Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        İspanya’nın güneyinde Sevilla’da sıcak hava dalgalarını kategorilere ayırıp isim vermeye başladılar. Aynı tropikal kasırga, tayfun isimleri gibi. Geçen yıl Türkiye dahil kuzey yarıküreyi kavuran orman yangınlarından sonra karar aldılar. Dünyada bir ilkti. İklim krizine ve orman yangınlarının artık eski yangınlar olmadığına dair bir bilinçlenmeydi. Belediye başkanının açıklamasına göre kentin sürdürülebilirlik ve iklim kriziyle mücadele profiline uygun bu yeni program, aşırı sıcakların getirdiği tehlikelere karşı halkın daha bilinçli ve hazırlıklı olmasını sağlayacaktı.

        Endülüs her zaman sıcaktır, yazları 40 dereceyi bulur. Ancak bu yıl aşırı sıcaklar son 40 yılın en erken zamanında geldi. Fransa ile birlikte İspanya’yı da etkisi altına alan sıcak hava dalgasında Sevilla alfabenin sonundan başlayarak ilk beş ismi ilan etti; Zoe, Yago, Xenia, Wenceslao ve Vega. Sıcak hava dalgaları üçe ayrıldı. Kent halkına beş gün önceden kategoriye göre sağlık uyarıları yapılıyor.

        Sevilla belediyesi dünyadaki tüm meteoroloji kurumlarına küresel uygulama çağrısında bulunmuş, hatta isim meselesi, orman yangınlarından mustarip Yunanistan’da da tartışılmıştı.

        Biz ise başka tartışmalarla meşgulüz. Geçen yıl Manavgat ve Marmaris’teki dehşet yangınlarında olduğu gibi iklim değişikliği gerçeğine teğet geçip, uçak envanteri üzerinden siyasi dalaşa giriyoruz. Bir yıl geçti, yangınlar Marmaris’te erkenden başladı ve tartışma kaldığımız yerden devam ediyor; 12 uçak ve 45 helikopterin alevlerle mücadele edildiği söyleniyor, ancak geçen yıla göre daha atak olduğumuzu gösteren bir emare yok.

        REKLAM

        Sabotaj, ihmal, dikkatsizlik veya yapılaşma için ağaç katliamı, tarım arazisi açmak gibi kasıtlı eylemler orman yangınlarında her zaman ihtimal dahilinde. Ancak insan eliyle yaratılan iklim krizi, kuraklık ve düşük nem etkisiyle her geçen yıl büyüyor orman yangınları. Hem zaman, hem de mekanda büyüyor. Geçen yıl Sibirya’dan Avustralya’ya, Kanada’dan İtalya, Yunanistan ve İspanya’ya bu yaşandı ve görüldü. Uzmanlar her yeni yangın mevsiminde daha büyüklerine hazır olmamız gerektiğini söylüyor.

        Geçen yaz sekiz insanımızı kaybettik orman yangınlarında. Bu sezon kavurucu sıcaklar iyice bastırdığında yangınları en azından can kaybı olmadan atlatacağımızı umalım.

        Peki ya hayvanlar?

        İnsanın doğada duymak isteyebileceği son ses, ağaçlar kavrulurken orman hayvanlarının yükselen çığlıkları. Bördübet civarından gelen ilk bilgiler, yine o sesleri haber veriyordu. Hayvanseverler yangında mahsur kalan bir kirpi ile kaplumbağayı kurtarmış, bölgede bulunan bakanlar Soylu ve Kirişçi de teşekkür etmişler.

        Ya kurtarılamayanlar!

        Ormanlar akciğerlerimiz, milli servet. Doğru. Ağaçlar için “İçimiz, ciğerimiz yandı” manşetleri atıyoruz ama aslında yanan ormanlarda ağaç dikmeye gerek olmadığını da öğrendik. Bitki ekologu Prof. Dr. Çağatay Tavşanoğlu anlatmıştı; ormanlarda habitat doğal yoldan kendini yenileyecek, diri kalan çalılar sürgün verecek, kızılçamlar evrim hafızaları sayesinde tohumları toprakla buluşturacak ve genç fideler boy atacaktı. Hayat yeniden topraktan bitecek, yeter ki insan doğanın işine karışmasın.

