Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Altı yıl boyunca genç yaşlı herkesi ekran başına oturtmayı başaran dizilerden Gossip Girl bitti. Ancak yıldızları sinemada kariyerini devam ettiriyor. İlk bakışta dizide Serena’yı canlandıran Blake Lively’nin öne çıktığı zannediliyor ancak sanal âlemde küçük bir tur yaptığımızda Blair karakterini canlandıran Leighton Meester’ın çok daha büyük bir hayran kitlesine sahip olduğunu görüyoruz. Türkiye’de de durum aynı. Adına açılan hayran sayfaları ve forumlarda kendisine düzülen pek çok methiye görmek mümkün.

        Meester’ın güzelliği kadar oyunculuğundan da başarıyla söz ediliyor ama şarkıcılığı konusunda kafalar biraz karışık. Ancak Meester aklı başında genç bir kadın, zira uyuşturucu kurbanı yazar annesinin hapishanede büyümemesi için teyzesine emanet ettiği bebek, 13 yaşında kameralarla tanıştı. Kariyerini iyi yönetti ve 21’ine geldiğinde çoktan ünlü olmuştu. CSI: Miami ve Shark dizisinde de oynayan Teksas’lı yıldız, bir sürpriz yapıp geçen hafta nişanlısı Adam Brody ile evlendiğini açıkladı. Çiçeği burnunda çifti yakında, evlenmelerine sebep olan “Life Partners” filminde birlikte izleyeceğiz.

        Kozmetik markası Bioterm’in yüzü olarak adeta Hollywood yıldızı haline gelmenin bir şartını daha yerine getiren Meester’a evliliğini, yazarlığını ve hakkında merak edilenleri sorduk.

        6 yıl aynı rolü canlandırmak sıkıcı değil mi?

        Sanırım bu konuda teşekkür etmem gereken biri varsa, o da dizinin senaristleridir. Bir sonraki hafta ne olacağını sabırsızlıkla bekleyen sadece izleyiciler değildi... Benim oynadığım Blair karakteri de zamanla benimle büyüdü, neredeyse aynı evrelerden geçtik. Sıkıcı olmasını bırakın, son derece eğlenceli ve deneyim kazandıran 6 yıl yaşadım.

        ■ Gossip Girl denince akla siz geliyorsunuz. Zaman zaman canlandırdığınız Blair karakterinin etkisinde kaldığınız oluyor mu?

        Blair çok güçlü bir karakter ama benimle hiç benzer yönü yok. Saygı duyduğum ve imrendiğim bir hayat duruşu var aslında, bu kadar tavizsiz birine saygı duymamak elde değil. Etkisinde kaldığımı söyleyemem ama dışarıdaki insanların üzerimdeki bakışını hissedebiliyordum. Bir karakterin bu kadar üzerime yapışması hem iyi hem de kötü bir şey aslında. 15-16 yaşındaki kızlar dışarıda beni gördüklerinde “Chuck’ı affet” diye bağırmaya başlıyordu...

        ' BİR YIL SONRA KARŞINIZA KARNIM ŞİŞ ÇIKARSAM...’

        ■ US Dergisi’ne “Ağzında gümüş kaşıkla doğan şanslı insanları anlamam çok zor” demişsiniz. Zor günleri geride bıraktınız, iyi giden bir kariyeriniz var. Bir güzellik markasının yüzüsünüz. Hâlâ aynı fikirde misiniz? Evet, son zamanlarda en çok içime sinen işbirliğinde Biotherm ile anlaştık ve ilk reklam filmimizde yeni nemlendirici Aquasource ile her 7 saniyede bir kadını âşık etmeye kendimizi adadık! Hayatım boyunca unutmayacağım ve değerini bileceğim bir deneyim. Aslında o ifadem biraz yanlış değerlendirildi, söylemek istediğim şuydu: Evet, kimimiz doğuştan bazı haklara ve ayrıcalıklara sahip olabiliyoruz. Günün sonundaysa arkamı dönüp baktığımda elde ettiğim tüm başarılar tamamen benim eserim mi yoksa başka faktörler var mı, bunu görebilmek benim için çok önemli. Beni çok destekleyen bir ailem var ve bu yüzden şanslıyım. Ama sadece ailelerinin sahip olduklarıyla başarıyı yakaladığını düşünenleri hâlâ anlamıyorum.

        Evlendiniz, mutluluklar... Daha önce de nişanlanıp ayrıldığınızı okumuştuk. Hayaliniz aile kurmak mıydı?

        Teşekkürler! Böyle bir hayalim yoktu ama her şey bu şekilde geliştiği için mutluyum. Bu hayali kurulacak bir şey değil. Zamanı geldiyse ve doğru olduğunu hissediyorsanız hiç düşünmenize bile gerek yok.

        Evlilik hayatınızda ne değiştirecek, kariyerinizi nasıl etkiler?

        Evliliğin hayatımı değiştireceğini düşünmüyorum. Adam’ın da önümüzdeki dönem için birkaç projesi var. Yanı sıra ikimiz de birbirimizin hayatına son derece saygı duyuyoruz. Aynı sektörde olmamız da empati kurmamızı kolaylaştırıyor.

