Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Dünyanın her yerinde rakamlarla sabit. Ülkeye göre orantı değişse de koronavirüs kadınlardan çok erkeklerin canına kast ediyor. İtalya’da Covid-19 tanısıyla ölenlerin yüzde 70’i erkek. Bu oran Çin’de yüzde 64, Güney Kore’de yüzde 54. Kadınların daha dirençli olmasının birden fazla nedeni var. Biyolojik neden; kadınların özellikle solunum yolu enfeksiyonlarına karşı bağışıklığı daha güçlü. SARS salgını sırasında da erkekler arasındaki vaka sayısı daha yüksek olduğu için Iowa Üniversitesi’nde fareler üzerinde bir deney yapılmış ve dişi farelerin österojen hormonu sayesinde virüse karşı daha dayanıklı oldukları tespit edilmişti.

        Yukarıdaki üç ülke özelinde bakarsak erkekler, kadınlara göre daha fazla sigara ve içki içiyor, bu ülkelerde solunum yolu ve kalp hastalıkları nedeniyle kadınlara göre daha fazla sayıda erkek hayatını kaybediyor ki, koronavirüs bu tip hastalara bulaştığında öldürücü olabiliyor.

        Koronavirüs karşısında kadınlar daha avantajlı, ancak dünya çapında on milyonların evlere kapanarak izolasyonda yaşadığı ortamda aile içi şiddete çatmadıkları sürece…

        Koronavirüs Çin’in Wuhan kentinden yayıldığı için şiddet virüsüne ilişkin ilk veriler de doğal olarak oradan geldi. Wuhan’ın başkenti olduğu Hubei eyaletinde aile içi şiddetle mücadele eden aktivist örgüte göre korona salgını şiddeti iyice tetikledi; şubat ayında karakollara bildirilen şiddet vakaları, geçen yılın aynı dönemine göre üç kat arttı. Polis hiçbirine müdahale etmedi, karantina altındaki kadınları kendi kaderine terketti. Oysa Çin’de 2016’da çıkan yasaya göre polisin müdahale yetkisi var, yasa şiddet uygulayan erkeğe uzaklaştırma yaptırımını da içeriyor. Aktivistler bu önlemlerin uygulanmadığını söylüyor. Hele de karantina altında hiç.

        “KARANTİNADA FİZİKSEL VE PSİKOLOJİK ŞİDDET”

        Biz karantina günlerinin daha başındayız, ancak Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü eve kapanmalarla birlikte yardım hattına gelen şiddete dair telefonlarda artış olduğunu söylüyor. On günlük uzaklaştırma cezası bulunan erkekler de evlere dönmüş bulunuyor.

        Güllü diyor ki; “Hastalıktan önce başvuruların çoğu, haklarını öğrenmek isteyen kadınlardan gelen aramalardı. Son günlerde ise bizzat şiddete uğradığını belirterek yardım isteyen kadınlar arıyor. Eve kapanma kadına şiddeti arttırdı. İlk sırada fiziksel şiddete uğradığını, ikinci sırada da psikolojik şiddet altında olduğunu söyleyenler yer alıyor. Karantina koşulları altında önlemler alınması gerekiyor. Şiddete uğrayan kadın hangi hastaneye gidecek, nereye başvuracak, nasıl müdahale edilecek, bütün yönleriyle hesaplanarak kamu spotlarıyla duyurulmalı. Hastalığı mutlaka yeneceğiz ama önlem alınmazsa birçok kadını şiddete kurban vereceğiz…”

        SABUN MAHRUMİYETİYLE ŞİDDET!

        Yaklaşık 150 milyon insanın eve kapandığı Amerika’da da Ulusal Aile İçi Şiddet Hattı (NDVH) alarmda. Karantinanın kadına şiddeti ve çocuk istismarını artıracağı endişesinin yanı sıra mağdurların izolasyon nedeniyle telefonla yardım hattına ulaşamayacağı kaygısı da var.

        Ve hiç akla gelmeyecek bir mesele daha var. Yardım hattına ulaşabilen bazı mağdurlar, eşlerinin Covid-19’u silah olarak kullandığını söylüyormuş. Bu tür yaklaşık 700 arama gelmiş. Adamlar evdeki sabun ve dezenfektanları saklayarak, sağlık çalışanı olan kadınların bugün artık çok hayati önem taşıyan işlerine gitmesine engel olarak şiddet uyguluyormuş. Sağlık çalışanı bir kadının şikayetine göre kocası, “Sen bana virüs bulaştırmaya çalışıyorsun” diyerek fiziksel şiddet uygulamış. Kimi kocalar virüs bahanesiyle eşlerinin çocuklarla irtibatını kesiyormuş.

        Almanya’da ise Aile Bakanlığı’nın, kadına şiddet ve çocuk istismarı vakalarında artış beklentisiyle izlemede olduğu belirtiliyor. Mağdurların izolasyon ortamında yardım hatlarına erişememesi endişesi orada da mevcut. Özellikle okullar kapalı olduğu için çocukların devlet gözetiminden uzak aileleriyle başbaşa kalması kaygılara neden oluyor. Çocuk hakları ve koruma derneği “Deutscher Kinderverein”ın Başkanı Rainer Rettinger, “İzole ortamda yakın ilişkiler saldırganlığı artırabilir. Bu durum çocuklar için hayati tehlikeye bile neden olabilir. Bağımlılığı olan ebeveynlere özellikle dikkat edilmeli” diyor.

        Save the Children gibi diğer örgütler de çocuklara sosyal medya ve dijital platformlar aracılığıyla koronavirüs konusunda özel olarak bilgiler verilmesi gerektiğini, sadece ailelerin insafına bırakılan bu grupların doğru bilgilendirilmiş olmayabileceğini savunuyor.

        ALKOLÜ YASAKLAMA ÖNLEMİ TUTMADI

        Koronavirüsten sert etkilenen ve sokağa çıkma kısıtları uygulanan Fransa’da aile içi şiddete karşı önlem olarak alkol yasağı bile uygulandı ama sadece 24 saat süreyle. Olay Aisne kentinde yaşandı. Vali Ziad Khoury, sokağa çıkışlar kısıtlı olduğu sürece alkol satışını da yasakladığını duyurdu geçen pazartesi günü. Gerekçesi de kapalı ev ortamında aşırı alkol tüketiminin etkisiyle aile içi şiddetin körükleneceği şeklindeydi. Sosyal medyada öyle bir gürültü koptu ki, yasağın faydadan çok zarar getireceği iddiaları üzerine vali ertesi gün çark ederek yasağı kaldırmak zorunda kaldı, fakat geçici olarak; “Daha geniş çaplı görüş alışverişinde bulunmak ve özellikle yasağın muhtemel yan etkileri konusunu uzmanlara danışmak üzere yasağı geçici olarak durduruyorum” dedi.

        Bu tür karikatür olaylar bir yana Fransa’da kadın örgütleri, karantina ortamında aile içi şiddetin artmasından endişe ediyor. Ülkede geçen yıl 137 kadın cinayete kurban gitmiş, kadınlar isyan ederek sokaklara taşmış ve Cumhurbaşkanı Macron “Bu Fransa’nın utancı” diyerek itirafta bulunmuştu. İki yıl önce vaatte bulunduğu halde, daha hızlı müdahale ve şiddet uygulayanlara daha sert cezaları öngören yasal düzenlemelerin boşlandığının da itirafıydı bu.

        Şimdi Fransa’da karantina günlerine özel şiddet yardım hatları devrede. Ne kadar işlevsel, henüz bilinmiyor.

        Diğer Yazılar