Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Pandemi durgunluğu iklime fayda bakımından bekleneni veremedi. BM Dünya Meteoroloji Örgütü’nün bu hafta yayınladığı rapora göre iklim koşulları 2020 yılında “insafsızca” kötüleşti, korona salgını küresel ısınmanın yavaşlamasına çok az katkıda bulundu.

        Uluslararası Enerji Ajansı’nın 2021 projeksiyonu, pandemi durgunluğundan çıkışın artan enerji ihtiyacıyla birlikte karbon emisyon hacminde 1.5 milyar tonluk artışa neden olacağını gösteriyor. İcra Direktörü Fatih Birol’un deyişiyle; “Kovid krizinden çıkış iklimimiz açısından sürdürülebilir değil, bu acil bir uyarıdır…”

        Dünya Meteoroloji Örgütü raporuna göre 2020, şimdiye kadar kaydedilen en sıcak üç yıldan biri oldu, kasırga, sıcak hava dalgaları, sel ve orman yangınları gibi aşırı hava olayları dünya genelinde en yüksek seviyelere ulaştı. Karbon salımı aynı seviyede devam ettiği takdirde, küresel sıcaklık artışını 2030 yılına kadar 1.5 dereceye oturtmak mümkün olmayacak. Bu iklim istikrarını yakalamak için hemen bugün harekete geçmek gerekiyor.

        Raporun açıklandığı gün BM Genel Sekreteri Guterres şunu söylüyor; “Uçurumun kenarındayız. 1.5 derece hedefi ve karbon salımının 2050’ye kadar sıfıra indirilebilmesi için hükümetlerin ‘iddialı planlar’ sunması gerekiyor. Bu yıl eylem yılı olmalı.”

        REKLAM

        Guterres ayrıca iklim krizi konusunda işbirliği deklarasyonu yayınlayan ABD ve Çin’in ortaklığını da kutluyor. Karbon emisyon hacminde Çin bir numara, ABD de ikinci sırada. Kağıt üstündeki işbirliği realiteye dönüşür mü, bunun ilk sinyalleri bugün alınacak. ABD’den gelen ilk sinyal, Biden’ın ‘iddialı’ bir plan sunmaya hazırlandığı şeklinde. Kendisinin davetiyle bugün ve yarın dünya liderlerinin katılımıyla düzenlenecek sanal iklim zirvesinde. Cumhurbaşkanı Erdoğan da zirvede bir konuşma yapacak.

        Amerikan medyasına göre Biden bu zirveyle, Trump’ın bıraktığı dünya liderliğine dönüş sahnesi hazırlıyor. Malum, Biden başkanlığı devralınca ilk iş Trump’ın iklim ihanetini onarma işine girişti. Trump’ın kararıyla çıkılan Paris İklim Anlaşması’na geri döndü; 2050’ye kadar karbon emisyon hacmini sıfırlama taahhüdünde bulundu. Atlantik ötesi müttefiklerle ilişkilerin onarımına da iklimden başlayarak, eski Dışişleri Bakanı John Kerry’yi iklim özel elçisi olarak atadı. Kerry, Avrupa Birliği ile ilişkilerin iyileştirilmesi için köprü görevi üstleniyor.

        Kerry’nin bir ayağı da Asya’da. Geçen haftaki Şanghay ziyaretinde Çinli muhataplarıyla iklim krizini görüştü, taraflar “acilen ciddi adımlar atmak” konusunda anlaşmaya vardı.

        Çevre ve küresel güvenlikten başlayarak dünya liderliği mesajı vermeye çalışan Biden’ın başarı şansı şüpheli. Çünkü zirvede sunacağı planın “2030’a kadar karbon emisyon hacmini yüzde 50 oranında azaltmayı” öngördüğü şeklinde haberler var. Henüz kesinleşmediği de belirtiliyor. Ancak iklim krizine en fazla katkıda bulunan kirleticiler Çin, Hindistan, Rusya ve Brezilya’nın topluca Biden’ın takipçisi olmasını kimse beklemiyor.

