Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Makam odasının kapısında kocaman gülümsemesiyle karşılayıp hızlıca içeri davet etmesinden anladım, Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nun niye sürekli kırmızı giydiğini. Çok enerjik ve sıcak bir kadın çünkü...

        Kırmızı yakışıyor, orası ayrı... Aydın’da yaptığı işlere ve aldığı tehditlere bakılırsa çok da cesur. Boşuna “Topuklu Efe” denmiyor kendisine... Aydın’ın ilk kadın belediye başkanı olan Çerçioğlu, geçen hafta ikinci kez başkan seçildi. Bu yıl büyükşehir olan Aydın için hedefleri daha da büyüdü.

        Çok hızlısınız... Bu devirde en önemli şey zamanı iyi kullanmak ve empati... Belediye başkanı olarak da herkesi mutlu etmekle yükümlüsünüz. Herkesin belediye başkanıyım, bir kesimin değil. Yerel yönetimde önemli olan bu. Kadınların, gençlerin, çocukların ve yaşlıların farklı beklentileri var. 5 yıllık belediye başkanlığımda bazen belediye başkanı, bazen kadın, bazen de anne gözüyle baktım.

        Kadın ve anne olmak bir belediye başkanı için avantaj mı? Kenti en çok kadınlar kullanıyor. Üzülerek söylüyorum çünkü erkekler daha fazla iş hayatında. Erkek, sabah işine gidiyor, akşam dönüyor. Kadın çocuğuyla birlikte parka gidiyor, yürüyüş yollarını, spor alanlarını kullanıyor, pazara gidiyor. Kenti kadın daha fazla kullandığı için ihtiyaçlarını bilimsel yollarla belirledik ve hizmet doğru yere ulaştı.

        Bu seçimde Aydın büyükşehir oldu. Artık görev alanınız tüm Aydın. Yükünüz arttı... Zor değil. Genel Başkanımız Kılıçdaroğlu, adaylığımı 2 yıl önce açıkladı. 2 yıldır çalışıyorum, ulaşım master planı çıkardık, üniversitelerle çalışıyoruz, özel danışmanlarımız var. Hizmet kusursuz olarak en uç noktaya gidecek.

        ‘HAKLI OLDUĞUMDA ASLA GERİ ADIM ATMAM’

        İlk kadın belediye başkanı olarak zorluklar yaşadınız mı?

        Zorluk yaşamadım, nüfusun yüzde 50’si kadın zaten.

        Bir ara tabutlu, mermili tehditler almışsınız ama...

        Aydın’ın çok ciddi sıkıntıları vardı, kentin ortasında bulunan imara aykırı binalar kent estetiğini bozuyordu. Onların yıkımı zor bir süreçti, belki onun için Topuklu Efe lakabı uygun görüldü. Bu tip olaylar yaşadım ama haklı olduğum konuda asla geri adım atmam. Aydın halkı benim yanındaydı, onlara güvendim.

        Belediyeniz sürekli denetleniyor, niye?

        Belediye meclisinde muhalefet partilerinin çoğunluğu söz konusu. Sürekli denetim altındayız. Daha mazbatayı almadık, şu anda bile 2 müfettiş var. Gelirler, giderler, bakarlar... 5 yılımı bitirdim; cezam yok. Çok hevesliler bu konuda ama bu kadar çok denetlenmek üzücü. Elbette denetleneceğiz, çok doğal ama adı sanı belli olmayan bir internet sitesine yapılan bir şikâyet üzerine değil... Kasıtlı yapılıyor. Ancak bu vatandaşta ters tepiyor.

        Yine de “2013’ün en iyi belediye başkanı” seçildiniz...

        5 yıl boyunca herkese eşit ve adil yaklaştım. Asla siyasi parti ayrımı yapmadım, herkesin belediye başkanı olmaya çalıştım. Asla kutuplaşma yaratmadık.

        Aydın’ın gündeminde kentsel dönüşüm var.

        Kentsel dönüşüm projesine başladık. 1. derece deprem kuşağında yer alıyoruz ve vatandaşlarımız tehlikede. İlk yıkımımızı yaptık. Kuşadası’na ve Didim’e kadar uzanacak kentsel dönüşüm.

        ‘KUŞADASI’NA ESTETİK AMELİYAT YAPACAĞIM’

        Kuşadası beton yığınına döndü...

        Kuşadası Türkiye’de turizmin açıldığı ilk yer. 45 yıl önceki çocukluğumuzun Kuşadası’nı geri vermek istiyoruz. Ada’nın beton yığınına dönüşmesi sadece belediye başkanlarının suçu değil, hepimizin suçu. Bu kadar güzel beldemizi beton yığınına çevirdik, denize girecek yer kalmadı. Kuşadası’yla özel ilgileniyorum, ciddi bir estetik ameliyat yapacağım.

        Aydın’da topuk sesleriniz hissediliyor. “Cesur” deniyor en çok sizin için...

        Vatandaşın taktığı bir lakap bu. Aydın’ın çözülmeyen, cesaret isteyen sorunlarını kısa sürede çözdük gerçekten. Efe demek zaten cesur, çalışkan ve sözünüzün eri olmanız demek. Sağ olsun Aydınlılar,sevdim bu lakabı.

        Efe dediğin zeybek oynar, iyi oynar mısınız?

        Her Aydınlı kadar.

        BATIDAKİ SİYASET DAHA SERT

        Nazilli’de büyümüşsünüz, sonra okumak için New York’a gitmişsiniz...

