Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Alman Bild gazetesi genel yayın yönetmeni Julian Reichelt’in işten atılması MeToo tarzı sıradan bir taciz hikayesini anlatmıyor. Pespaye bir bulvar gazetesinin cinsiyetçi ve kadın düşmanı çehresi içerideki erkek egemen yazı işleri kültürüyle nasıl benzeşiyor, onu ele veriyor. Reichelt, Bild paçozluğunun vücut bulmuş ayaklı hali bir nevi.

        Reichelt hakkındaki taciz ve mobbing iddialarını soruşturan uluslararası hukuk firması Freshfields’in verileri ve yayın yönetmeniyle birlikte olan veya olmayan ismi saklı kadınların ifşaları, gazetedeki zehirli maço iklimi ortaya koyuyor.

        İçeriden bilgi alan Der Spiegel’e kadınlar anlatıyor: “Gazetede kadınlara sadece ‘f..kable’ mı değil mi gözüyle bakılır, hem habercilik açısından hem de yazı işlerinde. Bizler toplantılarda sadece dekor işlevi görürüz…”

        Reichelt’in Berlin’de devasa medya grup binasının çevresindeki otellere seks buluşmalarına gittiği de kadınların verdiği bilgiler arasında. Yazı işlerinin gece toplantılarındayken “Uyudun mu… Sana dokunmak istiyorum” tarzı WhatsApp mesajlarının kaynağı yine genel yayın yönetmeni. Takip edilecek haberlere iliştirilen notlar bunlar. Sonra soruşturma başlayınca mesajların silinmesini istiyor.

        Aslında Reichelt’in kovulma nedeni cinsel taciz değil, kadın çalışanlar ve stajyerlerle giriştiği seri ilişkiler nedeniyle, üst düzey görevinden kaynaklanan iktidar gücünü kötüye kullanmış olması. Axel Springer Yayınevi’nin yollarımız ayrıldı açıklaması böyle.

        REKLAM

        Reichelt’in özel hayatıyla iş hayatını ayırmaya özen göstermediği, bu konuda üst yönetime yalan söylediği ve özellikle gazetedeki bir ilişkisinden ötürü bir çalışana haksız avantaj sağlamış olabileceği gibi nedenler sıralanıyor. Yani iş yerini av sahası gibi görmesi “özel hayat” oluyor, bunu gizlemesi kabahat kategorisine giriyor. Ne tacizlerden ne de bir özürden eser var.

        Şunu belirtmek lazım. Eğer New York Times geçen pazar günü meselenin perde arkasını “Seks ve yalanlar” başlığıyla enine boyuna döşenmese Reichelt şirketin en tepesindeki CEO’ya kadar herkesin bildiği kadın avcılığına devam edecekti.

        Daha doğrusu Bild’i barındıran medya grubu Axel Springer, Amerikan menşeli siyasi haber portalı Politico’yu 1 milyar dolara satın almamış olsaydı.

        Çünkü NYT şu sorunun yanıtını istiyordu; “Springer, Amerika’daki prestij projesi olan Politico’ya da aynı çalışma kültürünü taşıyacak mıydı?” Axel Springer’in CEO’su Mathias Döpfner ise bunu kesinlikle yalanlıyor, şirket kurallarına uymayan hiçbir davranışa hoşgörü göstermeyeceklerini söylüyordu. Bild kültürünü ABD’ye yansıtmayacaklardı. Almanya’da yıllarca uygulanmış olması yeterliydi anlaşılan.

        Springer ABD’ye açılma projesi kapsamında 2015’te Business Insider’ı 442 milyon dolara satın alıp daha sonra adını Insider olarak değiştirmişti. Bu taciz ve görevi suiistimal skandalının New York Times’a malzeme olması, MeToo hassasiyetiyle iptal kültürünün çok sert uygulandığı ABD’deki şöhreti ve geleceği açısından hayra alamet değildi.

        New York Times’ın haberiyle birlikte Reichelt’in bileti acilen kesiliverdi. Adamın davranışlarıyla ilgili yeni bilgi ve kanıtlar bulunduğu bahanesiyle. Yerine, Springer grubundan pazar gazetesi Welt am Sonntag’ın 37 yaşındaki genel yayın yönetmeni Johannes Boie getirildi.

