Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Koronavirüs vakası bildirilmeyen tek kıta kaldı; Antarktika… Orada yaz ayları şubat sonu bitti, şimdi buzlu ve zifiri karanlık bir kışa doğru ilerliyorlar. İlerleyen kişiler, araştırma istasyonlarındaki bilim insanları. Sayıları 4 bini buluyor. İtalyan araştırma ekibinin başkanı Alberto Della Rovere, “Şu anda yeryüzünün en güvenli yeri Antarktika, dış dünyayla hiçbir bağlantımız yok. Herhangi bir yerleşim biriminin çok çok uzaklarındayız” diyor. Memleketteki meslektaşlar da WhatsApp yazışmalarında “Aman geri dönme, orada güvendesin” demişler.

        Ancak yaz dönemi araştırmaları için kıtada bulunan Della Rovere ve ekibi bir Güney Kore gemisiyle dönüş yoluna çıktı. 9 Nisan’da Yeni Zelanda’ya varmaları bekleniyor. Oradan İtalya’ya nasıl ulaşacakları meçhul, çünkü uçuş yok. Memlekete dönebilseler, nasıl bir İtalya bulacakları da meçhul. Yüksek vaka sayısı ve on bini geçen ölüm rakamları malum, ancak İtalya’da koronavirüs korkusuna büyük bir düş kırıklığı ve hatta öfke de eşlik ediyor. Avrupa Birliği tarafından terkedilmişlik hissinin öfkesi.

        KORONA TAHVİLLERİ KRİZİ

        Koronavirüs öncesinde de ekonomisi tökezleyen İtalya, Kovid-19 mücadelesinde finansmanın AB’nin ortak borçlanmasıyla sağlanmasını istiyor. Ağır virüs yarası taşıyan İspanya ve Fransa’nın yanı sıra Portekiz, Yunanistan, Belçika ve İrlanda da öyle. Ancak Almanya, Hollanda, Avusturya ve Finlandiya’dan oluşan dörtlü, ortak borçlanma senedi eurobondların piyasaya sürülmesine karşı çıkıyor. Bu ülkeler yardıma hazır olduklarını beyan etmekle birlikte, ortak borçlanarak İtalya ve diğerlerinin yükünü kendi vatandaşının sırtına bindirmek istemiyor. Finans uzmanlarına göre korona tahvillerinin sadece Alman vergi mükelleflerine getireceği yük 20-30 milyar Euro tutarında.

        “Korona tahvilleri” krizinin yarattığı iklim, coğrafi bağlamda tam uymasa da, Avrupa Birliği’nde kuzey-güney yarılması olarak tanımlanıyor. “Koronavirüs, Avrupa’nın birliğini sonuna mı getirdi?” yorumları yapılıyor.

        Geçen 26 Mart’ta AB liderlerinin videokonferanslı zirvesinde yaşanan gerilim, bu tabloya zemin oluşturuyor. İki saat planlanan fakat altı saat süren zirvede Almanya ve Avusturya başbakanları Merkel ve Kurz, eurobond talebine karşı çıkıyor; Merkel’in teklifi aynı Yunanistan’a olduğu gibi bir ekonomik istikrar paketi. Ancak İtalya Başbakanı Conte sert çıkıyor ve “Korona krizi ortamında simetrik bir şok yaşanırken nasıl olur da geçmişin usulleriyle yönetmeye kalkarsınız? Yenilikçi, zamana uygun araçlara ihtiyacımız var” diyerek Almanya’ya çatıyor. Merkel’in bu “saldırgan” çıkıştan son derece irite olduğu söyleniyor.

        AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, İtalya'nın gönlünü almak için bir özür mektubu gönderiyor, bundan böyle dayanışma gösterileceğine dair teminat veriyor. Fakat Merkel'in yakın çevresinden olan Von der Leyen, korona tahvilinden söz açmayıp diğer finansal seçenekleri sıralamakla yetiniyor.

        “ALMANLAR TENEKE MAHALLESİNDE OTURURDU”

        Alman medyasına bakarsanız, İtalyanların bilinçaltındaki Alman düşmanlığı koronavirüs marifetiyle yeniden gün yüzüne çıkmış bulunuyor. Örneğin İtalyan komedyen Tullio Solenghi’nin “Bu kibirli, bu kalpsizler kendilerini hala üstün ırk yerine koyuyor” diyerek Almanları tepeden tırnağa sıvadığı üç dakikalık videonun binlerce kez paylaşılması, nefreti açığa çıkarıyor. Die Welt gazetesine göre komedyenin şu sözleri, içlerinde birikmiş hıncın ifadesi:

        “İki dünya savaşında yerle bir oldular, altı milyon Yahudiyi katlettiler. Almanlara şunu hatırlatmak isterim, İkinci Dünya Savaşı sonrasında uluslararası toplum Almanya yüzünden uğradığı büyük zararın tazmin edilmesini isteseydi, Almanların topu bugün teneke mahallelerinde oturuyor olurdu… Tanrıya şükür, İtalyanım. Almanların dediği gibi mafya olabiliriz ama Almanların yoksun olduğu empatimiz, insanlığımız var.”

