Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        İtalya Cumhurbaşkanı Sergio Mattarella, Dante’nin kuşaklar boyunca İtalyanlar için bir referans ve ilham kaynağı olduğunu daha geçenlerde söylemişti; tarihsel bakış açısıyla, faşistler tarafından propaganda aracı olarak yüceltildiğini de vurgulayarak.

        O malzeme şimdi popülist siyasetin goygoy aracı şeklinde yeniden gündemde. Hem de merkez sol liberal La Repubblica’nın inanılmaz katkısıyla. Milliyetçi popülizmin değirmenine sol tayfanın nasıl su taşıdığını gösteren çarpıcı bir örnek.

        Olay Alman Frankfurter Rundschau gazetesinde Arno Widmann imzalı eleştiri yazısıyla başladı. Durduk yerde Dante eleştirisinin nedeni, İtalya’nın geçen yıldan başlayarak 25 Mart’ı milli şair konuruna “Dante Günü’’ ilan etmiş olması. Widmann İtalyancaya edebi metinler üzerinden de vakıf bir eleştirmen, Umberto Eco ve Curzio Malaparte çevirmeni ve Dante’ye özgün dil üzerinden yapıyor eleştirisini. İlahi Komedya’nın çok da matah bir edebiyat şaheseri olmadığı sonucu çıkarmaya müsait olmakla birlikte, üzerinde fazla durmaya değmeyecek sıkıcı bir yazı aslında.

        Ancak La Repubblica “Dante’ye Almanya’dan inanılmaz saldırı: Hırslı ve intihalci!” başlığıyla meseleyi büyütünce eleştiri yazısı kıymete bindi. Kültür Bakanı Dario Franceschini gazetenin haberine güvenerek saldırgan Almanlara bir Dante dizesiyle Twitter’dan cevap verdi; Cehennem Üçüncü Kanto 51’deki “söz etmeye değmez, yalnızca bak ve yürü” deyişiyle.

        Ancak bakanın sözünü dinleyen çıkmadı, bütün gazeteler ateşe başladı, Alman Dışişleri Bakanlığı’nın İtalyan ulusundan özür dilemesi istendi. Kuzey Ligi’nin popülist lideri Matteo Salvini de “Fake, fake” diyerek devreye girdi. Hatta Floransa’daki Uffizi Galerisi’nin Alman müdürü Eike Schmidt de koroya eşlik ederek eleştirmeni cahil bir provokatör olmakla suçladı. Dante'nin soyundan Pieralvise Serego Alighieri ise Almanların Dante kadar büyük bir sanatçıları olmadığı için kıskandığını demeye getirdi.

        REKLAM

        Tepkilere bakınca, İtalyanların eleştiriden özetle çıkardığı sonuç şu: “İtalyancayı icat eden Dante değildir, özgün bir eser yaratmış da değildir. İtalya’nın en büyük şairi diye Dante’yi kutlaması için bir neden yoktur. Çünkü Dante, Arap metinleri ve Provence trubadurlarından kopya çekmiştir, egoist ve yükselmek için başkalarını ezecek kadar hırs küpüdür, Shakespeare’den ışık yılı geridedir, Dante’nin büyüklüğünü Shakespeare ile kıyaslamış olması sebebiyle T.S. Eliot da suçlu olup çıkmıştır…”

        YÜZ YILLIK TARTIŞMA: DANTE VE İSLAM

        Ama eleştirinin aslı böyle değil. Tanınmış bir gazeteci ve edebiyat eleştirmeni olan Widmann’ın yazısında “Hırslı ve intihalci, kutlayacak ne var” gibi ifadeler yok. Ancak çok eskiden beri süregelen zaman zaman alevlenip sönen bir tartışma var: Dante’nin Mirac kıssası ve İbn Arabi’nin eserlerinden esinlendiği iddiasını yeniden gündeme getiriyor Widman.

