Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bir devletin başkanı rakip partiyi hedef alarak, mesela “En iyi Demokrat, ölü Demokrat’tır” tweeti atabilir mi? O başkan Trump ise atar. Bakmayın Twitter yönetimi başkanın iki mesajına uyarı verdi diye kopan fırtınaya, Trump için sosyal medyada her türlü dezenformasyon, komplo teorisi yayma ve trolleme yolu açık.

        İşte en son, baş trol lakabına yaraşır şekilde “Ölü Demokrat” videosunu paylaştı 80 milyon takipçisiyle. Video on gün kadar önce New Mexico eyaletindeki “Cowboys for Trump” grubunca yayınlanmıştı; grup lideri “En iyi Demokrat, ölü Demokrat’tır” diyordu. Gerçi siyasi anlamda ölümden bahsettiğini söylüyordu, direkt ölüm tehdidi değildi ama Trump “Teşekkürler kovboylar” diyerek videoyu retweet edince tartışmalı hale geldi.

        Bu paylaşım Twitter politikasına aykırı düşmediği için serbest. Ancak Trump’a bakarsanız, Twitter muhafazakar sesleri kısıp baskılamaya çalışıyor. Emaresi de iki mesajı için uyarı vermesi. İlki, mail yoluyla oy kullanmada hile yapılacağı iddiasına bir linkle 'teyide muhtaç' etiketi konulması. İkincisi ise Minneapolis’te George Floyd’un polisçe öldürülmesi sonrası çıkan olaylara dair “Yağma başlarsa, kurşunlar da başlar” mesajına verilen uyarı. Twitter, tarihsel geçmişi nedeniyle bu ifadenin şiddeti yücelttiğine karar verdi ki, haksız değil. Çünkü 1967’de Miami’deki siyah mahallesinde suç çetelerine savaş açan dönemin emniyet müdürü Walter Headley birebir bu ifadeyi kullanarak, ağır silahlı ve köpekli polislerle mahalleyi işgal etmiş, her siyaha potansiyel suçlu muamelesi yapılmış ve sekiz aylık baskı süreci sonunda ölümler olmuştu. Soruşturmada Headley’nin ırkçılığı tescillenmişti.

        Şimdi Trump’ın ırkçı damgası yemiş bir ifadeyi kullanması tüyleri diken diken etti. Trump ise bu sözlerin tehdit olmadığını, bir gerçeğe işaret ettiğini, nitekim yağmada vurulanlar olduğunu söylüyor; o cümlenin geçmişinden de haberdar olmadığını iddia ediyor.

        Yaygın kanıya göre Trump 2016 başkanlık seçimini bizzat trolleme yöntemiyle kazandığı gibi bugün de baş trol olarak eylemlerini sürdürüyor. Sosyal medyayı atış poligonu gibi kullanıyor, yalnıltıcı bilgiler sallıyor ve trol hesapların Demokratlarla ilgili sözde imaj karalama çalışmalarının daha geniş kitlelere ulaşmasını sağlıyor.

        KARALAMA VE KOMPLO TEORİLERİ

        Öyle çok örneği var ki; mesela Demokrat liderleri İran rejimi yanlısı gösteren bir trol paylaşımını rt’lemesi gibi. İranlı komutan Kasım Süleymani’nin drone saldırısıyla öldürülmesi üzerine Kongre Demokratları “Süleymani nasıl bir tehdit oluşturuyordu” diye izahat istemişti. Trump’ın aktardığı görselde ise “Yolsuz Demokratlar, Ayetullahların imdadına yetişti” notuyla Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi ve Senato Azınlık Lideri Chuck Schumer İslami giyim kuşamla İran bayrağı önünde görünüyordu. “Down Under” adlı hesaptan alınan tweet’ten çok açık bir İslamofobi yansıyordu.

