Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        1980’lerin sonunda Almanya’daki en ünlü Türklerden biriydi Akif Pirinçci. Felidae’yle hayatımıza girmişti, dedektif kedi Francis’in maceraları birkaç polisiyede daha devam etti. Sonra hayatımızdan çıktı.

        Çıktı, çünkü Pirinçci’den bir Bilge Karasu çıkmadı. Hani maçodur filan ama Hemingway bile çıkmadı. Altı parmaklı kedi Snowball’un, bugün hala Key West’te sülalesi devam eden Snowball’un babası olması bakımından Hemingway’le kıyas.

        Kedi seven erkekler iyi adamlardır yargımı dağıtacak şekilde dağıttı Pirinçci. İçinden su katılmamış bir Nazi çıktı. Nazilik boş suçlama değil; yabancı düşmanı Pegida hareketinin gösterilerinde Müslümanlara ve eşcinsellere nefret saçan konuşmalar yaparken “Göçmenleri postalamak için alternatif yollar da var ama maalesef bugün toplama kampları devre dışı” diyebilecek kadar faşist retoriğiyle adeta ırkçılığını kanıtlamak için çırpınıyordu.

        Kitapları artık kedilere dair değildi. İslam, feminizm, toplumsal cinsiyet eşitliği, eşcinsellik ve tabii göç olgusuydu hedefi. Almanya’nın bu unsurların oluşturduğu bir külte dönüşecek kadar aklını kaçırdığını ileri sürüyordu. Pirinçci’ye göre Almanya eşcinselleşiyor, göçmenlerin istilasına uğruyor ve bir “Müslüman çöplüğüne” dönüşüyordu. Medya yorumlarında da dile getirildiği üzere Almanya yeni Hitler’ini bulmuştu.

        REKLAM

        Ve kamuoyu önündeki her güçlü kadın figürü gibi kadın düşmanlığına, cinsiyetçi hakaretlere, psikolojik şiddet ve nefrete maruz kalıyor. Sağ popülist cenahın trolleri sosyal medyada Neubauer’e cinsiyetçi küfürlerle saldırıyor, tecavüz tehdidinde bulunuyorlar. Çok tanıdık değil mi?

        Pirinçci de o trol tayfasına katılıyor. Geçen yıl sağcı bir politikacının Facebook’ta paylaştığı Neubauer’in fotoğrafının altına “f”lisi de dahil aşağının bayağısı 16 sözcük döşeniyor. Utanmadan bir de kedi emojisi iliştiriyor.

        Zaten Yeşiller’e pedofiller diye sataşan da Pirinçci’nin ta kendisi olduğu için iklim aktivistine saldırısı çok da şaşırtıcı değil. Neubauer cinsiyetçi küfürleri yutmuyor ve Pirinçci aleyhinde dava açıyor. Bir zamanların bestseller yazarı önce geçen ay Bonn mahkemesinde dört ay hapis cezasına çarptırılıp denetimle serbestlikle bırakılıyor.

        Frankfurt’ta açılan dava da geçen gün sonuçlanıyor ve Pirinçci eleştiri sınırlarını aşan cinsiyetçi hakaretten 6 bin Euro manevi tazminat ödemeye mahkum oluyor. Luisa Neubauer “Bu dava, sosyal medyadaki cinsiyetçilik, kadın düşmanlığı ve nefret suçlarıyla savaşın mümkün olduğunun kanıtıdır” diyor ve kadın haklarını savunmak adına hesaplaşmaya devam edeceğini söylüyor.

        Devam edebiliyor, çünkü sosyal medyada nefret suçu mağdurlarına hukuki ve maddi destek veren Hate Aid adlı sivil toplum örgütünden yardım alıyor. Kazandığı tazminatı da bağışlarla ayakta duran bu örgüte aktarıyor. Neubauer, Hate Aid işbirliğiyle 50 kadar dava açmış. Davalıların çoğu Twitter kullanıcısı.

        REKLAM

        BİLİM KADINLARINA SALDIRI FURYASI

        Almanya’da nefret suçlarına karşı yeni yasal düzenlemeye rağmen şikayete bağlı suç kapsamında olduğu için saldırganların çoğu cezasız kalıyor.

        Hate Aid’in başındaki Josephine Ballon, pandemi döneminde bilim kadınlarına yönelik sosyal medya linçlerinin giderek tırmandığını, ancak kadınların şiddet korkusuyla yargıya başvurmaktan çekindiklerini söylüyor; “Bu nedenle dijital şiddet şikayete bağlı suç olmaktan çıkmalı, kamu davalarıyla savcılar harekete geçmeli. Saldırı ve hakaretler sosyal medyada yayıldığı ve tartışıldığı için mağdurları korumakta kamu yararı var” diyor.

        Bilim kadınlara sosyal medyada linç kampanyası, ne kadar tanıdık değil mi? Prof. Dr. Bengi Başer, Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol, maske ve aşı karşıtlarının kadın düşmanı tonda saldırdığı en önde gelen hedefler oldular.

        Tamam, bilimin erkek tarafı da saldırılara maruz kalabiliyor. Mesela Prof. Dr. Mehmet Ceyhan. Pandemi yönetimine yönelik eleştiri ve uyarıları nedeniyle işitmediği söz kalmadı. “Ne idüğü belirsiz aşılar için halkı tehdit ederek terör faaliyeti yürüttüğü” gerekçesiyle hakkında suç duyurusunda bile bulunuldu. Sosyal medyada “Mehmet Ceyhan tutuklansın” etiketi aldı yürüdü. Malum gerici gazete de tutuklansın yangınına körükle gitti.

        Hoca “Yalan dolanla iftira atanları hiç dikkate almıyorum, yazdıklarını okumuyorum. Ben 30 yıldır aşının önemini anlatıyorum” diye savuşturdu. Cezasızlığı olağanlaştıran bir savuşturma. Oysa sadece kişilik hakları bakımından değil, aşı savunmasını yargıya taşımakta kamu yararı da vardı.

        Prof. Dr. Bengi Başer sırf aşı olmayanlara yaptırım önerdi diye sosyal medyada linçe uğradı, her eleştirisine karşı sistemli trol saldırısı yürütüldü. “Bu kadın hastalıklı Kemalist’tir. Kemalist olmayan hastalara bakmaz” diye yazıldı çizildi. Laikçi doktor yaftası yapıştırıldı. “Lebaleb balolarda maskesiz fink atıyor” diye manşetlere çıkarıldı. Hedef gösterildiği için kamuoyunun tanıdığı bir şahıs hakkında şikayetçi oldu. Kovuşturmaya gerek olmadığı kararı çıktı.

        Fakat belki de en ağırı cinsiyetçi saldırının erkeklerden değil de bir kadından gelmesi. Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol’un başına geldi. Portal yazarı Fatma Sibel Yüksek, sosyal medya hesabından Prof. Şenol’un blogundaki herkesin görebileceği videolarından birini “Kombinezonlu Esin” diye paylaştı. Altında iğrenç yorumlar vardı. Hocaya göre bu psikolojik şiddetti ve amaçları bilimin dilini susturmaktı. “Ciddiye alınmalı, çünkü hedef gösteriyorlar. Yargıya başvuracağım” dedi. Acaba sonuç alabilir mi? Çünkü “Yalnız değildir” etiketli paylaşımlar linç kampanyalarını bitirmek için yeterli değil.

        Diğer Yazılar