        İspanya’daki İslam kültürü ve Arapça metinler üzerine çalışan İspanyol Cizvit papazı Miguel Asin Palacios’un 1919’da yayınladığı La escatologia Musulmána en la Divina Comedia” (İlâhî Komedya’da İslâm Uhreviyatı) başlıklı eserindeki bilgiyi aktarıyor. Asin Palacios, Dante’nin öteki dünyaya yolculuğu ile Hz.Muhammed’in Cebrail eşliğinde Mescid-i Aksa’dan göğe yolculuğu ve Allah’ın huzuruna çıkışı arasındaki benzerliği ortaya koyuyor. İslami kaynaklarda geçen rivayete Dante’nin de 13’üncü yüzyıldaki Latince çeviriler üzerinden vakıf olduğunu ve bu motiften ilham aldığını söylüyor.

        Widman yazısında, Dante uzmanlarının Asin Palacios’un tezine çılgın bir fantezi gözüyle bakarak itiraz ettiklerini, kahramanlarının eserini biricik gördüklerini, ancak aslında ihtiraslı yanını küçüksediklerini belirtiyor; “İslami kaynaklardaki göğe yükselişi pekala bir Hıristiyan göksel yolculuğuyla gölgede bırakmayı amaçlamış olabilir” diyor.

        Bu yorumu bir intihal iddiası ve karalama olarak algılayan İtalyanlar, yüz yıllık bir eser için yeniden kıyameti koparıyorlar.

        İslam Ansiklopedisi’ne göre Asin Palacios, Dante’nin Cehennem, Araf ve Cennet tasvirlerini özellikle İbn Arabi ve Ebu’l Âlâ el Maarri’nin eserlerinden aldığını ileri sürüyor. Bu görüş Batı ilim dünyasında, özellikle 1921 yılında Dante’nin 600. doğum yılını kutlama hazırlığı içinde bulunan İtalya’da şok tesiri yaptı ve çok şiddetli tepkilere yol açtı. Asin Palacios tepkilere ısrarla karşı koydu ve görüşlerini daha ayrıntılı olarak savunduğu bir ekle birlikte eseri büyük boy 609 sayfa halinde ikinci defa yayınladı (Madrid 1943).

        REKLAM

        Karşı görüşte olanların tek delili Dante’nin Arapça bilmemesiydi. Asin Palacios ise Dante’nin Latince ve İspanyolcaya yapılmış tercümelerden faydalandığını belirtiyor. Nitekim sonraki yıllarda yeni veriler ortaya çıkıyor. 1260’larda, yani Dante’nin doğumundan önce Mirac konusunda Arapça eserlerin Latince ve İspanyolca çevirileri bulunup yeniden yayınlanıyor. Dante’ciler itiraz etse de bunlar ilhamın delilleri sayılıyor.

        “POP ŞARKICILARINDAN ESİNLENDİ”

        Dante’nin modern İtalyan dilinin kurucusu olmasını da tartışıyor Widmann. Şurası doğru; 13 ve 14’üncü yüzyılda henüz birliğini sağlayamamış İtalya’da çok fazla yerel lehçe hakim, yazarlar halk dili yerine Latinceyi tercih ediyor. Dante Alighieri ise İlahi Komedya’yı Toskana lehçesiyle yazıyor ve İtalyanca o dil üzerinden yükseliyor. Dağınık lehçeleri birleştirici rolü nedeniyle Dante İtalyan dilinin kurucusu mertebesine eriyor.

        Widmann’a göre ise Dante’nin İlahi Komedya diline modern demek zor. Çünkü eserin sadece okullarda okutulan versiyonu değil, özgün eserin kendisi de kelime kelime açıklamalı deşifre edilerek aktarılıyor, modern okur Dante’nin öteki dünyaya düşsel gezisinde ancak yardımla yolunu bulabiliyor.