        Orada okurken Aydın’a dair hayalleriniz var mıydı; zira New York’un belediyecilik anlayışı çok konuşulur? New York her milletin yaşadığı bir kent, aramızda çok büyük bir kültür farkı var. Ancak New York ufkunuzu açıyor, farklı organizasyonlar ve sosyal projeler görüyorsunuz. Ne kadar çok insana değer verildiğini, özgürlükleri görüyorsunuz. Sadece Amerika değil pek çok ülkenin kent estetiğini inceledim, her ülkeden farklı ilham aldım. En önemlisi de Aydın’da yaşayan vatandaşlarımızın isteği ve iklimine uygun olarak şehre yansıttım.

        CHP gibi bir partinin daha çok kadın aday çıkarması gerekmez mi?

        Keşke kadın aday olsa, kadınlarımızın siyasette olması gerekiyor. Ancak kimse sizi evde otururken ya da işteyken “Gel aday yapalım” demez. Dünya görüşünüze uygun partiye girip aday olmanız lazım. Kadınlar fazla olmalı kesinlikle ama kadınların da siyaset yapması gerek.

        Kadınlar niye isteksiz peki?

        İsteksizlikten öte bugün Türkiye’de yaşanan siyaset bir kaos. Kavga ortamı kadınlara geri adım attırıyor. Ben siyasete davet ediyorum, özellikle yerel yönetimde kadınlara çok ihtiyaç var.

        Güneydoğuda 3 belediye başkanı çıktı, Batı’da bir siz. Niye?

        Kentlerin kozmopolit yapıları çok önemli. Batı’da siyaset daha sert yapılıyor, daha çekişmeli. Doğu’da daha farklı bir sistem var. Konjonktürler farklı.

        ‘KADINA ŞİDDET HEPİMİZİN SORUNU

        Kadına şiddet sorunu için projeleriniz var mı?

        Kadın sığınma evimiz var. Ciddi anlamda kadına yönelik çalışmalar var. Türkiye için ciddi bir sorun ve her gün artıyor. Parlamentoda tedbir almak gerekiyor ama bu sadece merkezi hükümetin görevi değil, hepimizin sorunu. Daha bilimsel yaklaşmak gerekiyor. Töre cinayetlerinin şekli değişti, intihara zorluyorlar kadınları. Kadın belediye başkanlarının ya da eşbaşkanların sayısının artması pozitif bir etki yaratabilir. Ancak Meclis’te vekiller “Senin topuklarını kırarım” gibi ifadeler kullanırsa bu sorun nasıl çözülecek?

        ‘TOMA’larla değil yüreğimle karanfillerle karşıladım’

        Öğrenciler ulaşım zammını protesto için belediyeye yürümüş, karanfillerle karşılamışsınız... Sonunda anlaştınız mı?

        Gezi olaylarından önce zannediyordum ki gençler siyasetle ilgilenmiyordu. Büyük bir ders verdiler bize, o olaylardan sonra tamamen görüşlerim değişti. 20 yaşındaki oğlumla çok çok iyi anlaşmaya başladım. Gençler zam yaptık diye belediyeye yürümeye başlamış.

        Ne kadar bir zam?

        25 kuruş. Emniyet haber verdi, 2-3 otobüs Çevik Kuvvet geldi. Emniyetten rica ettim, ayrıldılar. Gençler geldi, sloganlarını attılar. Aynen şöyle dedim: “Sizi TOMA’larla değil yüreğimle, karanfillerle karşılıyorum. Neyse sorunumuz gelin medeni bir ortamda tartışalım.” 3 saat konuştuk ve birbirimize sarılarak, teşekkür ederek ayrıldılar. Türkiye’yi yönetenlerin vatandaşı dinlemesi lazım. “Gençler siz bizim geleceğimizsiniz” gibi kalıplaşmış sözleri bırakalım. Gençleri bölmeyelim. Siyasetçiler daha az konuşup daha çok dinlemeli, o zaman sorunu çözüyorsunuz. Bilişim çağında höt zötle, kavgayla yönetemezsiniz.

        ‘Her salı pazara giderim’

        Kendinize vakit ayırabiliyor musunuz?

        Elbette çok zaman ayıramıyorum. Kent 24 saat yaşıyor. 13 yıldır siyasetin içindeyim, küçük oğlum 14 yaşında. Doğduğundan beri sürekli geç gelen, evde de çalışan bir annesi var. Çocuklar şikâyetçi oluyor bu durumdan ama büyük oğlum hep destek oluyor; o üniversitede okuyor. Eşim zaten destekçi.

        Yemek yapabiliyor musunuz?

        Yemek yapmayı severim. Pazar günleri ailecek kahvaltı yapmak vazgeçilmezimiz. Hafta sonlarında vaktim olursa ailecek mutfağa geçip yemek yapıyoruz.

        En iyi ne pişirirsiniz?

        En iyi bamya ve tarhana çorbası yapıyorum.

        Alışverişi kim yapıyor? Pazara gider misiniz mesela?

        Her salı pazara çıkarım. Hem vatandaşlarla görüşürüm, esnafla konuşurum, sorunları dinlerim hem de pazar alışverişini kendim yaparım.

        En iyi nabız pazarda tutulsa gerek...

        Hem kentin nabzını tutarsınız hem de her hafta farklı insanlarla görüşürsünüz. 2 saat dolaşmayla birçok yerleşim yerinin sorunlarını alırsınız, yarım kalan işleri öğrenirsiniz. Yerel yöneticilerin makamlarından çok, sokakta olması gerekiyor. Böyle yapmazsanız, etrafınızda duvar örerler ve gerçek gözünüzün önünde olmadığı zaman kaybedersiniz.

        Diğer Yazılar