Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Cam sıkıntısı, can sıkıntısı getirebilir. İki nedeni var; pandemi yüzünden tedarik zincirlerinde yaşanan tıkanıklık şişe kıtlığına da yol açtığı için içki üretimi küresel darboğaza girmek üzere. İkincisi yine şişe kıtlığıyla ilgili ama nedeni enerji fiyatlarındaki artışın şişe üretiminde maliyeti artırması. Her iki durumda da yüksek fiyat tüketiciye yansıyacak, can sıkacak.

        Tedarik zincirlerindeki aksama Kuzey Amerika’yı etkisi altına almış durumda. ABD’de Kentucky'li viski üreticilerinden California’nın şarapçılarına bütün sektör şişe krizi yaşıyor. Deniz aşırı imalattaki gecikmeler, iş gücü açığı ve nakliye bedellerindeki artış enflasyonu körüklüyor. Bazı büyük üreticilerin birkaç yıllık milyonlarca şişe siparişi olduğu halde, şu an her volümde şişeye razı olduğu söyleniyor. Kanada’da akçaağaç şurubu şişelerine dolum yapmaya başlayan içki fabrikaları var; 2023’e kadar şişe gelmesini beklemiyorlar.

        Almanya’da ise enerji yoğun cam şişe üretiminin maliyeti geçen yıla göre yüzde 80 oranında arttığı için uzun vadeli kontratı olmayan bira imalathaneleri şişe krizine girmiş. Özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler etkilendiğinden piyasadaki çeşitliliğin azalması ve bira fiyatlarında yüzde 30’a varan artış bekleniyor.

        REKLAM

        Neticede cam sıkıntısı da can sıkıntısı da geçer ama şu an dünyanın sürüklenmekte olduğu gıda krizi geçmez, açlıktan öldürür.

        Müsebbibi pandemi, Ukrayna savaşı ve iklim krizi…

        Geçen hafta G7 maliye bakanlarıyla merkez bankası başkanlarının Bonn’daki toplantısında ana gündem maddeleri küresel ekonomide yavaşlama ve gelişmekte olan ülkelerin derin borç kriziyle giderek büyüyen açlık tehlikesiydi. Toplantıdan sızan bilgilere göre özellikle ABD ve Fransa delegasyonları açlık krizine ivedi çözüm bulunması için bastırdılar.

        Ukrayna savaşının etkisiyle enerji ve gıda fiyatlarındaki artış küresel ekonomide yavaşlama sinyalleri veriyor. ABD, İngiltere ve Avrupa merkez bankaları enflasyonu dizginlemek amacıyla faizleri artırdığı için durgunluk riski belirdi. Ancak yoksul ülkelerin son 20 yılın en üst seviyesine çıkan borç yükü, uluslararası finans sisteminin istikrarı açısından daha büyük risk teşkil ediyor. Dünya Bankası’na göre alt gelir grubu ülkelerin yarısı yüksek riskli kategoride.

        Finans sistemi için risk dedikleri şey dünyanın en yoksul ülkelerinde katıksız açlık anlamına geliyor. Bugün Somali, Etiyopya ve Kenya’da yarısı çocuk olmak üzere 14 milyon insan açlıktan ölümün eşiğinde. Uluslararası insani yardım örgütlerine göre acil küresel eyleme geçilmediği takdirde bu sayısının yıl sonu gelmeden 20 milyona çıkması bekleniyor.

        Durum bu kadar vahim, ancak G7 sonuç bildirisi zenginlerin eyleme geçeceğine dair bir işaret vermiyor. Derin borç yükü altında artık neredeyse gıdasız kalan Sri Lanka’ya yardım kararlılığı belirtip, uluslararası gıda piyasalarının açık kalması için çaba göstereceklerini not ediyorlar. Çünkü bazı ülkeler gıda kıtlığına karşı önlem olarak ihracat sınırlaması getiriyor.

        REKLAM

        SAVAŞ VE İKLİM KRİZİ ELELE

        O ülkelerden biri Hindistan. Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden sonra tahıl ambarı olarak gözlerin dikildiği Hindistan.

        Savaş öncesinde Ukrayna’nın buğdayı dünyada 400 milyon insanı besliyordu. Ancak ihracat yolları tıkanınca, dünyanın iki numaralı buğday üreticisi Hindistan ihracat kotasını artıracağını açıkladı. Mart başında olumlu hava koşulları altında hasat rekoru bekleniyordu. Savaşla birlikte deliren buğday piyasası bir ölçüde sakinleşebilirdi. Buğday ihtiyacını Rusya ve Ukrayna’dan karşılayan Eritre, Etiyopya, Somali, Mısır ve Lübnan gibi ülkelerin yokluk çekmesi önlenebilirdi.

        Ancak Hindistan’da aniden bastıran mevsim normallerinin üzerindeki aşırı sıcak hava dalgası umutları suya düşürdü. En fazla buğday üreten yedi eyaletteki hava sıcaklığı, son beş yılın değerini 3.7 derece aşarak ortalama 36 dereceyi buldu; bazı eyaletlerde 40.5 dereceye kadar yükselerek. Buğday üretimi için en elverişli sıcaklık 15-20 derece arasında.