        Bu tespiti mesnetsiz ve haksız bulmak tabii ki İtalyanların tasarrufunda; İlahi Komedya’nın İtalya’da dil birliğini sağladığını, Dante kadar ebedi kudrete sahip şairleri olmadığı için Fransa’dan Almanya’ya birçok Avrupa ülkesinde halen farklı lehçelerin hüküm sürdüğünü söylüyorlar. Bazı kültür insanları, “Sanki Almanlar Ortaçağ eserlerini anlayabiliyor da…” şeklinde karşılık veriyor ki, o da doğru. Orta Yüksek Almanca Minnelied metinlerini sökmek zordur. Oksitanya trubadur geleneğinin takipçisi ozanların (Minnesaenger) şiirlerinde, aşıkların şahin metaforuyla tasvir edilmesi gibi şablonlar ve bazı sözcükler biraz anlam çıkarmaya yarar, o kadar.

        Özgün dildeki kavrayışlar bir yana, İlahi Komedya’yı çeviri kokmayan muhteşem diliyle ilk kez şiir formatında Türkçeye kazandıran Rekin Teksoy’un, metaforları ve karşılaştığımız yüzlerce kişiyi açıklayan dipnotları olmasa Cehennem’de, Araf ve Cennet’te Dante’yle Vergilius ve Beatrice’ye eşlik etmek ne mümkün.

        REKLAM

        Widmann, 13’üncü yüzyılda Provence’dan Avrupa’ya yayılan trubadur geleneği üzerinden de Dante’yle bağ kuruyor. İtalyan ozanların bu etkiyle hayali ya da gerçek kadınları ilahi bir takım metaforlarla yücelttikleri şiirler yazdıklarını; İlahi Komedya’da da Beatrice’nin varlığında aynı şeyin olduğunu söylüyor, şöyle devam ediyor: “Ama aradaki bir fark görmezden gelinir: Trubadurlar dönemin pop şarkıcılarıydı, eserlerinin sadece metinleri kaldı bugüne. Dante’nin amacı ise müzik olmadan aynı etkiyi göstermekti. Kendisini sürekli bir rekabet içinde hissediyor, herkesi gölgede bırakmak, imkansızı başarmak istiyordu.”

        Bu bakış açısı İtalyanlara göre Dante’ye hakaretti. En bozuldukları tespitlerden biri de Dante’nin sevdiği kadın Beatrice’yle ilgili.

        Bilindiği kadarıyla Dante komşularının kızı Bice’yi gördüğünde henüz dokuz yaşındadır, Beatrice de sekiz. Dokuz yıl sonra beyazlar içindeki Beatrice’ye yeniden rastladığında ömür boyu sürecek bir tutkuyla kadına bağlanır. Beatrice başkasıyla evlenir, Dante’den 30 yıl kadar önce de hayata veda eder.

        Ancak Widmann’a göre, Beatrice gerçek mi yoksa düşsel bir varlık mı, belli değildir: “Dante bir karısı ve çocukları olduğu halde hayali aşkın peşinde ailesini pek umursamaz. Sonsuz mutluluğa giden yolda evlilik hayatının önemini keşfetmek için Luther ve Reformasyon’un beklenmesi gerekecektir…” Bu görüş de İtalyanları kızdırmış görünüyor.

        Çok içerledikleri diğer bir mesele, “Dante’nin, ışık yılları mesafesinde Shakespeare’in gerisinde olması”. İngiliz medyasına da bu başlıkla haber olan eleştiride Widmann aslında başka bir şey söylüyor. “Shakespeare'in ahlak dışılığı, gerçekliğe dair anlatımları - bütün bunlar da en nihayetinde şairin tahayyülüdür - Dante'nin her konuda ille bir fikir sahibi olma, her şeyi kendi ahlakının mahkemesinde yargılama çabasından ışık yılları mesafesinde modern gelir bize. Dev eserin varlık nedeni de budur, şairin Kıyamet Günü için tez davranıp tanrının işine soyunarak iyileri kötülerden ayıklamasına hizmet eder.”

        Anlaşılması biraz zor olduğu için “Dante, Shakespeare’in gerisinde” diye sıyrılıp üste çıkmak daha kolay.

        Diğer Yazılar