Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Aşırı sağcı politikacı Rasmus Paludan, Türkiye’nin Stockholm Büyükelçiliği önünde kutsal kitabımız Kuran-ı Kerim’i yaktı. İsveç makamları ise bu insani değerler ve inanç özgürlüğü karşıtı eyleme izin verirken; uyarıları dikkate almadı.

        İsveç makamlarının bu eyleme izin vermesine başta Dışişleri Bakanlığı olmak üzere Türkiye’deki neredeyse bütün siyasi partiler ve vatandaşlar tepki gösterdi. Müslümanlar’ın manevi değerlerine açıkça saldırı niteliğindeki bu düşmanca eylem, dünyadan da sert tepki gördü.

        Peki NATO üyeliği için Finlandiya ile birlikte Türkiye’nin onayını bekleyen İsveç, büyük infial ve tepki uyandıracağını bildiği bu eyleme niçin izin verdi?

        Bu konuyla ilgili çok farklı değerlendirmeler yapılırken, bana sorarsanız en dikkat çekici olanı, İsveç’in de Yunanistan gibi ABD tarafından kullanılması derim.

        Bildiğiniz gibi ABD, Rusya’yı çevreleme, bölgede yalnızlaştırma, dar alana hapsetme, bölge ittifaklarını engelleme ve Çin’le ticaretini önleme amacıyla bir süredir politika yürütüyor.

        ABD, komşumuz Yunanistan’a tarihin en büyük askeri yığınağını bu amaçla yaptı. Zaman zaman Yunanistan’ı cesaretlendirerek Türkiye’nin üzerine salıyor. ABD’nin nihai hedefi belli. Çin’le yürüttüğü soğuk savaşın ilk uygulama sahalarından biri bu bölgede...

        Türkiye’nin Rus menşeili S-400 hava savunma sistemi edinmesini bahane ederek F-35 programından çıkaran ABD, modernize edilmiş F-16 Blok savaş uçaklarını verme konusunda da ayak sürüyor.

        Ukrayna müdahalesinin ardından Rusya’ya yönelik kapsamlı ambargo başlatan ABD, Finlandiya ve İsveç’i NATO’ya üye yaparak önemli askeri ve siyasi adımlarından birini de atmış oldu. Türkiye ise koşullu olarak bu iki ülkenin NATO üyeliğini onaylayacaktı. Türkiye’nin şartları arasında bu iki ülkenin terörle mücadeleye verdikleri desteği çekmeleri ve uyguladıkları askeri ambargoları kaldırmaları talep edilmişti. Bana sorarsanız; Türkiye, İsveç'in NATO üyeliğini en başında, FETÖ-PKK gerekçeleriyle değil, jeopolitik gerekçelerle reddetmeliydi. Akılcı olan buydu. Çünkü Rusya-ABD mücadelesinde riskleri gereksiz yere üzerine almış olacaktı...

        NATO üyelik süreci askıda beklerken, İsveç’in Müslümanlar’ı inciten ve kabul edilemez yaklaşımı en çok da Türkiye’den tepki gördü. Belki de İsveç bu eylemi bilerek, isteyerek ve tasarlayarak yaptı.

        Bununla İsveç’in ne tür bir kazancı olabilir? Açıklamaya çalışayım…

        ARKTRİK BÖLGESİ TİCARETİ

        Çin, 2013’te küresel çapta ekonomik bağlantı yollarını ve güzergahlarını artırmak amacıyla yüzyılın projesi olarak adlandırılan Kuşak ve Yol Girişimi’ni başlattı. Dünyanın en büyük ihracatçısı olan Çin, ticaret yollarını çeşitlendirip güvence altına almanın yanı sıra; yeni enerji kaynaklarına da güvenli bir şekilde ulaşmak istiyor.

        Bu amacı doğrultusunda en iyi güzergahlardan biri de Arktik Bölgesi olarak adlandırılan Kuzey Buz Denizi’nden geçen rota... Çin kutup bölgesindeki faaliyetlerini Rusya ile işbirliği üzerinden sürdürüyor.

        Amerikan Wall Street Journal Gazetesi, “İsveç ve Finlandiya NATO'nun Kuzey Kutbu'nda Rusya'ya karşı koymasına yardım edecek” başlıklı bir analiz yayımladı.

