Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Perakende giyim piyasasında bizden beklenti şu: Bedenlerimizi pusulayı şaşırmış ölçülere uydurmak zorundayız. Endüstrinin 40 beden kadına, hakiki 40 beden kıyafet biçmek gibi bir yükümlülüğü katiyen yok. Bedenleri inatla küçültüyor, aynı markanın 40 bedenine rahatça sığarken, bir sonraki alışverişte 44 bedene çıkman için ellerinden geleni yapıyorlar.

        Türkiye’de büzüşen ölçülerden şikayet oranını bilmiyorum ama Tiktok, Instagram, Twitter’da global şikayetler sağanak gibi. L beden giyerken aniden XXXL gibi gerçeküstü ölçülerle tanışıp sığışmak zorunda kalanlar, kilo almadığı halde durup dururken 42 bedene çıktığını görünce ağlamaklı olanlar, artık erkek şortu almaya başladığını itiraf edenler ve bırakın sıfır bedeni, üç tane sıfırı yan yana yuvarlayan, XXS’yi icat eden markalar yüzünden asabı bozulanlar gırla.

        https://www.instagram.com/p/CCqzbVeBo9G/?utm_source=ig_embed

        Bizi şoka sürükleyen gerçeklerle mağaza kabininde yüzleşmek ayrı, online sipariş verdikten sonra kargodan çıkan düdük gibi pantolonla baş başa kalmak ayrı… (Her yer açıldığı halde, bazı mağazalar pandemi bahanesiyle prova kabinlerini hala kapalı tuttuğu için, aldığın ürünleri evde denedikten sonra aynı mağazaya sekiz kez değiştirmeye gitmek de ayrı.)

        Kargo düş kırıklıkları pandemi yüzünden misliyle katlandı. Malum kapanmalarla birlikte e-ticaret tavan yaptı. Axel Springer’in dijital pazarlama, satış ve trend araştırmaları yapan yan kuruluşu eMarketer’in verilerine göre 2020’de global e-ticaret hacmi yüzde 25.7 artış gösterdi, 4.2 trilyon dolara çıktı. Perakende e-ticaret satışlarının bu yıl da yüzde 16.8’lik bir yükselişle 4.9 trilyon doları bulması bekleniyor.

        REKLAM

        Tahminlere göre geçen yılki gibi 2021’de de e-ticaretin ağırlığı Asya-Pasifik ve Kuzey Amerika bölgelerinde olacak. Asya-Pasifik’teki e-ticaret hacmi Çin faktörü nedeniyle global satışların yüzde 60.8’ini oluşturacak. Kuzey Amerika yüzde 20.3; Batı Avrupa ise yüzde 12.6.

        Online giyim-aksesuvar alışverişinin global e-ticaret içindeki payı yüzde 20’yi buldu, 760 milyar dolara ulaştı, 2025’te de 1 trilyon doları aşması bekleniyor. Yani beden ölçüleriyle imtihan macerası sürüyor ve sürecek.

        İmtihan, çünkü koronavirüs pandemisinde hayat eve sığdı ama bazıları online siparişle gelen kıyafetlere sığamadı.

        Twitter’da bir İngiliz yazmış: “Aldığım pantolon 42 beden, ancak dizime kadar çıkıyor. Yerde duran pantolonum da aynı marka 42 beden. Evet çığlık atmak istiyorum.“ Belli ki yerdeki pantolon üstüne tam oturuyor ama marka ölçüler konusunda fikir değiştirmiş, 42 beden kadının daha ince olması gerektiğine karar vermiş.

        Markalar farklılaşınca durum daha da uçuklaşıyor. Uzmanlara göre her markanın müşteriye anlattığı başka bir pazarlama hikayesi var, ölçüler de buna göre şekilleniyor. Örneğin Marks and Spencer “belirli yaşta kadınlara“ hitap ediyor (bana kalırsa bütün kadınları da kalçalı hayal ediyor); Burberry ya da McQueen gibi lüks markalar ise taş çatlasa 30’unda olup, Londra’da süslü hayat süren kadınlara.

        Hamburg’da yaşayan Danimarkalı bir kadın Instagram postunda, “Farklı markalardan hem 36, hem de 42 beden jean’lerim var“ diyor. Bu kadarla kalsa yine iyi. Madem ki 42 beden uydu diye, aynı jean’in iki farklı rengini de sipariş ediyor. Fakat pantolonlar basenden yukarı çıkmıyor.

        Aynı marka içindeki ölçü tutarsızlıkları kumaşların kalite veya döküm farkı, hızlı imalat ve yetersiz kalite kontrol gibi faktörlere bağlanıyor. Ancak moda sektörünün genel geçer kuralı şu: Ürünler çoğunlukla S (small) beden olmak üzere tek model üzerinde prototipleniyor, imalat bu sözde “ideal“ ölçü üzerinden yürüyor ve diğer ölçüler kontrol edilmiyor, matematiksel olarak yükseliyor, uyum problemi kaçınılmaz oluyor. Oysa en küçükten en büyüğüne her bedene ayrı kalıp gerekiyor. Uzmanlara göre firmalar bu alanda yatırım yapmadığı için beden skalasının iki ucunda üretilmiş milyarlarca giyim eşyası elde kalıyor.

        REKLAM

        36 bedenden aniden 40’a yükselmek asap bozucu ama büyük beden kadınların ıstırabı daha derin. Instagram’da hayli takipçisi olan büyük beden model ve yazar Essie Dennis gibi figürler beden olumlama profili çiziyor ama ölçülerdeki farklılaşma bazı kadınlarda beden algı bozukluğu (dismorfi) ve özgüven kaybına yol açabiliyor.