        Oysa Der Spiegel aylardır uğraştığı halde Reichelt’i milim yerinden kıpırdatamamıştı. Sol liberal Spiegel ile muhafazakar eğilimli Bild arasındaki husumet iyice kabarmış, Bild cenahından “Düşman çatlatıyoruz” nidaları yükselmişti.

        REKLAM

        ÖVEREK AVLAMA YÖNTEMİ

        Bild’in taciz sicili kabarık. Eski genel yayın yönetmeni Kai Diekmann beş yıl kadar önce bir çalışanın cinsel taciz iddiasıyla savcılık soruşturmasına maruz kalmış, yeterli kanıt yok diye aklanmış ama bu arada medya grubundaki görevlerini bırakmıştı. Diekmann’ın ardından Tanit Koch gazetenin ilk kadın yayın yönetmeni oldu ama iki yılı bile doldurmadan görevi tamamen Reichelt’e bıraktı. O tarihe kadar eş yönetmendiler.

        Son skandal geçen mart ayında patladı. Reichelt hakkındaki gizli iç soruşturmayı ilk Der Spiegel duyurdu. Yayın yönetmenine işten el çektirilmişti. Ancak soruşturma iki haftada bitti ve Reichelt görevine geri döndü. Göz boyamak amacıyla yanına yine kadın eş yayın yönetmeni kattılar; pazar gazetesi Bild am Sonntag’ın yayın yönetmeni Alexandra Würzbach.

        Eski düzene dönülmüştü, rakip medya organlarına sızan haberler Reichelt’in ast üst avantajını kullanarak stajyer ve çaylak elemanlar üzerinde cinsel baskı kurmaya devam ettiğini gösteriyordu. Kadınlardan hiçbiri kamuoyu önüne çıkarak ifşaatta bulunmamıştı, ancak Freshfields soruşturmasında ifade veren kadınlar Der Spiegel’e de konuştu; kadınlara giden yüzlerce mesaj da derginin eline geçti. Haberlerin arasına karışan erotik mesajlar ilişkileri apaçık ortaya koyuyordu.

        İsimleri gizli tutulan kadınların tamamı aynı şeyi anlatıyordu. Reichelt, stajyer ya da yeniyetme muhabir ve editörleri ilk iş iltifatlarla parlatıyor, kadınların zekasına, fiziğine ve çalışmasına övgüler yağdırıyor, onlara gelecek vaat eden büyük yetenek muamelesi yapıyor, sorumluluklar yüklüyor sonra da yatıyordu. Aralarında Axel Springer Akademisi’nden yetişme gazeteciler de vardı.

        Gazetedeki herkes mekanizmanın farkındaydı. Bu parlatma faslında stajyerlere altından kalkamayacakları işler de yüklüyordu. Otelde buluştuğu stajyerlerden biri kalibresi dışında bir göreve getirilip iş yükü altında ezilmesinin yanı sıra Reichelt’le ilişkisinden ötürü damga yiyince sonunda psikiyatri kliniğine yatırılmıştı. Kadınların anlattığına göre mobbingin daniskasıydı.

        Bu bilgiler ışığında geçen mart ayındaki soruşturmanın ne kadar ciddi yürütüldüğü şüpheli. Örneğin Reichelt’e yakın biri, psikiyatri tedavisi gören kadını soruşturma sırasında telefonla arayarak, “Bazı avukatlar seninle temasa geçmek isterse sakın konuşma” diye telkinde bulunmuş.

        Reichelt iki haftalık aradan sonra görevine dönünce Springer CEO’su Döpfner bir video-konferansta “Bu ülke için çok önemli ve doğru işler yaptı, yapmaya devam edecek” diye övmüş kendisini. Döpfner’in özel bir yazışmada “Reichelt bu ülkede Doğu Alman tipi otoriter rejime direnebilen tek gazeteci, geri kalanlar propaganda maşası” dediği de kayıtlara geçti. Övgünün nedeni Reichelt’in korona önlemlerini “keyfi yönetimin belgesi” diye eleştiren bir yazı kaleme almasıydı.

        Springer CEO’su Döpfner adamını daha fazla görevde tutamadığı gibi bu sözleriyle ayrı bir skandala da yol açtı. Almanya ölçülerinde bir skandal.

        Diğer Yazılar