        NOT: Videoda sık sık geçen 'tedeschi' sözcüğü, İtalyanca 'Alman' demek.

        Sosyal medyada komedyene destek veren koroya bir kısım medya da eşlik ediyor. Muhafazakar Libero gazetesi, “Almanya, İtalya’yı iflas ettirmeye çalışıyor. Eurobondlar konusunda kararı yine Almanya verdi, çünkü İtalya’nın başını ezmekte kararlı” diye yazıyor.

        Özellikle AB karşıtı aşırı sağın sesi daha yüksek çıkıyor. Liga Lideri Salvini, “20 yıldır Avrupa diye diye bizi doldurdular, şimdi en zor zamanda Venezüela ya da Arnavutluk’tan yardım görüyoruz, Almanya ve Hollanda ile Avusturya ise parmak gösteriyor” diyor. Salvini’nin partisi, Başbakan Conte’yi de Merkel’in gönüllü uşağı olmakla suçluyor; Conte’nin eğilerek Merkel’in elini öptüğü kareyi paylaşıyorlar.

        İtalya’nın yüzüstü bırakıldığı söylemi sadece sağ kesim tarafından dillendirilmiyor. Eski Başbakan ve eski AB Komisyonu Başkanı Romano Prodi, “Son zirveden çıkan mesaj, Avrupa’nın bölündüğü şeklindedir” diyor. Prodi’ye göre İtalyanların çoğu, böyle dramatik bir durumda bile birlik olamayan Avrupa projesinin varlık nedenini sorguluyor. Kuzey Avrupa’nın katı pozisyonu karşısında kendilerini hep mağdur bulan İtalyanların bu kez duyguları daha şiddetli. Çünkü artık sadece işlerini değil, hayatlarını da kaybediyorlar.

        Aslında Almanya’nın İtalya’ya yardım etmediği doğru değil. 115 bini aşan vakayla sağlık sistemi tıkanan İtalya’nın yoğun bakım hastaları hava yoluyla Almanya’daki hastanelere taşınıyor, sağlık çalışanlarına maske yardımı yapılıyor. Salvini anmasa da, Türkiye Cumhurbaşkanlığı’nın İspanya ile birlikte İtalya’ya gönderdiği yardımlar var.

        Korona tahvilleri krizi Almanya’da da tartışma konusu. SPD kökenli Cumhurbaşkanı Steinmeier, Avrupa’nın birliğin kuvvetini göstermesinden yana; “Virüs milliyet tanımıyor, çekilen acılar sınırlarda son bulmuyor. Almanya’nın İtalyan ve Fransız hastaları tedavi etmesi takdire değer ama Avrupa ruhuna uygun daha somut bir dayanışma gerekiyor” diyor. Avrupa Parlamentosu ile SPD’nin eski Başkanı Martin Schulz, Avrupa’nın en zayıf zamanlarını yaşadığını, kararların ortaklaşa Brüksel’de değil, ülke başkentlerinde alındığını söylüyor, “İşte bu tam da AB karşıtlarının istediği, ulus devletlerden oluşan Avrupa. Bir G7 ülkesi olarak İtalya’nın istikrarını istiyorsak, uzun vadeli borçlanmayla finansmanına da destek olmalıyız" diyor.

        ÇİN’DEN VİRÜS DİPLOMASİSİ ATAĞI

        Schulz’un deyişiyle Avrupa’nın bu zayıf zamanlarında Çin devreye giriyor. Demokrasi ve insan hakları konusunda eleştirildiği Avrupa Birliği’ne tıbbi malzeme yağdırarak yumuşak güç gösterisi yapıyor; adını da “Sağlık İpek Yolu” koyuyor. AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in açıklamasına göre AB, Çin’in koronavirüsle en zor zamanları yaşadığı geçen ocak ayında 50 ton malzeme yollamıştı; şimdi de Pekin 2 milyon adet cerrahi maske, 200 bin N95 maske ve 50 bin test kiti gönderiyor Avrupa’ya.

        Alibaba Grubu’nun milyarder patronu Jack Ma’nın kurduğu vakfın uçakları Belçika, Fransa, İspanya, Yunanistan ve Baltık’taki üyelere testi kiti ve tıbbi malzeme taşıyor. Sadece AB üyeleri değil, Norveç’ten Ukrayna’ya kadar uzanıyor Çin’in yardımları. Siyasi yorumculara göre Trump’ın Kovid-19’u hala “Çin virüsü” diye andığı ortamda ABD kendi derdiyle uğraşıp kriz yönetiminin dünya liderliğine soyunamadığı için Çin bu alanda rol çalmış bulunuyor.

        Diğer Yazılar