        İSRAF VE KARBON AYAK İZİ

        Online alışverişte ürün iadelerinde bir numaralı neden beden ölçüsünün tutmaması. İngiltere’de 2014-2019 arasında e-ticaret iadeleri yüzde 95 oranında artmış; 2023’e kadar yüzde 27’lik bir artış daha bekleniyor ki, pandemi dönemindeki online patlaması bu projeksiyona dahil değil. Üstelik iade edilen ürünler paketten çıkarılıp yeniden stoklara dönmüyor, direkt çöpe gidiyor. Bunun bedeli birçok firma için fazla değer taşımıyor, maliyetleri kısıyorlar. ABD’de bu yüzden bir yılda çöpe giden ürünlerin değeri yılda 7 milyar doları buluyor. Aynı zamanda 15 milyar tonluk karbon emisyonuna yol açıyor.

        Bu arada çoğu kadın üzerine uyan giysi yerine kendi bildiği ölçüye göre alışveriş yapıyor, günün birinde içine sığarım düşüncesiyle. Ancak İngiltere’deki rakamlara göre sırf bu yüzden 10 milyar sterlin değerinde giyim eşyası dolapta bekliyor.

        İşin paradoksal yanı, standart beden ölçüleri tekstil ve moda endüstrisinde maliyeti kısmak amacıyla geliştirilmişti. Aslında 1940’lara kadar giyimde standart ölçü diye bir şey yoktu. O dönemde patlama yaşayan katalogla alışveriş furyası nedeniyle bir Amerikan icadı olarak hayata geçti, sonra da hayatımıza girdi. 1940’lara kadar bedenler çocuk ve genç kızlar için yaşa göre ölçüleniyordu; 16 yaşındaki bir kız 16 bedendi (Amerikan ölçülerine göre bugünkü 16, yani 46 bedenle ilgisi yok), yetişkin kadınların ise göğüs ölçüsü esas alınıyordu. Kıyafetlere çeki düzen vermek dikiş bildiği varsayılan kadınlara havale ediliyordu.

        REKLAM

        25 Aralık 1939 tarihli Time dergisinden bir alıntı, diyor ki; “Farklı tip ve ölçülerde kadınlara uydurmak amacıyla kıyafetleri değiştirmek çoğu kişiye meşguliyet yaratıyor ama bu iş imalatçılara yılda 10 milyon dolara mal oluyor. Çözüm bulunması için yaptıkları başvuruyu hükümet haklı buldu ve Tarım Bakanlığı bu hafta itibariyle bir proje başlatıyor. New Jersey’de 100 bin kadının mezurayla ölçüsü alınacak. Araştırma diğer beş eyalette devam edecek. Her denek - yaşlı hanımlar, genç kızlar, temizlikçiler, şov kızları - 59 ayrı yerde ölçülecek ve otururken bacakların kapladığı hacim özel olarak belirlenecek. Hedef: kadın giyiminde yeni bir birleşik standart oluşturmak.”

        Ancak toplanan verileri analiz edecek bilgisayar teknolojisi bulunmadığı için evdeki hesap çarşıya uymadı. Ortaya çıkan sonuç, Amerikan kadınının ortalama ölçüsüne göre dar kalmıştı. Bir nedeni sosyal çeşitlendirme zeminindeki hataydı. Deneklere ödeme yapıldığı için dar gelirli ve çoğunlukla beyaz kadınlar araştırmaya katılmıştı. Ve yine ağırlıklı olarak göğüs ölçüsü esas alınmıştı, bütün kadınların kum saati vücuda sahip olduğu varsayılıyordu.

        1940’ların sonunda ABD Ulusal Standartlar Bürosu ölçüleri yeniden analiz etme işine girişiyor ve Hava Kuvvetleri’nde görev yapan kadınları temel alıyor. Ülkenin en fit kadınları arasında yer aldıklarını söylemeye gerek yok. Böylece 1958 yılında Amerikan birimleriyle 8’den 38’e uzanan yeni bir ölçü tablosu ortaya çıkıyor.

        Zaman içinde ABD Ticaret Bakanlığı rehberindeki bedenler giderek küçülmeye başlıyor; 1983’te bakanlık bu işi tamamen bırakıyor. 1995’ten itibaren ürün ve sistemler için teknik standartlar geliştiren özel kuruluş ASTM International ölçü tablosu yayınlamaya başlıyor; ABD ölçülerini Avrupa ölçülerine çevirerek ifade edersek 2008’deki tabloda 38 beden, 36’ya iniyor. 1958 yılındaki standartla kıyaslandığında bugünkü 36 beden o dönemin 42 ve 44 bedenine denk geliyor. Uçurum o denli dramatik.

        2011’e gelindiğinde ipin ucu iyice kaçıyor; 32 beden 1995’deki 34 ve 36 bedeni karşılıyor. Moda markaları da bu küçülme trendine kafasına göre katkıda bulunuyor. Kendi markası topluca bedenli kadınlar üzerinde görülmesin diye uğraşan tasarımcı ve hatta hazır giyimcileri saymıyorum bile.

        Tabii zaman içinde ideal figür algısı da değişiyor. 1960’larda 40 beden Marilyn Monroe güzelliğin ve seksapelin kutbuydu. Bugün 36 bedenden yukarısı kurtarmıyor.

        Konfeksiyon ve moda sektörü bugünün teknolojisiyle mezura ölçüsünden çok daha sofistike olanaklara sahip olduğu halde standart ölçü çıkmıyor, çünkü standart vücut diye bir şey yok ama en azından her marka kafasına estiği gibi ölçülerle oynamasa!

        Diğer Yazılar