        Twitter, Trump’ın bir takım komplo teorilerini yaymasına da engel olmuyor. Örneğin en son, eski Kongre üyesi ve halen MSNBC sunucusu Joe Scarborough’nun ilişkide olduğu evli bir çalışanını öldürdüğü iddiasını yayıyor. 2001 yılında kalp ritmi bozukluğu nedeniyle düşüp hayatını kaybeden Lori Klausutis’in kocası Timothy Klausutis, Twitter’ın CEO’su Jack Dorsey’e mektup yazarak, “alçakça bir yalanı içeren” Trump’a ait tweet’in silinmesini istiyor. Gelen cevap: Şirket kurallarımız ihlal edilmemiştir, silemeyiz.

        REKLAM

        TWITTER’DAKİ KOMÜNİST DEMOKRAT!

        Bu hareket serbestisine rağmen Twitter’la sinir harbine giren Trump, sosyal medya şirketlerini paylaşılan içerikten muaf kılan yasayı, federal denetim açısından daha geniş kapsamda yorumlayan bir kararname imzaladı. Hukukçulara göre Kongre inisiyatifi dışında uygulama imkanı olmayan, tamamen retorikten ibaret bir “siyasi tiyaro” eseri bu kararname.

        Trump’ın gerekçesi, sosyal medya şirketlerinin içeriğe müdahale etmesini önlemek. Aslında yasa, şirketleri içerikten sorumlu tutmadığı için müdahale gibi bir kaygıları olmaması gerekir. Fakat Trump ve Cumhuriyetçiler, düşünce ve ifade özgürlüklerinin Twitter tarafından engellendiğini ileri sürüyor.

        Oysa Amerikan Anayasası’ndaki hüküm, kamunun halkın düşünce ve ifade özgürlüğüne müdahalesini önlemek üzere düzenlenmiş. Dolayısıyla anayasal hükme göre Twitter’ın Trump’ın ifade özgürlügünü ihlal etmesi mümkün değil, çünkü özel bir şirket. Kaldı ki, Trump’ın kendisini eleştirenleri bloklaması esas anayasa ihlaline giriyor. Nitekim mahkeme, Trump’ın halkla düzenli iletişimde bulunduğu mecrada bloklama hakkı olmadığına karar veriyor.

        Tamam, Twitter Trump’a takmış olabilir de sosyal medya şirketinde bu işin sorumlusu kim? Muhafazakarlara göre, başta CEO Jack Dorsey Twitter yönetimi toptan solcu olduğu için başkanı sansürleyip mesajlarına sürekli çelme takarak kasımda yeniden seçilmesini engellemeye çalışıyor. Daha nokta atışı sorumlu arayanlar ise platformun doğruluk - teyit şefi Yoel Roth’u hedef gösteriyor.

        Roth komünist bir Demokratmış, çünkü üç yıl önceki tweetlerinde Trump’ı (turuncu renginden ötürü) “Irkçı mandalina” diye niteleyip, basın danışmanı Kellyanne Conway’i Goebbels’e benzetmiş ve “Beyaz Saray’dakilerin topu Nazi” diye laf savurmuş. Sosyal medya atışmalarında Trump taraftarları Roth’un Yahudi olduğunu da araya sıkıştırıyor.

        Eski tweetlerin yeniden dolaşıma çıkması üzerine Trump, bir Twitter çalışanını hedef almakta beis görmüyor; nefret dili kullanmakla suçluyor. Jack Dorsey ise “Lütfen çalışanlarımızı bu işin dışında tutalım” diye uyarı tweeti atıyor.

        Trump her ne kadar sansür iddiasında bulunsa da takipçi sayısı son dört yılda altı kat artmış bulunuyor. Sadece geçen ay 1.7 milyon takipçi eklendi, sayı 80.3 milyona çıktı; Twitter’daki en yüksek takipçili sekizinci hesap oldu.

