Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Robin Thicke’nin nedense çabuk unutulan “Blurred Lines” şarkısının klibinde oynadığı günden beri defalarca yazıldı çizildi; “Emily Ratajkowski çok güzel ve seksi olabilirsin ama maalesef feminist değilsin ve olmak zorunda da değilsin. Böyle iyisin, takipçilerin nezdindeki şöhretinle yetinebilirsin…” Kızı takdir eden bazı kadın yazarlar da oldu; en azından “Ben feminist değilim, güzelim ve erkeklerden hoşlanıyorum” diyen aptal modellerden olmayıp, sürekli feministliğini vurguladığı için. ABD’de kritik bir politik mesele olan aile planlamasına destek vermesini, kadın hakları bakımından değerli bulanlar da oldu.

        Ama seksapeliyle kariyer yapan Emily’yi bugüne kadar feminist kabul eden pek çıkmadı. Naomi Wolf hariç ki, üçüncü dalga feminist hareketin öncülerinden ve ilerici bir kimlik olarak önemli bir otorite bu konuda. Ancak yine de Wolf, Ratajkowski’nin feministliğini giyinik icra etmesini yeğ tutacağını belirtmeden edemiyor…

        Ratajkowski 14 yaşında başlıyor modelliğe ve esas büyük şöhretini, sözleriyle cinsiyetçilikte tavan yapan Blurred Lines’ın klibinde giyinik vaziyetteki Robin Thicke ve Pharrell Williams’ın arasında üryan gezinen üç kızdan biri olarak yapıyor. Modelliğin yanı sıra TV dizilerinde rol alıp, Gone Girl filminde Ben Affleck’in yanında, yardımcı rolde görünüyor. Ancak kariyerinin ana ekseninde cinsellik var, kızın asıl işi sürekli seksi olmak. At üstünde malum kıyafetsizliğiyle Lady Godiva pozu dahil. İşte son olarak da koltuk altı kılı olumlama vesilesiyle Emily yeniden gündem.

        https://www.instagram.com/p/B06HuNWhGiX/?utm_source=ig_embed

        Olayın medyaya yansıyan tarafı; klasik bir “Emily’ye takipçilerinden sert tepki” şeklinde. Erkek hayranları takibi bırakacakları yönünde tehditler savuruyor, kimisi durumu hiç hijyenik bulmadığını söylüyor, kılların fake olduğunu ileri sürenler çıkıyor. Çünkü altı gün önce Instagram’da koltuk altı parlak görünen bir fotoğrafını paylaşmış. “Dikkat çekmek için bu kadarı da olmaz ki” filan diyor hayranları. Olmaz tabii, çünkü koltuk altı uzantıları bırakın kadını erkekte de pek beğenilesi bir vücut aksesuvarı değil.

        KOLTUK ALTIYLA FEMİNİST MANİFESTO

        Ancak Ratajkowski, fotoğrafın yer aldığı Harpers Bazaar’daki yazısında diyor ki; ne giyeceğine ve koltuk altını tıraş edip etmeyeceğine karar vermek kadının hakkıdır, nasıl görünmesi gerektiğine dair dayatmalara rağmen kıllı ya da kılsız dolaşmak kadının kendi tercihidir. Ben bazen kendimi böyle daha seksi hissediyorum. Kendinizi öyle seksi hissediyorsanız, bildiğiniz gibi yapın hanımlar…”

        Koltuk altı kılı üzerinden bu feminist manifesto, Amerikan medyasındaki birçok kadın yazar tarafından hiç de feminist bulunmuyor. Çünkü kadın dergileri, egemen kültürün kadına dayattığı güzellik standartlarını pompalamaya devam ederken, koltuk altı kılıyla yeni bir seksapel standardı koymaya, kadını yine köleleştirmeye çalışıyor. Ve birçok kadının Emily tarzı seksapeli tercih etmeye kalktığı takdirde, onun gibi seksi görünmeyeceği de çok aşikar.

        Ratajkowski’nin her sıradışı çıkışına feminist etiketini yapıştırması hayli sinir bozucu olabiliyor. Örneğin yağlı makarnaları iç çamaşırlı vücuduna sürdüğü videoya ilaveten “Ataerkil ölçüler neyi dayatırsa dayatsın, kadının cinselliği kadını güçlendirir, eğer o öyle hissediyorsa” diye yazıyor. Ama hiç kimse, linguine sevişmelerle kadının güçlenmesi arasında bağ kuramıyor ve şu yorumlar sökün ediyor:

        Emily sen bildiğin gibi devam et ama bir takım yarı entelektüel önermelerle feminizm teorisyeni gibi görünmeye çalışma, çünkü feminist değilsin. Olsan olsan kimlik bunalımında olabilirsin. Bir yandan kadın vücudunun nesneleştirilmesine karşı savaştığını söylüyorsun, bir yandan da erkeklerin içini gıcıklama yeteneğinle para kazanıyorsun. Böyle bir kariyer kadın haklarını daha ileri götürmez, tam tersine kadını aşağılayan, insani niteliklerinden soyutlayan anlayışa katkıda bulunur. Bedeninin efendisi olmak istediğini söylüyorsun ama o bedenin kullanımıyla ilgili her dalgaya kapılıyorsun. Çıplak poz vermek üzere o kontratı imzaladığın an başkalarının tasarrufuyla cinsel obje olmayı kabul etmiş bulunuyorsun. Ya bu işe bir son ver, ya da artık şikayet etmeyi kes…

