama sadece 427 kişilik yer var. İktidar ve muhalefet karşı karşıya sıralarda iyice tıkış tıkış bitişik nizam oturuyor, sonradan gelenler ayakta dikiliyor, ya da merdivene oturuyor. Salonun baş tarafında konuşlanan meclis başkanının çevresinde kümelenmeler olabiliyor. Başbakana soruların yöneltildiği çarşamba oturumlarına tam kadro geldikleri için 223 kişinin ayakta kalması kesin.

        Siyasi rakiplerin arkaya doğru beşer sıra halinde göz göze oturduğu nizamda iktidar kanadı, meclis başkanının sağ tarafında, muhalefet ise sol yanında. İktidar tarafında ön sırada hükümet üyeleri, muhalefet tarafında ise gölge kabine üyeleri ön sırada oturur. Böylece kapışma için müsait ortam hazırlanmış olur. Ancak bedenen yaklaşmamak kaydıyla. Bu amaçla ortadaki halının iki yanında boylamasına kırmızı bir çizgi vardır; Bianca çizgisi. İki kılıç boyundaki bu çizgiyi oturum esnasında aşmak yasaktır. Eski zamanlarda siyasi tartışmalar silahla icra edildiği için, bu kılıç ölçüsü konulmuştur. Dünyanın en eski parlamentosunda kanlı hesaplaşmaları önlemek için böyle bir yol tutturulmuş ve bugün de tekme tokadı önleme maksadıyla devam ettirilmektedir.

        İktidar ve muhalefet milletvekilleri oturum esnasında halıdaki kırmızı çizgiyi geçemiyor.

        İktidar ve muhalefetin birbirine direkt hitap etmesi, konuşmacıyı ya da oylama sonuçlarını alkışlamak yasak. Alkış yerine de “hear, hear” şeklinde bir bağırtıdır kopuyor. Oylamada ayaklar yerlere vuruluyor, “aye” (evet) diyenler ile “no” (hayır) tarafı, salonun iki yanında karşıt lobilere çıkıyor. Her iki tarafta görevli birer milletvekili, oyların sayımından sorumlu oluyor ve sonuç başkana teslim ediliyor. Son Brexit oylamasında Meclis Başkanı John Bercow’un sonucu açıklarken o hengame arasında sesini duyurmak için nasıl yırtındığını görmüş olabilirsiniz.

        Meclis Başkanı John Bercow, Brexit oylamasında sonucu açıklamaya çalışırken...

        ALAY SERBEST, DİREKT HİTAP YASAK

        Avam Kamarası’nda yüksek tonda fısıldaşmalar, homurtu ve yuhalamalar efsanedir, rakiplerle alay edip küçük düşüren sarkastik konuşmalar da serbesttir ama yine de oturumlar üçüncü şahıs hitaplarıyla yürütülür. Vekiller sadece meclis başkanı ya da vekiline direkt hitap edebilirler. Örneğin bir vekil “Başbakana bir soru yöneltebilir miyim?” diye sorar. Konuşma yapmak isteyen vekiller ayağa kalkıp başkanın izniyle konuşur, ancak aynı anda çok sayıda milletvekilinin söyleyecek sözü varsa, bir kargaşa, bir oturma kalkma faslıdır gider.

        İki yanında iktidar ve muhalefet liderlerinin konuşmalarını yaptığı orta masaya gelince, o da müzeliktir. Eski zamanlarda dini metinlerle, konuşma metinlerinin durduğu evrak ve mektup kutuları hâlâ korunuyor. Daha doğrusu İkinci Dünya Savaşı’nda hasar gören kutuların yerine Yeni Zelanda tarafından hediye edilen kutular duruyor.

        Diğer Yazılar