        Bu nedenle Biden’ın iddialı bir planla sahneye çıkması diplomatik risk olarak değerlendiriliyor. Canlı yayınlanacak çevrimiçi zirvede liderlerin nasıl çıkışlar yapacağı da tamamen sürprizlere açık. ABD’nin seçimlerde siber casusluk iddiasıyla Rusya’ya yaptırım uyguladığı ortamda Putin zirve davetini kabul etti. Çin lideri Şi Cinping de hazır bulunacak.

        REKLAM

        Biden’ın bir dezavantajı da şu; Paris İklim Anlaşması’na geri döndü ama bir ABD başkanının canı istediği an bu anlaşmadan çekilebileceğini de bütün dünya biliyor. Diğer yandan, önümüzdeki kasım ayında Glasgow’da düzenlenecek BM İklim Zirvesi öncesinde Biden’ın etki gücü açısından çok iddialı olması da gerekiyor. Nitekim söylentisi dolaşan yüzde 50 planı, Obama’nın 2015’teki Paris zirvesinde taahhütte bulunduğu planın tam iki katı.

        ABD Dışişleri Bakanı Blinken “Biden-Harris yönetimi iklim kriziyle mücadele için tarihte görülmemiş şekilde harekete geçecek” diyerek dünyaya güvence vermeye çalışıyor.

        “ÖNCE İKLİM” SUÇLAMASI

        Biden’ın iddialı olması için ABD içinden yoğun baskı var. Bilim insanlarının bir araya geldiği “The Union of Concerned Scientists” grubu geçenlerde Biden’a 1500 imzalı mektup gönderip “yüzde 50 hedefi” konulmasını istedi. Özellikle de ulaştırma ve enerji sektörlerinde yarı yarıya kısıntıyı vurgulayarak. Aralarında Apple, Starbucks ve Walmart yöneticilerinin de bulunduğu 300 kadar iş insanı iddialı hedef talebiyle açık mektup yayınladı.

        Çevre örgütleri, Kongre’nin Demokrat üyeleri, İngiltere ve Avrupa Birliği de aynı yönde telkinlerde bulunuyor. İngiltere geçen gün kendi planını açıkladı ve 2035 yılına kadar emisyon hacmini 1990’daki seviyeye göre yüzde 78 oranında azaltma sözü verdi. AB’nin 27 üyesi ise dün sera gazı emisyonlarının 2030’a kadar yüzde 55 azaltılması hedefinde anlaştı ve bu taahhüdü bağlayıcı kılacak yasa üzerinde de uzlaşmaya varıldı. Ancak Çin ve Rusya’nın kendi hesapları açısından bu hedeflere ne kadar uyumlu davranacakları bilinmiyor.

        Kaldı ki, ABD’nin hesapları açısından da hedefi tutturmak zorlu bir yol. Biden Yönetimi, bir yandan pandemi, altyapı yatırımları ve istihdam için Kongre’den milyarlarca doları garantiye almaya çalışırken, iklim krizinde yeni hedefler doğrultusunda elektrikli araçların teşvikinden yenilenebilir enerji projelerine, endüstrileri dönüştürmek de ek harcama gerektirecek.

        Cumhuriyetçiler zaten zor durumdaki ekonomiye zarar vereceği ve işsizliğe yol açacağı gerekçesiyle iddialı iklim hedeflerine peşinen karşı çıkıyor. Bazı Kongre üyeleri Biden’ı hayal dünyasında yaşamakla suçluyor. Trump’ın Dışişleri Bakanı Pompeo ise sosyal medyadan şu mesajı veriyor: “Biz ‘Önce Amerika’ demiştik, Biden yönetimine göre ise ‘Önce iklim değişikliği’. Amerikalıların talebi ya da ihtiyacı bu değil.”

        Diğer Yazılar