Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        İran’ın Kum kentinde Hz. Fatıma Masume türbesinde ağlaşan kadınların fotoğrafını çektiğim için az kalsın tutuklanıyordum. Bir şekilde görüntüyü gizlemeyi becerip delil yetersizliğinden yakayı kurtarmıştım. Fotoğraf-video kesinlikle yasaktı. Anında pişman oldum; gencecik yaşında göçüp giden Masume için hıçkırıklarla dökülen göz yaşlarına, kadınların bin yıllık yasına saygı göstermek gerekiyordu.

        Şimdi Ayasofya’nın kemirilmiş kapısını, duvarı kazıyıp poşetlere dolduran kadınları görünce Kum pişmanlığım depreşti. Yürekleri matemli kadınlarla zihinlerine hurafe işlenmiş kadınları kıyasladım. Ayasofya vandalizmini, Taliban’ın Buda heykellerini bombalamasıyla veya DEAŞ’ın Suriye’de Palmira antik kentinin tapınaklarını havaya uçurmalara doyamamasıyla kıyaslamak çok mu ileri gitmek olur?

        Olabilir ama farklı inançlara karşı radikal şiddetle, kutsallığı duvar tozuna indirgeyen zihniyet arasında ince bir çizgi var. İkisinin de tahrip gücü yüksek. Kutsallığı değersizleştirmek için ille de Bamyan’ın Budaları gibi yerle bir etmek gerekmiyor.

        Ulus ve uygarlıkların tarihi mirasına, kültür varlıklarına barbarlığın sonu gelmiyor. Şimdi Ukrayna’da nirvanası yaşanıyor. Sapkın terör örgütleri eliyle değil Rus savaş makinesi marifetiyle. Sadece insan canına kıymakla kalmıyor, hatıraları da imha ediyorlar. Putin’in gerçek bir ulus saymadığı Ukraynalıyı kimliğinden iyice sıyırmak için planlı bir strateji belki de.

        REKLAM

        Zelenski geçenlerde Telegram’da paylaştı; ülkenin doğusunda bir kültür merkezine füze saldırısında en az yedi kişi yaralanmıştı. “İşgalciler düşman olarak gördüğü eğitim, kültür ve insanlığa karşı savaşıyor. Bu tür saldırılar mutlak aptallık ve kötülüktür” diyordu Ukrayna lideri. Hasar gören kültür merkezinden dumanların yükseldiği bir videoyu da yayınlamıştı.

        UNESCO verilerine göre 137 ayrı yerde tarihi ve kültürel eserlerin ağır hasar gördüğü tespit edilmiş. Dini yapılar, müzeler, kültür merkezleri, anıtlar ve kütüphaneler isabet almış. Ukrayna Kültür Bakanlığı’na göre yakılan yıkılan eserlerin sayısı daha yüksek. Bakanlığın web sitesinde 359 ayrı yapı ve varlığın dökümü listelenmiş. Aralarında tiyatrolar, sanat okulları ve kiliselerin çan kuleleri de var.

        Çan kulesi demişken… Berlin’deki Kaiser Wilhelm Anıt Kilisesi’nin müttefiklerin hava saldırısından arta kalan çan kulesi orada boşuna dikiliyor sanırım. Savaş ve yıkımın sembol anıtı olarak o haliyle korunmasını kimse umursamıyor.

        Berlin bombardımanından 80 yıl sonra yakın coğrafyada yine savaş hüküm sürüyor.

        RUS EDEBİYATI DEMONTE

        Ukrayna da yıkımın hıncını Rus edebiyatının bütün “ağırlıklarından” kurtularak çıkarıyor. Cadde ve levhalar, metro istasyonları Rus yazar ve şairlerin isimlerinden arındırılıyor. Kiev’de karar alındı, Leo Tolstoy Meydanı’ndaki dahil beş istasyonun adı değiştirilecek. Gogol Ukrayna doğumlu olduğu halde Rusça yazdığı için istenmeyen adam. Kiev’de dünyaya gelip Moskova’da hayata veda eden Bulgakov da öyle. “Usta ile Margarita” hüneri yetmiyor, kendi diline ihanet etmiş bir kere.