        Hindistan hükümeti bu yıl için 111 milyon ton olan rekolte beklentisini 105 milyon tona düşürdü. Dünyanın ikinci en kalabalık nüfusa sahip ülkesi olarak kendisi de açlık sorunuyla karşı karşıya olduğu için 13 Mayıs’ta buğday ihracatını durdurduğunu açıkladı. Sonradan yasağı gevşetti, ancak aşırı sıcak nedeniyle piyasalarda yüklü miktarda Hint buğdayı beklenmiyor artık. İhracatı durdurmak Hindistan’da fiyat kontrolünü sağlıyor, ancak dünya piyasalarındaki artış bir o denli ivme kazanıyor.

        Hindistan’daki kriz dünyanın geleceğine dair işaretler veriyor. İklim bilimcilere göre daha nice aşırı sıcak hava dalgaları bekliyor insanlığı. Hindistan’ın durumu özellikle kritik, çünkü Dünya Gıda Programı’na göre dünyada yetersiz beslenen nüfusun dörtte biri bu ülkede yaşıyor.

        REKLAM

        LÜBNAN’A TÜRKİYE’DEN BUĞDAY!

        BM Dünya Gıda Programı (WFP) yetkililerine bakarsanız, aslında yeryüzünde herkese yetecek kadar gıda var, üretim krizi yok; sadece dağılımı ve kullanım alanları adil ve dengeli değil. Kovid krizi yüzünden dünyada gıda sıkıntısı çeken nüfusa 141 milyon kişi daha eklendi. Ancak bu ortamda tahıl üretiminin önemli bir kısmı hayvan yemine veya stoklara gidiyor, ya da Ukrayna’da olduğu gibi ülke dışına çıkamıyor.

        WFP savaş öncesinde Yemen, Etiyopya ve Lübnan gibi yoksun ülkelere verdiği buğdayın yüzde 80’ini Ukrayna’dan temin ediyordu. Rus işgali öncesi Odessa limanından gemilere günde 200 bin ton buğday yükleme kapasitesi vardı. Ancak şimdi Karadeniz limanlarındaki tıkanıklık bunu engelliyor. Avusturya üzerinden demiryoluyla sadece 60 bin ton buğday çıkarılabilmiş. Fakat o da meşakkatli bir iş, Ukrayna demiryollarının ray genişliği farklı olduğu için sınırda yeniden yükleme gerekiyor, ayrıca Ruslar demiryollarını bombalıyor.

        Ukrayna savaşı buğday fiyatlarını artırdığı için Dünya Gıda Programı’nın 21.5 milyar dolarlık ek bütçeye ihtiyacı var. Hesaplara göre meblağın sadece yarısı gelecek. Bu yüzden Yemen’de akut açlık çeken sekiz milyonluk nüfusa karneyle yapılan dağıtım yarı yarıya kesilmiş.

        Şimdi buğday temini için yeni kaynak arayışı var. Hindistan’ın durumu malum. Yaptırımlara rağmen Rusya’dan Afrika ülkelerine belli miktarda buğday gidiyor. ABD tahminlerine göre Çin dünya buğday rezervlerinin yüzde 50’sini stokluyor, ancak ülkede 60’lı ve 70’li yıllardaki açlık krizlerinin yarattığı travma dikkate alınırsa kendi halkı için önlem alıyor diye suçlanamaz. Kriz zamanlarında birçok ülke stoklama yoluna gidiyor.

        REKLAM

        Dünya Gıda Programı’ndan bir yetkili, üç haneli enflasyonla boğuşan Lübnan’da gıda fiyatlarının sabahtan öğlene arttığını ve Türkiye’den aldıkları tahıl ürünleriyle destek olduklarını anlatıyor. Ayda 27 dolarlık kart temin edilen aileler WFP’yle anlaşmalı satıcılardan alışveriş yaparak karnını doyurmaya çalışıyormuş.

        Dünyada onca stoklama ve sarfiyat varken, gıda fiyatlarındaki artışa zor dayanan Türkiye midir çözüm yolu?

        Bırakın milyarlık nüfuslu Çin ve Hindistan’ın stokçuluğunu, alternatif kaynakların aranacağı esas yer gıda fazlası veren gelişmiş ülkeler. Zengin ülkelerde gıda maddelerinin üçte birinden fazlası çöpe atılıyor. Başta Almanya bazı AB ülkelerinde üretilen tahılın yüzde 60’ı aşırı et tüketimini karşılamak üzere hayvan yemi oluyor, yüzde 16’sı biyoyakıt üretimine gidiyor.

        Gelgelelim, yoksulların borç ve açlık krizine kafa yoran G7 çözümün nerede olduğunu hâlâ göremiyor. Ya da görmek işine gelmiyor.

        Diğer Yazılar