        https://www.instagram.com/p/Bu4Oh7knsrp/

        Ratajkowski’nin kendi bikini-mayo markası “Inamorata”yla ilgili bir paylaşımı da çok gürültü kopardı. Arkadaşı Caitlin King’le bir sahil pozuydu. Benzer ölçülere sahip olmayan arkadaşının vücudunu aşağıladığı yorumları yağdı. Ama çok haksızdı o yorumlar, çünkü kabahat Emily’de değil arkadaşının ölçülerini kusurlu gören zihinlerdeydi. Şu cevabı verdi: “Arkadaşımın vücudunu beğeniyorum, ikimiz de onun harika göründüğünü düşünüyoruz. Mayolarımı giydiği için de gurur duyuyorum. Nefret saçanlara hatırlatırım; internette görmeye alışık olduğunuz o vücut tipi, güzel olarak tanımlanabilecek tek tip değildir.”

        KARDASHIAN İLE POZ FEMİNİST EYLEM Mİ?

        Emily Ratajkowski’nin büyük tartışmaya yol açan feminist eylemlerinden biri de Kim Kardashian’la birlikte çifte üstsüz selfie pozuydu. Üç yıl önceki bu olayın müsebbibi ise İngiliz medyasının ünlü nefret adamıPiers Morgan idi. Pop yıldızlarından sosyal medya fenomenlerine, önüne gelen kadına “üstüne bir şeyler giy” diye bulaşmayı görev edinen Bay Morgan, Kim Kardashian’a da aynı şekilde bulaşmıştı. Ona göre Kardashian’ın “35 yaşında bir anne olarak!” sansür bantı da çektiği üstsüz pozu vermesi yakışıksızdı, artık yeterince dikkat çekmişti ve durulup oturması gerekiyordu. Bir otorite olarak o karar veriyordu, 35’ine gelmiş bir kadının artık yaşlı olduğuna ve kimin nasıl giyinip ya da hiç giyinmeyeceğine!

        Twitter’da büyük tartışma koptu, Emily Ratajkowski hemen kadın dayanışması gösterdi, tanışmadığı Kim Kardashian’a destek mesajları yağdırdı. Karşılığında çiçek ve teşekkür geldi, sonra iki kadın birlikte üstsüz pozu verip bir de orta parmak gösterdiler. Mesajları işe şöyleydi: “Biz bedenlerimizden daha fazlasıyız ama bu bedenlerimizden ya da cinselliğimizden utanç duymamız gerektiği anlamına gelmez.”

        https://www.instagram.com/p/BDlrGRbS2VO/?utm_source=ig_embed

        Olay feminist bir tavır olarak lanse edilse de, çoğunluk o fotoğrafta iki feminist değil, “cinsellikleri üzerinden para kazanan iki kadını” gördü. “İstediğimiz kadar açılırız kime ne” tavrındaki sıkıntı, dünyada milyonlarca kadının ikisi gibi de görünme şansının olmamasıydı. Dolayısıyla cinsel dışavurumla kadının güçlenmesi fikri abesti, çünkü tamamen bireysel bir eylemdi ve toplumsal cinsiyet eşitliği bakımından sıfır değer taşıyordu. Independent’teki bir yazıda şu satırlar yer alıyordu: “Bu tavrınıza, başkalarına da yardım ettiğiniz gibi derin anlamlar yüklemeyin. Çünkü bize et muamelesi yapan endüstrilerin sözcülüğüne devam ediyorsunuz. Dünyanın en güçlü kadınları bedenlerini satmaya devam ettiği takdirde biz kadınlar cinsel obje olmaktan asla kurtulamayız. Onlar bizim kızkardeşlerimiz değil, rakibimiz. Onların son PR gösterisi de, bizim son yenilgimiz…”

        Ama her feminist bunun bir yenilgi olduğunu düşünmüyor, zamana uygun yeni pencereler açabiliyor. Ratajkowski hikayenin ayrıntılarını Harpers Bazaar için feminist yazar Naomi Wolf’a verdiği söyleşide anlatmış, Wolf ise Piers Morgan’ın davranışı karşısında dehşete düşmekle birlikte “Keşke giyinik olarak da aynı ilgiyi çekebilseydiniz” diye hayıflanmıştı. “Emily Ratajkowski’nin çıplak ihtirası” başlıklı yazıdaki şu yorum da Wolf’a aitti:

        “Emily’nin bedensel dışavuruma dair görüşleri dramatik bir kültürel değişimi yansıtıyor. Bugünlerde birçok genç kadın kendisini feminist olarak tanımlıyor. Pornografi kültürünün çocukları olarak yapmaları gerekeni yapıyor, nesneleşmiş, çıplak bedenlerini ortalığa saçıyorlar. Kendi bedenleri üzerinde söz sahibi olduklarını göstermek için yeni bir anlatım dili oluşturuyorlar; sürtük yürüyüşleri ve beden olumlama gibi. Eski zamanların püriten feministleri olmadıkları kesin. Ratajkowski’nin samimi yaklaşımına saygı gösteriyorum ama yine de giyinik olarak müthiş bir kariyer yapmasını tercih ederdim. Geleceğin feminizmi muhtemelen böyle. Zaman zaman beni rahatsız etse de o ve akranlarının hiç çekinmeden açıkça konuşmasından memnuniyet duyuyorum.”

        Diğer Yazılar