        TROL ORDUSUNA YARGI MÜDAHALESİ

        “Latin Amerika’nın Trump’ı” diye anılan Brezilya Devlet Başkanı Jair Bolsonaro da yalan haber, iftira ve nefret yaymaktan yargı ve emniyetle karşı karşıya. Rakip İşçi Partisi’nin başkan adayı Fernando Haddad hakkındaki karalama ve yalanlarla iki yıl önceki seçimi kazanmasında payı olan trol ordusu ve finansör iş adamları şu sıra Yüksek Mahkeme kararıyla polis baskınlarına uğruyor.

        Sağ popülizmin kitabını yazan Bolsonaro, otoriter tavrıyla Brezilya demokrasisine tehdit olarak görülüyor; o ise “Yargı, taraftarlarımın fikir özgürlüğü engelliyor. Beni destekleyen medyayı susturmaya çalışıyorlar” diyor. Bolsonaro’nun medya dediği, aslında bir yalan propaganda makinesinden ibaret. Seçim döneminde sosyal medyanın yanı sıra WhatsApp grupları üzerinden milyonlarca yalan haber, komplo teorisi, dedikodu ve üzerinde oynanmış görseller yayılmış; sol adaya karşı aşırı sağdaki Bolsonaro’yu destekleyen iş adamlarının trol çetelerini milyonlarca dolarla finanse ettiği şüphesiyle soruşturma başlatılmıştı.

        WhatsApp gruplarında dolaşan haberlere göre sol aday Haddad seçimde hile yapacak ve iş başına gelince ülkeyi Küba’ya çevirecek, çocukların topunu da eşcinsel yapacaktı. Neticede Bolsonaro seçimi kazandı, fakat sosyal medyaki trol hücumları hızını kesmedi. Soruşturmayı yürüten federal polis kaynaklarına göre yalan haber ağını yöneten kişi Bolsonaro’nun ortanca oğlu Carlos. Ancak henüz şüphe aşamasında, resmi bir suçlama yok. Medyadaki haberlere göre yalan haberlerin idare merkezi başkanlık sarayında, Bolsonaro’nun ofisine bitişik.

        REKLAM

        İki yıldır süren gerilim bu hafta polis operasyonuyla yeni bir aşamaya geldi; Bolsonaro’nun sosyal medyadaki en ateşli ve nüfuz sahibi taraftarları, bazı Kongre üyeleri ve iş adamları baskına uğradı, başkent Brasil ile beş eyaletteki 29 ayrı adrese eş zamanlı operasyonlarla cep telefonları, bilgisayarlar ve dijital malzemeye el konuldu.

        Bolsonaro’nun sosyal medya fenomeni oğlu Carlos Bolsonaro’ya göre bu soruşturma ve baskınlar, anayasaya aykırı ve tamamen ideolojikti. Baskına uğrayanlardan Kongre üyesi Douglas Garcia ise bir sol saldırı altında olduklarını söylüyor, “Sosyal medyadaki muhafazakar sesleri susturmaya çalışıyorlar, internetin sağladığı fikir özgürlüğünü kullanan insanları kriminalize ediyorlar ama başarılı olamayacaklar” diyordu.

        Aynı Amerikalı muhafazakarların Twitter’dan şikayetçi olması gibi…

        KORONAVİRÜS KARDEŞLİĞİ

        Trump ve Bolsonaro'nun bir başka ortak yönü, ikisinin de ekonomiyi açık tutmak uğruna başından beri Kovid -19 pandemisini hafife ve hatta alaya alması. Trump’ın bilimle dalaşarak deri altına çamaşır suyu enjekte etmekten tutun da hidroksiklorokini bizzat kullandığını açıklamasına, Bolsonaro’nun “Virüse karşı pısırık davranmayın, erkek olun” diyerek iki sağlık bakanını harcaması ve taraftarlarıyla sıfır mesafede mitingiler yapmasına varıncaya değin öyle bir laubalilik hüküm sürdü ki, iki ülke koronavirüs vaka ve ölüm bilançosunda ilk iki sırayı paylaşıyorlar şimdi.

        Diğer Yazılar