        Ormanlarda çığlıklarla giden canlar ise geri gelmeyecek. Alevlere karşı orman faunasının hiç şansı yok. “Çok sayıda hayvan telef oldu” gibi duyarsız cümlelerle ifade ediyoruz ama o “çok sayıda”nın aslında kaç can ve hangi canlar olduğunu bilmiyoruz.

        Ama dünyanın çeşitli bölgelerinde ormanlardaki ağır kayıpların izini sürenler, çetelesini tutanlar var. Sonuç korkunç…

        Bazen patileri yanmış bir yavru jaguarın, alev almış çalılar arasında bir ağaçta çaresiz kalmış koalanın veya ağır aksak bir kaplumbağanın fotoğrafı dolaşıma girdiğinde insanoğlu çok hisleniyor, yürekler burkuluyor. O görüntülerin ardında yitip gitmiş milyonlar olduğu fark edilmiyor.

        REKLAM

        Evet milyonlar. “Scientific Report”ta yayınlanan bir araştırmaya göre 2020’de Brezilya’nın Pantanal bölgesinde çıkan ve 3.9 milyon hektarlık devasa bir alanda etkili olan orman yangınlarında tam 17 milyon omurgalı hayvan hayatını kaybetmiş. Zengin tür çeşitliliğiyle bilinen Pantanal sulak alanında ekoloji çalışmaları yapan Walfrido Moraes Tomas liderliğindeki ekip yangın sonrası kadavraları tek tek saymış; yılanlar, küçük kemirgenler ve kuşlar, keseli ve toynaklılar, armadillolar…

        Pantanal’daki yardım örgütünün “Ousado” (cesur) adını verdiği yavru jaguar ise felaketi yaralı atlatan nadir hayvanlardan. Dünyada jaguar nüfusunun en kalabalık olduğu yer Pantanal. Havzada 580 kuş türünün yaşadığı biliniyor ki, Avrupa kıtasının tamamında o kadar kuş türü yok.

        Üstelik ekibin raporuna göre ölen hayvan sayısının 17 milyondan fazla olduğu tahmin ediliyor. Yer altında yaşayan türler ve tamamen yanarak küllere karıştıkları için bulunamayan hayvanlar bu sayıya dahil değil. Ölen hayvanların 16 milyonu, ağırlığı iki kilonun altında olanlar. Geri kalan bir milyon ise timsahlar, karıncayiyenler, primatlarla tapir, puma ve geyik gibi ağır gövdeli türlerden oluşuyor.

        Bunlar sadece yangından doğrudan etkilenen hayvanlar. Geride kalanlar ise yangın yüzünden yaşam alanlarını, yiyecek kaynaklarını kaybediyor.

        Araştırma ekibinin dikkat çektiği diğer bir nokta, yangınların her yıl daha geniş bir alana yayılması. 2019’da 1.6 milyon hektar yangından etkilenirken, 2020’de artan kuraklıkla 3.9 milyon hektara yayılıyor ve mücadele güçleşiyor. Bölgedeki yangınlarda tarım arazisi açmak için kundaklamalara çok sık rastlanıyor.

        Ekibin uyarısı şu: “Pantanal’da 17 milyon hayvanın ölümü, dünyanın nefesini kesmesi gereken bir trajedidir. İklim değişikliği nedeniyle orman yangınlarının sadece Pantanal ekosisteminde değil, tüm dünyada sıklık ve yoğunluk bakımından artarak yayılacağını dikkate alırsak, milyonlarca hayvan türünün ölümünü önlemek için elimizden geleni yapmamız gerekir.”

        Avustralya’dan da korkunç sayılar var. Yeni Güney Galler eyaletinde iklim değişikliğine bağlı 2019-2020 yangınlarında 6 bin 382 koala can vermiş; toplam popülasyonun yüzde 15’i yok olmuş.

        Evet, aslında sayılar önemsizdir. Her bir can tek başına değerlidir. Ama ormanlarda giden canları sayabilirsek felaket boyutunun ayırdına daha iyi varabiliriz belki.

        Diğer Yazılar