Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Dünya Sağlık Örgütü nicedir bastırıyor, “Sosyal mesafe değil fiziksel mesafe” diyor ama “sosyal” olanı yerleşti bir kere. Örgüt, hümanist bir yaklaşım içinde; karantina günlerinde uzak düşen insanların pekala teknoloji aracılığıyla “sosyal” bağlarını koruyabileceğinden hareketle “fiziksel mesafe”yi vurguladı hep. Yanlış bir algıyla sosyal bağların kopacağı kaygısıyla.

        Fakat artık dünya yeni dalga istisnaları hariç, izolasyondan sıyrılıyor, cismen sosyalleşme evresine geçiyor. Dolayısıyla koronavirüs enfeksiyonuna karşı en güvenli mesafe kaç metre olmalı tartışması çok canlı. Virüsün menzil algısı ülkeden ülkeye değişiyor. Sosyal ve ekonomik açıdan uygulanabilir ölçü dünya genelinde en az 1 metre. Çin, Danimarka, Fransa 1 metreyi uyguluyor, Avustralya, Almanya ve İtalya 1.5 metre. ABD’de ölçü 6 feet’le uzuyor, yani 1.8 metre. Kanada, İspanya ve İngiltere ise 2 metre kuralıyla arayı iyice açıyor.

        Türkiye’de de en az 1 metre tavsiyesi var, ancak Sağlık Bakanlığı’nın yeme içme mekanları için talimatına göre masalar arası mesafe 1.5 metre, yan yana sandalyeler arası ise 60 santim. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya göre 149 santimde “tehlikeli mesafe” başlıyor, mesafe azaldıkça risk artıyor.

        Bununla birlikte Milli Eğitim Bakanlığı, dünkü LGS düzenlemesinde öğrencilerin en az 1 metre mesafede oturtulacağını açıklamıştı. Sağlık Bakanlığı ise “Binalara giriş çıkışlarda 1.5 metre mesafe kuralına uyulmalı” dedi. Neticede dün sınav yapıldı ve bazı iddialara göre öğrencilerin arkalı önlü mesafesi 60 santim kadardı.

        Bütün bu santim hesapları hayatın gerçekleriyle ne kadar uyumlu, tartışılır. Beşiktaş’ta çarşıya indiğimde masaların arası 1.5 metre gibi gelmedi bana. Dünya Sağlık Örgütü sitesine bakarsanız halen şu uyarı geçerli: “Damlacık tehlikesine karşı diğer insanlarla aranıza en az bir metre mesafe koyun. Kalabalık ortamlardan kaçının, çünkü bir Kovid-19 hastasıyla yakın temas ihtimali artar ve bir metre fiziksel mesafeyi korumak zorlaşır.”

        MESAFEYİ SULANDIRAN ARAŞTIRMA

        Fakat DSÖ’nün fonladığı ve Lancet’te yayınlanan bir araştırmanın ince detayları özellikle İngiltere’nin 2 metre kuralına dair tartışma çıkmasına neden oluyor. Çünkü bu çalışmaya göre 1 veya 2 metre arasındaki risk uçurumu o kadar da fazla değil. Mesafe 2 metreyse bulaş riski yüzde 1.3 oranında; mesafe 1 metreye inerse risk yüzde 2.6’ya yükseliyor. Mesafe kuralına hiç uymazsan risk yüzde 13 oluyor.

        Dolayısıyla gastronomi cephesinden 2 metreye itiraz sesleri yükseliyor. Çünkü bu hesapla pub’ların sadece yüzde 20-30’u açılabilecek. Mesafe 1 metreye indirilirse, yüzde 70’i açılacak. Başbakan Boris Johnson hem yeme içme sektörü hem de kendi milletvekillerinin baskısı altında. Bar, pub ve lokantaların açılacağı en erken tarih olan 4 Temmuz’a kadar mesafe kuralını revize edip son kararı verecek. Henüz ikna olduğuna dair işaret yok; “O kadar da zor değil, yapın” diyor 2 metre için.

        İngiliz bilim cephesi ise yine Lancet’i hedef tahtasına koydu. Geri çektiği hidroksiklorokin araştırması yüzünden itibarı zedelenen dergi, mesafe araştırmasında da yine aceleci davranmakla suçlanıyor. İngiliz uzmanlar, “Hangi mesafe güvenli emin olamayız, bu araştırma 2 metre kuralının sulandırılmasına neden olmamalı” diyor.

        REKLAM

        Cambridge Üniversitesi’nden istatikçi Prof. David Spiegelhalter, “Her ilave metrede enfeksiyon riskini yarıya indirmişler. Umarım hiç kimse araştırmada Tablo 3B’de görünen sonuçları ciddiye almaz” diyerek çalışmaya şüpheyle baktığını belirtiyor.

        Aslında araştırmanın yazarları da “1 metrelik mesafe yeterlidir” diye bir iddiada bulunmuyor; 1 metreden itibaren enfeksiyon riskinin azaldığını söylüyorlar. Hatta tabloya bakarsanız 3 metre tercih nedeni.

        Aslına bakılırsa virüsün operasyon alanını tespit etmekte hiçbir bilimsel araştırmanın kesinliği yok. Çin’deki hastanelerin yoğun bakım servislerinde yapılan tetkiklere göre en güvenli mesafe 4 metre mesela. Mesafenin yanı sıra virütik ortama ne kadar süreyle maruz kalındığı meselesi var. Havada süzülen aerosol dedikleri partiküllerin içerdiği virüsün nasıl bir etki yaptığı henüz belirsiz.

        MIT’de (Massachusetts Institute of Technology) bulaşıcı hastalıkların akışkan dinamiği üzerine çalışan Prof. Lydia Bourouiba, öksürmeyle saçılan zerrecikleri yüksek hızlı kamerayla tespit etmiş; en güvenli mesafe 6 metre çıkmış!

        Diğer Yazılar