'Modanın zırhı deri'

Giydiğimiz deri montlara, eteklere benzemiyor bu tasarımlar... Derinin zanaat ve sanatla hayat bulmuş hali sanki. Hatice Gökçe’nin Anadolu topraklarında yaşamış 8 medeniyetten ilhamını alarak Deri Tanıtım Grubu’yla hazırladığı “The Leather Age-Anatolia ∞” projesinden bahsediyorum. 14 Nisan’da İstanbul Modern’de sanatseverlerle buluşacak “eserleri” Hatice Gökçe anlattı...

Deriyle daha önce bu kadar haşır neşir olmuş muydunuz?

Deriyle tanışıklığım 1997’ye denk gelir. Bir yarışmada hazırladığım deri koleksiyonla birinci olmuştum. O günden bu yana her koleksiyonumda mutlaka yer alır. Tabakhanelere deri yüzey tasarımı danışmanlığı da yaptım. “The Leather Age- Anatolia ∞” projesinde deri tutkumu anlayan ve benimle paylaşan Deri Tanıtım Grubu (DTG) ile ortak noktalarda, fikirlerde ve vizyonlarda buluştuk.

Deriyle ilgili bir projede niye Anadolu Medeniyetleri?

Bu topraklar üzerinde daha önce kimlerin, nasıl yaşadıklarını hep merak etmişimdir. Yüzyıllar sonra neler olacağı da bir başka merakım. Geçmişle gelecek hep aynı sebeple ilgi alanıma giriyor. Anadolu toprakları medeniyetlerin adeta doğum yeri. Her bulunan kalıntıyla katman katman farklı yaşamlara, mücadelelere, kültürlere şahit oluyoruz. Kalıntılarda hâkim olan; mücadele, var olma ve aktarma hissi.

Bu medeniyetlerin deriye yansıması nasıl oldu?

Urartuların uçmayı hayal ettiği kanatlı insan heykelcikleri, Arzawaların ilginç fiziki yapıları, Hititlerin hiyeroglifleri, Truvalıların savaş sahneleri, Asurluların savaştaki atılganlıkları ve zalimlikleri gibi her medeniyetin tortusu bir deri dokusuyla buluştu. Bütün bunları ifade etmek için deriyi seçmemin nedeni ise insanoğlunun var olduğu günden bu yana bu malzemeyi kullanması. Tüm dokular, özel teknikler deriyle yüzleşti. Lazer kesim, özel dikiş teknikleri, kabartma ve daha pek çok yeni teknikle önce sadece deride yüzey çalışmaları yaptık. Farklı atölyelerde yapılan tüm işlemler bir araya geldi ve parçalar birleşti.

'Başka bir dili konuşmak gibi'

Derinin moda tasarımındaki gücü nedir?

Modanın zırhıdır deri. Artık öyle güzel işleniyor ki yaz aylarında da kullanılıyor. Vazgeçilmeyen, eskimeyen bir malzeme... Ayrıca kalıbı, ölçülendirmesi, dikimi, makine parkuru diğer malzemelerden farklı. Kendine has bir dili var. Bu dili kullanmak, başka bir dilde konuşmak gibi benim için.

Deriden tasarladığınız bu koleksiyon, heykel hissi uyandırıyor. Sanat yapmışsınız... Siz nasıl görüyorsunuz koleksiyonun sanata yakınlığını?

“The Leather Age-Anatolia ∞” ile moda tasarımının yalnızca defile alanına sıkıştırılmasına dair algıyı değiştirmek ve tasarımla sanat arasındaki çekim gücüne dikkat çekmek istedim. Birincil amacı “giyilebilirlik” olmayan, modanın ticari kaygılarından uzak, tasarım sürecini derinleştiren bir proje olarak ortaya çıksın istedim. Bu sebeple belki sanata çok yakın bir duruşu var. Savaşçı bir koleksiyon. Kışkırtıcı...