Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Hakkındaki taciz iddiasına takipsizlik çıkınca önüne gelene dava açtığı için burada adını anamayacağım yerli şahıs global alemde yalnız değil! Hani neredeyse tacizciler arasında da kadınlara karşı bir “MeToo” rüzgarı esiyor. Düsturu da şu: “Sen tacize uğradım diyorsun, sen de medyada yazıyorsun ama kanıt yok, tanık yok. Ben ise iftiraya uğradığımı kanıtlayabilirim. Hepiniz gelin, mahkemede hesaplaşalım…”

        Fransa’da yaşanan vaka tipik örnek. Gazeteci Sandra Muller iki yıl kadar önce, başından geçen tacizi “balancetonporc” (domuzunu ifşa et) etiketiyle Twitter’da paylaşıyor. Televizyon yapımcısı Eric Brion’un bir partide, kadının iri yapılı üst anatomisinden bahis açarak galiz bir teklifle sırnaştığını anlatıyor. Muller bir anda Fransa’da “MeToo” hareketinin öncüsü haline geliyor, Time dergisince “Yılın Kişisi” seçilen kadınlar arasında yer alıyor. Binlerce kadın, bu ilhamla yaşadıkları taciz vakalarını dökülmeye başlıyor. Ancak Fransa’da önemli bir handikap var: binlerce cinsel taciz vakasına meşruiyet kazandıran şu meşhur flört ve baştan çıkarma kültürü…

        TACİZE KILIF: FLÖRT HAKKI

        Brion özür diliyor ama kendisine iftira attığı gerekçesiyle Muller’e 50 bin Euro’luk tazminat davası da açıyor. Geçenlerde duruşmaya çıkan Muller’e karşı davacı tarafın iki argümanı var: “Olay, Muller’in yazdığı gibi bir iş yeri tacizi değildi, bu iftiradır. Brion, Muller’i çok beğendiği için flört hakkını kullandı.” Brion mahkemede, “Muller’in bana karşı kullandığı şiddet bitmek bilmiyordu, telefonlarının ardına gizlenmiş binlerce kişinin şiddeti. Ben nokta atış kurbanı oldum” diye de ekliyor. Karar duruşması 25 Eylül’de.

        Muller ise sonuna kadar savaşacağını, bu dava sayesinde cinsel tacizle mücadele meselesinin tartışmaya açılabildiğini söylüyor. Doğru da söylüyor, çünkü Fransa’da resmi verilere göre yılda 84 bin taciz ve cinsel saldırı vakası yaşandığı halde, bunların yarısı bile polise bildirilmiyor. Kadınlar ya işini kaybetmek istemediği, iftirayla suçlanmaktan korktuğu için sessiz kalıyor, ya da yargı kadınların ifadelerini dikkate almıyor, cinsel tacizi “flört ve baştan çıkarma girişimi” sayarak savuşturuyor.

        MAĞDURUN NE GİYDİĞİ ÖNEMLİ!

        Ayrıca, “etek boyu ölçen yargı” da çok evrensel! Medyadaki feminist hareketin temsilcilerinden gazeteci Lauren Bastide şöyle anlatıyor: “Fransa’da yargı kararlarını hâlâ sosyal normlar belirliyor. Tecavüzcüye daha soru bile sorulmadan, cinsel saldırı mağduruna ‘Üzerinde ne vardı?’ diye soruluyor. Feminist hareketi eleştirenler de cinsel saldırı ile flört geleneğini tehlikeli bir şekilde birbirine karıştırıyor.”

        MeToo’nun baş aktörü, çaptan düşmüş Amerikalı yapımcı Harvey Weinstein’a gelince; en az 150 kadın tarafından taciz ve cinsel saldırıyla suçlanmasına karşın tekini bile kabul etmiyor. Karşı dava açmıyor ama 3 Haziran’da görülmesi gereken ceza davası 9 Eylül’e ertelendi. Kadınlar üzerinde ispat baskısı olduğu için davacı taraf tanıklıklarla iddiayı güçlendirmek istiyor. Ayrıca, medyanın jüriye yönelik Weinstein aleyhinde olası etkisi nedeniyle duruşma kapalı yapılacak. Haber alma özgürlüğü bakımından medyanın tabii ki itirazı var.

        Geçenlerde medyaya yansıyan “Weinstein, mağdurlarla 44 milyon dolara mahkeme dışında anlaşıyor” haberi ise gerçeği tam yansıtmıyor. İş yeri tacizine göz yumdukları için Weinstein’ın kardeşi Bob Weinstein ve eski şirketi Miramax yöneticilerinin de dahil olduğu bu ikinci davada 14 milyon doların avukatlara gideceği, geri kalan miktar pay edildiğinde her mağdura 60 bin dolar kadar bir tazminat düşeceği anlaşıldı. Bu nedenle bazı şikayetçilerin anlaşma sürecinden çekileceği söyleniyor. Kaldı ki, mağdurlara ödenecek 30 milyon dolar da iflas başvurusunda bulunan Weinstein’ın cebinden değil, sigorta şirketinden çıkacak. Bu da adalete sığmayan başka bir mesele olarak görülüyor.

        Diğer Yazılar