Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Olay bilimsel deneyimle sabit. ABD’nin Washington eyaletinde bir cemaat korosu, dar alanda 61 kişi bir arada 2.5 saat süreyle prova yapıyor. Koro üyelerinden biri enfekte; “bir süper bulaştırıcı”. Şarkı söylerken hastalığı salona saçıyor, koronun 32 elemanı virüsü kapıyor ve ikisi ölüyor. Koristlerin 20'si muhtemel vaka olarak kayda geçiyor, sadece sekiz kişi hasarsız atlatıyor provayı. Amerikan Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi’nin (CDC) geçen mayıs ayında bir “süper yayıcı etkinliği” olarak mercek altına aldığı bu vakada koristlerin yakın mesafesinin yanı sıra şarkı söyleme faktörü kapalı mekanda bulaş hızını artırıyor. Bu nedenle kalabalık mekanlarda toplu etkinlikten kaçınılması gerektiğini söylüyor CDC.

        Pandeminin başından beri karışık sinyaller veren Dünya Sağlık Örgütü, sonradan maskeyi de ilave ettiği koronavirüsten korunma önlemlerinde hep sosyal mesafe ve hijyeni vurguladı; dünya bu yolu izledi. DSÖ Çin’e fazla hoşgörülü, hatta övgüyle yaklaştığı gerekçesiyle Trump’ın tepesini attırdı, ABD örgütle bağlarını kopardı. Ancak bu tipik Trump adımının yanı sıra bilim dünyasından da sitem var Dünya Sağlık Örgütü’ne; 30 ülkeden 239 bilim insanı muhtıraya varan tonda bir çalışmayla, “Kovid-19’un yayılmasında tanecik etkisinin de artık ciddiye alınması gerektiği” uyarısında bulundu. Makale, enfeksiyon hastalıklarıyla ilgili “Clinical Infectious Diseases” adlı bilim dergisinde yayınlandı.

        REKLAM

        Aralarında İstanbul Teknik Üniversitesi Makina Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. Ahmet Arısoy’un da bulunduğu imzacı bilim insanları şunu söylüyor: Sadece öksürme ve hapşırma değil konuşmayla da saçılan gözle görülmeyen küçük tanecikler (aerosol) hava akımlarıyla birkaç dakika içinde mekana yayılıyor. Kapalı mekanlarda bu havanın solunmasıyla yeni tip koronavirüs bulaş hızının arttığına dair giderek artan sayıda kanıtlar ortaya çıkıyor; bir - iki metrelik sosyal mesafenin çok ötesinde onlarca metreye saçılabiliyor tanecikler. Örneğin bir Çin lokantasında meydana gelen enfeksiyonlar sonrası, mekandaki oturma pozisyonları videodan inceleniyor ve üç ayrı grup arasında bulaşa zemin oluşturacak hiçbir direkt ya da dolaylı temas olmadığı görülüyor.

        Bu nedenle, önceden düşünüldüğünün aksine, artık havadan aerosollerle bulaş ihtimalini de ciddiyetle değerlendirmek ve havalandırma talimatlarını da önlemler kılavuzuna eklemek gerekiyor. Kamu binaları, iş yerleri, okul, hastane ve yaşlı bakım evlerinde taze hava sirkülasyonunu sağlayacak etkin sistemler oluşturulması, havalandırma sistemlerinin daha yüksek kapasiteli filtreler ve morötesi ışıklarla takviye edilmesi isteniyor.

        Bugüne kadar halk sağlığı uyarıları, damlacıklardan kaçınmak için sosyal mesafeyle ve su-sabunla el temizliğine odaklandı, DSÖ dahil hiçbir sağlık enstitüsü virüsün havadan da bulaşabileceği ihtimalini ön plana almadı. Şimdi bilim insanlarının DSÖ’ye yönelik uyarısı daha önce rastlanmamış bir eleştiri tarzı ve örgütün varlığını sorgulayan bir hamle olarak görülüyor. Hatta DSÖ’ye teknik destek veren akademisyenler de eleştiriyor. Örneğin Georgetown Üniversitesi’nden Prof. Lawrence Gostin şöyle diyor: “Dünya Sağlık Örgütü’nün asemptomatik bulaş, maske kullanımı ve şimdi havadan yayılma meselesiyle ilgili verdiği karışık mesajlar prestij kaybına neden oldu. Doğru, çok zor bir görev icra ediliyor. Bütün dünyanın izleyeceği tavsiyelere karar vermesi için öncelikle bilimsel kanıt gerekiyor. Ancak daha açık ve net bir teknik kılavuz çıkarmadığı takdirde bilim insanları bile DSÖ’ye olan güvenini yitirecektir.”

        Pandemi yönetiminde sürekli savunmada olan DSÖ ise teknik uzmanların havadan bulaş meselesini inceleyeceğini açıkladı.

        KORONA GÜNLERİNDE KORO SAKINCALI

        Epidemiyolog ve makine mühendislerinin de dahil olduğu bilim insanları, şarkı ve tezahürat gibi toplu faaliyetlerin özellikle kapalı alanlarda tehlikeli olduğu görüşünde. Berlin Teknik Üniversitesi’nde (TU) yapılan deneyler de topluca şarkı söylemenin havaya saçılan tanecikler nedeniyle bulaş riskini artırdığını gösteriyor.

        Havalandırma uzmanları Berlin’deki sekiz ayrı koro ekibini deney için davet ediyor. Önce sadece nefes almaları, sonra bir metni okumaları ve nihayetinde şarkı söylemeleri isteniyor. Koristlerin saldığı hava bir cam tüpte toplanıyor, saçılan taneciklerin miktarı lazer partikül sayıcıyla ölçülüyor. Saatlerce havada kalabilen beş mikrometreden küçük bütün partiküller sayılıyor. Sonuç: Şarkı söylerken püsküren aerosollerin, konuşma ya da solumada saçılan taneciklerden çok daha fazla olduğu görülüyor. Koristler sadece soluk alıp verirken saniyede beş-85 partikül saçıyor; konuşmaya başladıkları an miktar kat kat artıyor. Şarkı faslında ise tanecik sayısı saniyede 750’den altı bine kadar çıkıyor.

        Bu araştırma henüz bilimsel bir organda yayınlanmadığı için tedbirli yaklaşmak gerekiyor. Ancak Berlin TU uzmanları, oda konserlerinin Almanya’daki 2 milyon amatör koro şarkıcısı ve seyirciler için risk oluşturduğunu söylüyor. Yapılan deneylere göre pencereden taze havalandırma yeterli olmayabilir. Profesyonel korolara gelince, hem etkin havalandırma sistemleri olduğu için hem de geniş mekanda aerosoller inceldiğinden, büyük konser salonlarında tehlike olmadığı iddiasındalar. Mesafe ve hijyen kurallarına dikkat edildiği sürece.

        Diğer Yazılar