Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yeni bir single beklerken Emina Sandal’ı Mehmet Turgut’un objektifinin karşısında bulduk.

        Mustafa Sandal’ın güzel karısı... Böyle anıyoruz Emina Sandal’ı ama haksızlık. O ülkesi Sırbistan’da ve Balkanlar’da ünlü bir pop star... Üstelik çocukluğu da o kadar kolay geçmedi. Toplumsal görüş ayrılıklarının yaşandığı, kültürel farklılıkların belirginleşip hayatı zorlaştırdığı, savaşın hüküm sürdüğü bir bölgede büyüdü. Her şeye rağmen doktor anne-babası, şimdi psikolog olan ablası ve basketbolcu ağabeyi Mirsad Türkcan’la mutlu bir çocukluktu onunki... Bosna Savaşı sırasında yiyecek ekmek bulamazken İstanbul’da yaşayan ağabeyi Mirsad Türkcan’ın onları İstanbul’a kaçırışını unutamıyor. “Bombaların ışığına o kadar alışmıştık ki korkmuyorduk bile. Aç aç kâğıt oynuyorduk sürekli. İşte öyle bir dönemde Mirsad Ağabeyim hayatımızı kurtardı.” Ailenin prensesi o küçük kız büyüdü, Amerika’larda albüm yaptı, şimdi “Balkan müziğinin prensesi” olarak anılıyor, bir de Penelope Cruz’la olan benzerliğinden dolayı “Sırp Penelope” deniyor kendisine. Memleketinden kopmuş değil Emina Sandal, zira memleketi de ondan. Sırp medyası sürekli peşinde... Bu aralar memleketinde bir müzik yarışmasının jüri üyeliğini yaptığı için sık sık gidip geliyor. Erol Albayrak’ın yaz koleksiyonunun çekimleri için Mehmet Turgut’un objektifinin karşısına geçen Emina Sandal’a ayaküstü sorduk.

        ■ Epeydir Erol Albayrak’tan giyiniyorsunuz, 2014 ilkbahar-yaz koleksiyonunun tanıtımı için de kendisine hoş bir jest yapmışsınız. Modelliği özlediniz mi?

        Erol, benim çok sevdiğim bir insan. Her şeyden önce çok iyi bir tasarımcı. Erol’un tasarımlarını çok özellikli, çok özel buluyorum. Beni anladığını düşünüyorum. Erol’un kıyafetlerini giydiğimde kendimi daha güzel hissediyorum.

        ■ Nasıl oluyor bu “daha güzel hissetme” durumu Bu nasıl anlatılabilir bilmiyorum. Erol’un 2014 ilkbahar-yaz koleksiyonu olan “La Dolce Vita” tasarımlarını gördüğüm zaman adeta vuruldum. Aralarında beni anlatan çok giysi vardı. O yüzden de Erol’dan böyle bir teklif geldiğinde hiç düşünmeden “Evet” dedim. Zaten Mehmet Turgut da çok beğendiğim bir fotoğrafçıdır. Çok keyifli bir çekim oldu.

        ■ Albayrak’ın diğer tasarımcılardan en büyük farkı, Osmanlı’dan, öncesinden, bazen sinema tarihinden yani hep sizinle de ortak olan tarihimizden ilham alıp koleksiyonları oluşturması. Sırbistan’da doğan, hem orada hem Türkiye’de star olan, farklı kültürlerin kesişim kümesi gibi her ikisini de memleketi haline getirmiş biri olarak Albayrak’ın tasarımlarındaki, koleksiyonlarındaki yaklaşımı nasıl değerlendiriyorsunuz?

        Tabii Erol’un tasarımlarındaki bu detayları ben sizin kadar bilemiyorum. Erol’un tasarımlarını orijinal buluyorum. Bir de beni anlıyor. Erol’un kıyafetleri bir kadına kendini güzel hissettiriyor. Erol’un harika bir yüreği ve çok sevdiğim bir enerjisi var. Kıyafetlerine bu güzel yüreğini aktarıyor. ■ Şarkı söylüyorsunuz, söz yazıyorsunuz, modellik yapıyorsunuz, oyunculuk da yaptınız, peki ya tasarım? Günümüzde pop starların ve modellerin koleksiyon hazırlaması çok moda. Var mı sizin de böyle bir projeniz? Balkan müzik dünyasında “Müziğin prensesi” deniyor sizin için, Türkiye’de nasıl anılmak istiyorsunuz? Ben müziği seviyorum. Tasarım diye bir şey gündemimizde yok. “Müziğin prensesi” denmesi çok güzel bir şey. Beni buna layık görenlere şükranlarımı sunuyorum.

        ‘Angelina Jolie’den teşekkür aldık’

        2014 ilkbahar-yaz koleksiyonunun çekimlerinde Emina Sandal ile çalışan tasarımcı Erol Albayrak, cuma akşamı 2014-2015 sonbahar-kış koleksiyonunu sergiledi. Albayrak ile Selçuklulardan esinlendiği Khaleesi koleksiyonunu konuştuk, Angelina Jolie’ye gönderdiği elbiseleri sorduk.

