Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence daha geçen gün Demokrat Partili Kongre üyesi Ilhan Omar’ın Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi’nden atılması gerektiğini söylüyordu. Sebebi, Omar’ın İsrail’e ve Venezüela’daki darbe girişimine verilen desteği sertçe eleştirmesi. “Onun komitede yeri yok” diye Demokrat Parti’ye çağrı yapan Pence’in bilinçaltında – ya da üstünde – ne ararsan var. Omar’ın siyah Müslüman ve Somali göçmeni bir kadın olarak çoklu kimliğine yönelik ırkçılık, İslamofobi ve cinsiyetçilik peşi sıra diziliyor.

        Omar’a göre Venezüela’daki siyasi kargaşadan ABD yönetimi sorumluydu ve Washington’un meşru rejimleri değiştirme girişimi hem o ülkelerin halklarına hem de Amerikalılara zarar veriyordu. Bu sözler üzerine Pence, “Sosyalizmi özgürlüklere üstün tutuyor. O ne dediğini bilmiyor” diye çıkıştı. Omar ise cevabı yapıştırdı: “Biz beyaz olmayan kadınlar bu tür sözleri çok işittik. ‘Aynı fikirde değiliz’ demek yerine bizim ne dediğimizi bilmediğimizi söyleyerek küçültmeye çalışıyor. Geçmişteki müdahalelerde olduğu gibi savaş karşıtlarını diktatör sevici ve özgürlük düşmanı olarak görüyorlar. Biz bu filmi Irak’ta gördük.”

        Siyasette Trump ve Pence’in seslendirdiği bu tonun ABD’de toplumsal katmanlara nasıl yayıldığını görmek için sosyal medyadaki ırkçı, İslamofobik ve cinsiyetçi yorumlara bakmak yeterli. Yönetimin nakaratına eşlik eden geniş bir koro mevcut.

        Oysa Barack Obama 2008’de ilk başkan seçildiğinde bambaşka bir umut iklimi hakimdi. Amerikalı beyaz anne ile Kenyalı siyah babanın oğlu olarak ırklar arası köprü olabileceği yorumları yapılıyordu. Irklar bir yana, göbek adı Hussein’den Müslüman kimlik çıkarılıp İslamofobik saldırılarda bile bulunuldu.

        MELEZLER IRK EŞİTLİĞİ İÇİN UMUT MUDUR?

        Şimdi yeni bir Obama dünyaya geldi; Sussex Dükü Harry ile Düşes Meghan’ın bebeği Archie Harrison Mountbatten-Windsor. İngiliz ve Amerikan medyası, kraliyet ailesinin mavi kanına “Afro-Amerikan kan” takviyesi üzerine yapılan analiz ve kehanetlerden geçilmiyor.

        Aslında, bırakın bebeğin ana rahmine düşmesini, Harry ile Amerikalı dizi oyuncusu Meghan Markle daha ilk çıkmaya başladıklarında, müstakbel çocuklara ilişkin yorumlar da başlamıştı. Örneğin Daily Mail’deki bir yazıda, “Bu ilişki evliliğe giderse Windsorların ince mavi kanıyla solgun teni, egzotik DNA’yla koyulaşacak” şeklinde ilk ırkçı ön bildirim yapılmıştı. Siyah anne ile beyaz babanın kızı olarak Meghan özellikle sağ eğilimli medyanın nice hakaretine maruz kaldı. Hatta Harry ile ağabeyi William’ın arasını açan arızalı Amerikalı olarak bile gösterildi.

        Çiftin ilk bebeğinin dünyaya gelmesiyle yeni bir fasıl başladı. BBC Radyo sunucusu Danny Baker’ın doğum haberini şempanze fotoğrafıyla paylaşması perdeyi açtı. Adam “Kraliyet ailesiyle dalga geçmeye çalışıyordum” diyerek özür dilese de, bu şuursuz ırkçı davranışa tepkilerle birlikte Baker anında kovuldu. “Kraliyet ailesi yakından takip ettiğim bir alan değil” demesine karşılık, çok iyi takip ettiği futbol alanından, siyah oyunculara yönelik maymun sesleri ve sahaya muz atmalar hatırlatıldı Baker’a.

        Kraliçe II. Elizabeth ile kocası bebeğe bakarken, aynı karede Meghan'ın annesi Doria Ragland'ın da yer alması "tarihi an" olarak değerlendirildi.

        Medyada böyle şuursuz hareketler olmasa da bebeğin etnik kimliği enine boyuna deşiliyor. The Guardian’daki yoruma göre Archie’nin kraliyet ailesinde dünyaya gelmesi, karma ırk mensuplarına ilişkin toplumsal algının yerli yerine oturmasına katkıda bulunacaktı. Düne kadar ne siyah ne de beyaz olabilen melez kimliğin altı kuvvetlice çizilmiş olacaktı. Aynı gazetedeki bir başka yoruma göre ise Archie’nin varlığı önyargıları değiştiremezdi. Kraliçe Elizabeth’in, Düşes Meghan’ın annesi Doria Ragland’la aynı karede Archie bebeğe sevinçle baktığı fotoğrafın “siyah Britanya için tarihi an” olarak nitelenmesine karşın, düzenin en tepesindekilerin bile ayrımcılıktan nasibini alması, bu bebeğin de ömür boyu ırkçılığa maruz kalacağını gösteriyordu.

        HuffPost’taki haberde, o tarihi fotoğrafın İngiltere’nin çok kültürlü ve laik yapısına dair bir işaret olduğu şeklinde sosyal bilimcilerin görüşleri yer alıyordu. Harry ve Meghan’ın beraberliği kraliyet ailesindeki yeni moderniteyi temsil ediyordu. Tarihçiler de ileride siyahların varlığını görmezden gelemeyecekti artık.

        Buna karşın CNN Int.’teki yorum “Tamam, Archie’nin varlığı önemli bir gelişmedir ama İngiltere’deki ırkçılığı bitirmez” şeklindeydi. Tahta çıkış sırasında yedinci olmasına karşın gündemin birinci maddesi olan bebeğin siyah anneannesinin kraliyet karesine girmesi alkışı hak etmekle birlikte kimse hayallere kapılmamalıydı. Çoğu ırkçı motivasyonlu olmak üzere, ülkedeki nefret suçları son beş yılda iki kat artmıştı. Son iki 71 bin ırkçı nefret suçu polis kayıtlarına geçmişti.

        Afro-Amerikan kültürüne yönelik yayın yapan online dergi The Root ise “Bebeğin doğumu bir umut sembolüdür, ancak ABD ve İngiltere’de siyahların gerçek anlamda eşitliği için esas yapılması gerekenleri gölgeler” diye yazıyordu.

        CNN.com’daki bir başka yorum da İngiliz medya ve sosyal medyasında tepkilere neden oldu. “Bu bebek ne kadar siyah olacak?” başlıklı yazı, kölecilik döneminin dilini kullanmakla suçlanıyordu. Beyaz tenli de olsa “tek damla siyah kanın” bireyleri siyah yaptığı zamanların diliydi tepki çeken. Yorum sahibi ise bu zihniyetin halen geçerli olduğunu savunuyordu. Ve daha sonra yazısını değiştirerek dedi ki; “Kraliyet bebeğinden yine o tehlikeli mitosu yaratmayalım. Melezler, iki ırk arasında sıkışmış trajik figürlerdi ve hep umut ve değişim fetişi oldular…”

        Diğer Yazılar