        Tolstoy, Gogol bir yana merkezdeki figür Aleksandr Puşkin; Ukrayna’yı Rusluktan arındırma harekatının en kullanışlı aracı olarak heykelleri yerlerinden sökülüyor, sosyal medyada “Rus edebiyatını nasıl söker atarız” tartışmaları onun çevresinde dönüyor.

        REKLAM

        Puşkin’i indirme operasyonu 7 Nisan’da Mukaçeve’deki heykelinin yerinden kaldırılmasıyla başlıyor ve halen şehirlerden köylere devam ediyor. En son Mıkolayiv’deki heykeli ortadan yok oldu. Kentin belediye başkanı vandalların saldırısından korumak amacıyla kaldırıldığını açıkladı. Yerine döner mi, pek şüpheli.

        Belki modern Rus dilinin yaratıcısı olduğu, kendisinden sonraki yazarları ve realist edebiyatı etkilediği, Rus kültürünün ana elementlerini döşediği ve Sovyet döneminde kült seviyesine yükseltildiği için “en şoven Rus” seviyesine indiriliyor Puşkin.

        Romantik dönemin aşk ve özgürlük şiirlerinin ozanına “Çarın yardakçısı” diyenler çıkıyor. Oysa Dekabrist devrimcilerin eşitlik ve özgürlük isyanına ilham verdiği için Çar I. Aleksandr tarafından sürgün edilen Puşkin’in ta kendisidir. Başkaldırıya bizzat katılmadığı halde “Özgürlüğe Övgü” şiiri ve otokrasiyi eleştirdiği diğer dizeleri örgütsel doküman muamelesi gördüğü için ancak Çar I. Nikolay’ın icazetiyle sürgünden döner, fakat yayınladığı bütün eserleri artık gözetim altındadır.

        Karısının aşığı olduğundan şüphelendiği bacanağı Georges d’Anthès’le giriştiği düello sonucu öleli 185 yıl oldu ama Putin’in açtığı savaşın intikamı Puşkin’den alınıyor. Bugün de barış ve özgürlüğü savunması pek olası Puşkin’den.

        Çarlık dönemi ve Sovyet rejiminden arta kalan heykel ve anıtlar çoktandır nefret objesi. Odessa’daki ihtişamlı Büyük Katerina heykeli mesela. Yüksek takipçili bir YouTuber “Odessa’da Çariçe Katerina heykeli, İsrail’de Hitler heykeli dikmekten farklı değil” diyor. Şu sıra savaşmakla meşgul oldukları için yeterince heykel indiremediklerini belirtiyor. “Hele bir savaşı kazanalım. Ukrayna’yı Sovyet ve Rus emperyalizminin anıtlarından temizlemek için çok vaktimiz olacak” diyor.

        Sovyetler Birliği dağıldığında cumhuriyetler boyunca yeterince Lenin heykeli indirilmişti, hatta Odessa’daki Lenin, Darth Vader heykeline dönüştürülmüştü. Ukrayna’da Lenin’in isminden eser kalmasın ne gam. Ama Puşkin’in suçu ne!

        Şimdi Ukrayna Ulusal Anıtlar Enstitüsü, Çarlık ve Sovyet döneminden kalma ünlü kişiler yerine isimleri verilecek hafızalardan silinmiş Ukraynalı değerlerin listesini çıkarıyor. Sovyet mezalimine uğramış isimsiz kahramanları bulmak için KGB arşivleri deşiliyor. Gulag’da açlık grevinde can veren şair Vasil Semenoviç Stus var mesela.

        Liste hayli kabarık. Kiev doğumlu eski İsrail Başbakanı Golda Meir’in yanı sıra anne ve babası Ukrayna’dan ABD’ye göç etmiş Hollywood aktörü Jack Palance da listede.

        Diğer Yazılar