        Osmanlı döneminden esinlendiği koleksiyonlarla tanıdığımız Erol Albayrak, sirkten de esinlendi, sinema tarihinden de denizden de... Bu kez tekrar tarihine dönüp soluğu Selçuklu arşivlerinde aldı. Albayrak’la “Khaleesi” koleksiyonunu ve sık sık birlikte çalıştığı Emina Sandal’ı konuştuk, laf Angelina’ya kadar uzandı.

        ■ Lüks içinde lüksle dolu bir koleksiyon; deriler, mücevherler, ipekler, brokarlar... Bu kadar lüks niye? Lüks kavramı tasarımda özgünlük, kullanılabilirlik, servis kalitesi ve ulaşılabilir olma özelliklerini de barındırır. Satın alınamayan, kullanılmayan bir ürünün lüks olma ihtimali de yok. 2015 sonbaharkış koleksiyonumun ana temasında yer alan “lüks”; özgünlüğü, nadide oluşu, fark yaratışı ve üretim kalitesini anlatıyor. Lüks, anneannelerimizin 30 yıldır kullanılan ve kalitesinden hiçbir şey kaybetmeyen o mantodur benim için... İğne oyasıyla yapılan çeyizlerdir. Avrupa’da makine ile yapılmış eşdeğer ürünleri almak istediğinizde binlerce Euro ödersiniz. Ancak makine yapısıdır.

        ■ Bir tasarımcı olarak şimdi de mücevher tasarlıyorsunuz, nedir elbise tasarlamaktan farkı? Tasarlamak, öncelikle bir hikâyenin parçası olmak demektir. Ne tasarladığınız değil, nasıl tasarladığınız önemli. Tasarımcı sadece kumaşa form veren kişi değil, kimi zaman bir düğmeye, bir taşa, bir kuş tüyüne form verir. Khaleesi ile uzun vadeli planlarımız var. “Erol Albayrak Presented by Khaleesi” defilesi her iki marka açısından önümüzdeki yol haritamıza ışık tutacak. Yakında çok daha farklı sürprizlerimiz olacak.

        ■ Bu kez gözünüzü Selçuklulara çevirmişsiniz.

        Selçuklu medeniyeti Osmanlı’nın en önemli besin kaynağı. Beni en çok heyecanlandıran kültür Selçuklu dönemine ait. Kumaş ve işlemelerde kullandığım motifler “kundekari” sanatı denilen bir tür ahşap oymacılığı sanatı. Bu sanattan ortaya çıkan desenler halen yoğun olarak ahşap, kumaş, ferforje üretim ve tasarımlarında kullanılıyor. Aslında bu desen ve motifler bir o kadar da füturistik bir ifadeye sahip. Birçok tasarımcının koleksiyonlarında kullandığı ızgara deseni benim bu koleksiyonumda kapı desenlerinde karşılık buluyor.

        ■ Teknolojiden de son derece faydalanmışsınız. Moda teknolojiden çok etkilenen bir sektör mü, sizin koleksiyonunuzu nasıl etkiledi?

        Evet teknolojiyle tekstil birbirine paralel. Önümüzdeki 50 yıllık süreçte tekstil üretiminde kullanılan makinelerin işlevlerinde ciddi değişimler yaşanacak. Ben koleksiyonlarımda el işçiliğinden vazgeçmiyorum. Modern teknolojiyle birlikte geleneksel el işçiliğini birarada kullanabiliyorsanız üretimde lüks bir metot yakalamış oluyorsunuz.

        ‘ANGELINA JOLIE’YE ELBİSELERİ GÖNDERDİM’

        ■ Angelina Jolie’nin sizden elbise istediğini okuduk, gönderdiniz mi?

        Angelina Jolie’ye yaptığımız tasarımları gönderdik ve teşekkür aldık, sonrasında giyip giymediği konusunda bir bilgimiz yok. Türkiye’den ve dünyadan birçok ünlü isim için tasarımlar yapıyoruz ama tahmin edeceğiniz gibi çoğu ile gizlilik sözleşmemiz oluyor veya biz isimlerini tanıtım için kullanmayı doğru bulmuyoruz.

        ■ Bir süredir Emina Sandal ile çalışıyorsunuz, zor biri mi?

        Emina çok keyifli, ne istediğini bilen ve stil sahibi bir kadın. Her şeyden önce Emina’nın bana ilham veren çok güzel bir enerjisi var. Sorumluluk sahibi iyi bir eş, hem müzik dünyasında uluslararası kariyeri olan başarılı bir kadın hem de mükemmel bir anne. Ona tasarım yapmaktan büyük keyif alıyorum.

        ■ Yaz koleksiyonunuzda Emina Sandal’ı isteme sebebiniz de bu mu?

        Koleksiyonun hikâyesinde “güçlü bir kadın” var. Emina’nın bir kariyerinin olması, adaptasyon konusunda güçlü olması ve koleksiyonun ruhunu taşıyıp aktarabilen bir kadın olması önemli.

        Diğer Yazılar