        ■ Hollywood yıldızları artık anne olmaktan korkmuyor, peş peşe çocuk sahibi oluyorlar...

        Henüz erken ama hayatın ne getireceği belli olmaz tabii. Bir sene sonra karşınıza karnım şişmiş halde çıkarsam yüzümü kızartmayacak bir cevap vermem gerekiyor sanırım.

        ■ Şarkı da söylüyorsunuz...Çok izlenen bir dizide popüler bir oyuncuyken şarkı söylemek riskli değil miydi? Ya kıvıramazsanız?

        O an risk gibi gelmemişti, şimdi de öyle gelmiyor. Yeteneklerimi farklı boyutlarda sınamayı ve sergilemeyi seviyorum. Bu konuda iddiam olduğundan değil, sadece yapmaktan hoşlandığım bir şey ve bunu sevdiklerimle paylaşmaktan çekinmiyorum.

        ■ Şair yanınız ve bir de kitabınız var. Bu yetenek yazar annenizden mi miras?

        Bir şeyler üretmek bu hayattaki tek amacım. Şiir, şarkı sözü, belki ileride senaryo... İçimden geldiği sürece bir şeyler yazmaya, çizmeye, oynamaya ya da söylemeye devam edeceğim.

        ■ Dünyayı takip eder misiniz?

        Artık gündemi zorunlu olarak takip ettiğimiz bir dönemdeyiz. Teknoloji delisi değilim ama dünyada olanlardan haberdar kalmaya özen gösteriyorum.

        ‘Uykuya sonsuz iştahım var’

        ■ Bir röportajınızda “Çekim aralarında vaktim olsa uyurdum” demişsiniz.

        Uyku konusunda sonsuz bir iştahım var.

        ■ Tembel biri misiniz?

        Kesinlikle tembel biri değilim, aksine spor yapmayı çok severim ama bıraksanız saatlerce uyuyabilirim. İhtiyacım olduğu için değil, gerçekten çok sevdiğim için. Tabii iş temposuna bağlı olarak yeterince uyuyamadığım zamanlar da oluyor. Bu zamanlarda doğru besleniyorum, bol su içiyorum ve cildime iyi bakıyorum. Cildimi nazikçe temizledikten sonra nemlendiriyorum. Bu sayede uykusuz gecelerin sabahında bile cildim ışıltılı.

        ■ Ünlü Fransız sosyolog Kaufmann “Bir kadının çantası kişiliğini ele verir” diyor. Çantanızdan ayırmadıklarınız neler?

        Güneş kremim, büyük bir su şişesi, ayna, meyve kurusu, tablet, dudak balmı ve roll-on bulabilirsiniz.

        ‘Bir kız başka ne hayal edebilir?’

        “Bu sene daha çok sinema filmleriyle karşınıza çıkıyorum. 2014’te vizyona girecek çok zevkli işlerde çok yetenekli insanlarla birlikte çalışma fırsatım oldu. 2014 sonlarında vizyona girecek “The Judge” filminde Robert Downey Jr. ve Vera Farmiga ile rol aldım. Robert Downey Jr. ile bir filmde oynamak! Bir kız daha neyi hayal edebilir ki? Adam ile birlikte rol aldığım ve bir nevi ilişkimizi bu noktaya getiren “Life Partners” filminin çekimleri de çok eğlenceliydi. Ve müzik alanında da küçük işlerle karşınızda olacağım.”

        ‘Kendimi hiç sarışın bir kadın olarak göremedim’

        Audrey Hepburn hayranısınız, bu hayranlık Blair’den mi geliyor?

        Evet, Blair’in stilinde Audrey Hepburn’den bileşenler bulmanız çok kolay, ikisinde de yalın bir zarafet var. Audrey Hepburn’ü artık bir klasik sayılan “Breakfast at Tiffany’s”de izleyip hayran olmayacak tek bir kız tanımıyorum. Ben de o kulübün başındayım diyebilirim. Kesinlikle hayran olduğum bir kadın, inanılmaz bir doğal ışığa sahip. Ona âşık olmamak elde değil.

        ■ Genelde kadınlar sarışın olmak ister ve saçlarını sarıya boyatırlar. Siz gerçek bir sarışınken koyu renge boyatıyorsunuz? Bir gün tekrar sarışın olmayı istiyor musunuz?

        Bu size biraz ilginç gelebilir ama kendimi hiçbir zaman sarışın bir kadın olarak göremedim. Sarı saçın çok farklı bir iddiası var ama koyu renkleri yüz hatlarıma daha çok yakıştırıyorum ve koyu saçlıyken kendimi çok daha iyi hissediyorum. İnsanlar kendilerini hangi renkte rahat hissediyorsa ona sahip olmalı. Şu anda kendimi sarışın olmaya hiç yakın hissetmiyorum ama bu ruh halim ileride değişebilir ya da kim bilir belki de bir rol için saçlarımı sarıya boyatmam gerekebilir.

        Diğer Yazılar