        2021’de bölgede UMKA adlı bir tatbikat yapan Rusya'nın nükleer başlık taşıyan 16 balistik füzeyle gövde gösterisi yaptığı belirtilirken, NATO ordularının Baltops 2022 Tatbikatı’na, Türkiye'nin de yer aldığı 14 ittifak üyesi, İsveç ve Finlandiya'nın katılması dikkat çekiyor. Çevredeki adalara çıkarma yapan NATO kuvvetlerinin Rusya'ya gözdağı verdiği biliniyor.

        İsveç ve Finlandiya'nın NATO'ya katılması Kremlin'in kutup bölgesinde egemenliğini frenlemek için ABD’ye imkân sağlıyor.

        İklim değişikliğinin bu hızla devam etmesi halinde 2035 yılında ya da 2040'ların ortasında Kuzey Buz Denizi’nde yaz aylarında buzullar önemli ölçüde erimiş olacak. Bu, kutuplara sınırı olan aralarında ABD ve Rusya'nın da bulunduğu ülkeler arasında bir enerji yarışının başlaması anlamına geliyor.

        Kuzey Kutbu çevresinde şimdiye kadar çok büyük petrol ve doğalgaz rezervleri keşfedildi. Rus Hava Kuvvetleri de son yıllarda Kuzey Kutbu çevresindeki uçuşlarını artırmış durumda. ABD, Rusya’nın bu bölgedeki savaş uçağı sayısının soğuk savaş döneminden beri en yüksek sayıya ulaştığını açıkladı.

        Bölgeye ilgisi olan bir diğer ülke Çin, Rusya’nın müttefiki. Kutup bölgesine sınırı olmasa da buzların erimesiyle açılacak yeni deniz rotası, Çin'in Avrupa'ya erişimini neredeyse yarı yarıya kısaltıyor.

        ABD’nin ısrarla NATO’ya üye yapmak istediği Finlandiya buz kıran gemi inşasında lider ülke. İsveç ise sessiz ve son derece etkili bir denizaltı filosuna sahip. Bu filo, kutupların savunmasında önemli bir rol oynayacak. İsveç ve Finlandiya'nın katılımı sağlanırsa, kutupta söz sahibi olan 8 ülkeden 7’si NATO üyesi olacak. ABD, Kuzey Buz Denizi’nde hakimiyetini ve üstünlüğünü artıracak.

        İSVEÇ NATO ÜYESİ OLMAK İSTEMİYOR MU?

        Sözün özü; İsveç, Türkiye’nin sert tepki gösterdiği Kuran-ı Kerim yakma eylemi ile Türkiye’nin NATO üyeliğini kalıcı olarak engellemesini, askıdaki kararı kati veto etmesini istiyor olabilir mi? Mümkündür. Aksi durumda İsveç’in bu anlaşılmaz tutumunun akla yatkın hiçbir açıklaması yok. İsveç, galiba NATO üyesi olmak istemiyor…

        İsveç savaş uçağı yapabilen bir ülke… 4.5 Nesil Saab JAS-39 Gripen NG savaş uçağı İsveç üretimi. Ayrıca Stridsvagn-103, İsveç yapımı kulesiz, çift motorlu ana muharabe tankı bulunuyor. Husaberg ve Husqvarna Motorcyles adlı motor fabrikaları var. Yanı sıra; Volvo Cars elektrikli motor üretiyor. Uçak ve tank gibi taarruz silahları üretebilen İsveç ABD’nin, Rusya’ya ve Çin’e karşı kullanabileceği bir ülke olarak hedefinde…

        ABD, Almanya’dan da Rusya’ya karşı kullanması için Ukrayna’ya taarruz silahı olan tank vermesini istemişti.

        Böyle bakıldığında teknolojik olarak çok iyi durumda ve çatışma alanlarından uzak duran bir İskandinav ülkesi olan İsveç, ABD’nin zorlamasına rağmen, böyle bir dönemde NATO’ya üye olup doğrudan krizin içinde yer almak istemiyor olabilir. İsveç'in, NATO’ya ihtiyacı yok. ABD ise Rusya’da rejim değiştirmeye odaklanmış durumda.

        Bakalım daha neler olacak?

        Diğer Yazılar