Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Formula 1’de kadınlar yarışmıyor, çünkü F1 pilotu olmak için katil içgüdüsü gerekiyor. 2008’de emekli olan İskoç pilot David Coulthard kadınların anaç genleri nedeniyle katil içgüdülü erkeklerle yarışamayacağını söylediğinde çok tepki çekmişti. O da karşılık olarak demişti ki; “Bana mağara adamı muamelesi yapmayın. Herkesin belli yetenekleri var. Ben de şahsen (Michael) Schumacher ve (Lewis) Hamilton kadar yetenekli değilim.”

        “Katil içgüdüsü” faktörü Formula 1’de çok sıkça dile getirilir. Örneğin Sebastian Vettel’in de dört dünya şampiyonluğundan sonra katil içgüdüsünü kaybettiği için Ferrari takımında genç Charles Leclerc’in gerisinde kaldığı söyleniyor. Nitekim Vettel, Ferrari’de son sezonunda, seneye Aston Martin’de.

        Coulthard’ın sözlerinde gerçeklik payı olabilir; onun dediği gibi “kadınlar doğurganlığı nedeniyle koruma içgüdüsüne sahip olduğu için” daha fazla riski göze alan testosteronu yüksek yırtıcı erkeklerle yarışamayabilir. Ama F1 pistinde rekabet dezavantajı, kadınların iyi sürücü olmasını engellemez. Dahası sürücü olmalarını engellemez. İşte bu nedenle Formula 1’in gelecek sezon takvimine ilk kez Suudi Arabistan’ı da dahil etmesi problemli. F1 gibi prestijli bir spor etkinliğinin kadınların temel hak ve özgürlüklerden yoksun olduğu bir coğrafyaya taşınması Riyad’a fazlasıyla prim vermek anlamına geliyor. Gerçi Veliaht Prens Muhammed bin Salman’ın reform makyajıyla Suudi Arabistan’da kadınlara direksiyon izni çıktı ama öncesinde bu uğurda mücadele veren kadınlar hâlâ zindanda. Araç sürerken videosunu paylaşan Luceyn el Hezlul iki yıldır hapiste. İşkenceye maruz kaldığı iddiaları var. Araç kullanma ve tek başına seyahat hakkı için sesini yükselten Nesime el Seda da hapse düşeli iki yıl oldu.

        REKLAM

        Aslında Suudi kadınların F1 tecrübesi daha fazla. Bugüne kadar hiçbir Suudi pilot F1’de yarışmadı ama iki yılı önce Fransa Grand Prix’sinde Asil el Hamad adlı Suudi kadın Renault’yla birkaç gösteri turu yapmıştı. Çünkü aynı gün Suudi Arabistan’da kadınlara ehliyet hakkı tanınmış ve El Hamad Suudi Motor Sporları Federasyonu yönetim kurulunun ilk kadın üyesi sıfatıyla uluslararası reklam yüzü olarak piste çıkmıştı.

        FORMULA’NIN EŞİTLİK İLKESİNE NE OLDU?

        Kadınlara sürüş hakkını yeterli görmeyen insan hakları örgütlerinden ise boykot çağrıları geliyor. Uluslararası Af Örgütü, pilotu, patronu ve yöneticisiyle bütün F1 takımlarının Suudi Arabistan’daki insan hakları ihlallerini dile getirip cezaevlerindeki insan hakları aktivistleriyle dayanışma göstermesini istiyor.

        İnsan Hakları İzleme Örgütü ise F1 projesini baskıcı rejimin spor yoluyla aklanıp meşrulaştırılması olarak niteliyor. Örgütün spor alanından sorumlu direktörü Minky Worden F1’i kınayarak, bu işbirliğinin Suudi Arabistan’ın insan hakları ihlallerini dikkatlerden kaçırmak için uyguladığı sinsice planın bir parçası olduğunu söylüyor; “Formula 1’in insan haklarına ilişkin taahhütleri var. Peki Suudi yetkililerle görüşmeler yürütürken, tek suçları otomobil kullanmak olan kadınların serbest bırakılması için girişimde bulundular mı?” diye soruyor.

        Sormakla haklı, çünkü F1 bu yıl “We race as one” mottosuyla bir inisiyatif başlatarak sporda ırk ve toplumsal cinsiyet bazında çeşitliliği teşvik edeceğini açıklamıştı. Suudi Arabistan ise feminizm ve toplumsal cinsiyet eşitliğini “aşırı fikirler” olarak kategorize ediyor. Cinsiyet eşitliği mücadelesi veren 28 Suudi kadın aktivist ağır cezada yargılanıyor.

        Formula1 yönetimine bakarsanız bambaşka bir Suudi Arabistan anlatılıyor. F1 sitesindeki “Cidde’nin Kızıldeniz kıyısındaki güzelim atmosferinde ışıl ışıl gece yarışı…” cümlelerine itiraz yok. Peki ya çizilen portre? Formula 1’in CEO’su Chase Carey, “Suudi Arabistan’ı takvime almaktan büyük heyecan duyuyoruz. Bu ülke spor ve eğlence alanında dev etkinliklerle giderek çekim merkezi haline geliyor. Bölge bizim için çok önemli, nüfusun yüzde 70’i 30 yaşın altında. Bu olağanüstü ve tarihi lokasyonda yeni bir hayran kitlesiyle buluşacağımız için sevinçliyiz” diyor.

        Eleştirilere karşılık ise Formula 1 bildirisinde şu satırlar yer alıyor: “Formula 1 on yıllardır yarıştığı her yerde ekonomik, sosyal ve kültürel açıdan pozitif bir güç olmuş, sınırları aşarak kültürleri buluşturmuştur. Biz sorumluluklarımızı ciddiye alırız ve insan hakları konusundaki pozisyonumuzu partnerlerimiz ile ev sahibi ülkeler nezdinde açıkça dile getiririz.”

        Dile getirilmesi gereken bir de şu var: Pandemi kısıtlamaları nedeniyle Formula 1 bu sezon önemli gelir kaybına uğradı; Suudi kontratından gelen meblağ ise 50 milyon dolar. Ayrıca Suudi enerji şirketi Aramco, Formula 1'in önde gelen partnerleri arasında yer alıyor.

        Bu arada şunu da sormak lazım: Chase Carey’in andığı 30 yaşın altındaki Suudi nüfusuna kadınlar da dahil mi? Kadınlar spor müsabakalarını sadece televizyondan seyredebiliyordu. MBS’nin girişimiyle birkaç yıldır Riyad ve Cidde’deki belirli statlarda ayrılan tribünlerden futbol maçlarını izleyebiliyorlar.

        Gerçi 2021 sezonundaki ilk Suudi Grand Prix’si Cidde’nin sahil caddelerinden geçerek 23 tur üzerinden yapılacak; dolayısıyla kadınlar sokakta ailecek izleyebilir. Formula yarışı 2023’ten itibaren de Qiddiye’de inşası süren devasa spor ve eğlence kenti bünyesindeki piste taşınacak. Eğlence için yurt dışına giden vatandaşın ülke sınırını aşmadan para harcamasını esas alan Las Vegas boyutundaki mega kentin tanıtımlarında eş ve çocuklarıyla atlıkarıncaya binen kadınlar var. Herhalde F1 pistinin tribünlerine de alınırlar.

        Diğer Yazılar