Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Bu yılki Nobel Kimya Ödülü’nü kazanan iki bilim kadınından Amerikalı biyokimyager Jennifer Doudna’ya üniversitesi “University of California, Berkeley” ücretsiz park yeri vermiş ödül olarak… Fakat park parası çok da sorun olmasa gerek, çünkü ödülün ortağı Fransız mikrobiyolog Emmanuelle Charpentier’le 10 milyon İsveç Kronu’nu, yani kişi başına yaklaşık 560 bin doları paylaşacaklar. Nobel’de maddiyatın lafı edilmez, bütün ödül sahipleri tek başına ya da paylaşarak alıyor o parayı. Ancak Doudna-Charpentier ikilisinin ödüle layık görülen “genetik makas” keşfinde Nobel öncesi ve sonrasıyla büyük rakamlar konuşuyor. İki bilim kadını daha önce Silikon Vadisi’nin 3 milyon dolarlık ödülüyle 850 bin dolar değerindeki Japon bilim ödülünü kazanmıştı.

        Bitmedi; hayatın kodlarını yeniden yazan “Crispr-Cas9” tekniğinin patentini kazanan taraf hayatının servetine de kavuşmuş olacak. Bu alanda ABD üniversiteleri arası müthiş bir patent savaşı yaşanıyor…

        DNA’yı keserek genetik yazılımı değiştiren “Crispr-Cas9” tekniği kanser tedavisinden tarımsal üretimin iyileştirilmesine kadar uzanan geniş bir yelpazede moleküler biyolojide devrim yarattı. Tasarım bebek tartışması gibi etik sorunları da beraberinde getiren çığır açıcı bu keşfi Jennifer Doudna ve Emmanuelle Charpentier ilk kez 28 Haziran 2012’de Science dergisinde yayınlamıştı. Bulgu şuydu; Cas9 enzimi genomun belirli yerlerinden DNA iplikçiklerini keserek “moleküler makas” işlevi görüyor, böylece DNA parçaları eklenip çıkarılabiliyor, dolayısıyla herhangi bir organizmada istenen hücrenin genetik yapı taşı kolayca değiştirebiliyordu. İnsandan sivrisineğe her organizmanın genom dizilimini değiştirebilen bu teknik halen kanser terapisi ve kalıtımsal hastalıkların tedavisinde kullanılıyor.

        REKLAM

        CRISPR’ın açık yazılımı “Clustered Regularly Interspaced Short Palindromic Repeats”; “Düzenli aralıklarla bölünmüş palindromik tekrar kümeleri” anlamına geliyor.

        KADINLAR KAŞİF; ERKEKLER MUCİT

        Nobel Komitesi de “Hayatın kodları yeniden yazan buluşa” verdi ödülü. 1901 yılından bu yana 186 kişi 112 kez kimya ödülüne layık görüldü, ancak Doudna ve Charpentier dahil sadece yedisi kadındı. Ve ilk kez bir bilim ödülünde sadece iki kadın ortaklaştı. Fakat aslında adı çok konuşulan bir de erkek aday vardı: Biyoteknoloji çalışmalarını MIT ve Harvard Broad Enstitüsü’nde sürdüren ve ABD’nin en parlak bilim insanları arasında gösterilen, henüz 35’indeyken Nobel yakıştırılan Feng Zhang.

        Bu buluşun bir gün Nobel alacağına kesin gözüyle bakılıyordu, bütün mesele kimlerin ve ne zaman ödüle kavuşacağı şeklindeydi. Çünkü Crispr-Cas9 tekniği çeşitli alt dallara ayrılmış, bilim insanları yenilikçi çalışmalarla katkıda bulunarak tekniği geliştirmişti. Dünya çapında birçok laboratuvarda kullanılan teknik sayesinde yeni ilaçlar, tarım ürünleri ve zararlıları kontrol yöntemleri üzerinde çalışan endüstriler ortaya çıkmıştı. Örneğin Feng Zhang, tekniğin memelilerde de işlediğini ortaya koyan çalışmasıyla öne çıkmıştı. Bu gelişme üzerine California Üniversitesi Crispr-Cas9 tekniğinin mülkiyet hattına sahip olduğu iddiasıyla Patent Ofisi’ne başvurmuş ve patent savaşı Broad Enstitüsü lehinde sonuçlanmıştı. Patent hakemlerine göre Zhang’ın canlı bitki ve hayvan hücreleri üzerindeki çalışması, koruma altına alınmayı hak edecek derecede orijinaldi.

        O kadar orijinaldi ki, Zhang’ın doğum yeri olan Çin’de insanlar üzerinde klinik deneylerde kullanılan teknik, ilk tasarım bebeklerin dünyaya getirilmesi gibi büyük bir etik skandalına yol açmıştı. Önce Sun Yat-sen Üniversitesi’nden bir ekip “Crispr-Cas9” teknolojisiyle insan embriyosunda gen düzenleme deneyinin sonuçlarını açıklayarak bilim dünyasını sarstı; ardından He Jiankui adlı bilim insanı ilk tasarım ikizleri Lula ve Nana’nın doğumunu müjdeleyerek şok yarattı. Neticede üç yıl hapis cezası aldı.

        Doudna ve Charpentier bir laboratuvar aracı olarak buluşları için daha önceden patent başvurusunda bulunmuştu, fakat bitki ve hayvan hücrelerine uygulayan çalışma onlara ait değildi. O hamlenin sahibi Zhang ve ona paralel olarak benzer çalışmayı yayınlayan Harvard Üniversitesi’nden genetik uzmanı George Church idi. Multi milyon dolarlarla ifade edilen patent savaşındaki ilk raundu Broad Enstitüsü kazansa da temyiz aşaması henüz tamamlanmış değil. Patent ve İstinaf Kurulu geçen ay, insan hücreleri üzerindeki çalışmada önceliğin Broad Enstitüsü’ne ait olduğuna dair ara karar verdi, ancak California Üniversitesi ile Viyana Üniversitesi ve Emmanuelle Charpentier’den oluştuğu için CVC diye anılan karşı tarafa da yeni kanıtlar sunması için süre tanıdı.

        Patent savaşı bir yana Nobel Komitesi, ilerlemeyi mümkün kılan temel ilkeleri ekip çalışmasıyla geliştirip ilk kez yayınlayan bilim insanları olarak Doudna ve halen Berlin’de Max Planck Enstitüsü’nde görevli Charpentier’de karar kıldı. Nitekim Harvard’lı genetikçi George Church de şöyle diyor: “Nobel Komitesi harika bir seçim yaptı. Zhang ve ben ödüle dahil edilmediğimiz için küçümsendiğimizi düşünmüyoruz. Komite, Charpentier ve Doudna’nın keşfini ödüle layık gördü. Biz ise mucitleriz. Feng Zhang çok genç ve öyle yaratıcı fikirlere sahip ki, gelecekte Nobel alacağından hiç kuşkum yok.”

        Peki Nobel patent savaşını etkiler mi? Doudna, “Etkileyeceğini sanmam” diyor.

        Diğer Yazılar